29 Mayıs 2012 Salı

"Paşa söylemişti" dememek için / Yener Dönmez


"Kendilerine en güvendikleri anda çoluk çocuk demeden rövanş alacağız. Kendimize çok güvenerek hata yaptık. Şimdi aynı hatayı onlar yapıyor. Şimdi ben şuna inanıyorum. Bir insanın en zayıf olduğu zaman ne zamandır biliyor musun. Kendine çok güvendiği zaman. Atatürk isyan oldu mu 'çoluk çocuğu kalmasın, bütün şehri götürün' dermiş.

Kendilerine en güvendikleri anda rövanşımız hatasız olacak. Aldığımız haberlere göre bu iş uzun sürmeyecek.

Sağlam kaynaklar. Bir iki sene içerisinde bu manzara tam tersine dönecek. Paşam söylemişti dersin. Eğer biz buradan bir çıkarsak bu dışarıdakilerle çok ciddi bir hesaplaşma olacak, çok ciddi hem de..."

Balyoz tutuklusu Tümamiral Cem Aziz Çakmak, internete düşen ses kaydında böyle diyor.

Daha önce de benzer ses kayıtları internete düşmüştü.

Balyoz tutuklusu muvazzafların içerden bile TSK'ya etkin biçimde nüfuz edebildiklerinin, bazı formüllerle dışarı çıkartılacaklarının ve çıkartılınca çok feci intikam alacaklarının kayıtlarıydı bunlar.

Çakmak paşa daha açık konuşmuş.

Çoluk çocuk demeden intikam alınacağından sözediyor.

Benim için asıl önemli nokta ise rehavete kapılma konusunda yaptığı tespit.

Aşırı güvenle hata yapılacağını ve kendilerinin de bundan istifade edeceğini söylüyor.

Son dönemde; demokrasinin artık yerleştiğini, normalleşme için tutukluların serbest bırakılması gerektiğini, özel yetkili mahkemelerin miadının dolduğunu ve lağvedilmesi gerektiğini, Türkiye'de artık bir anti demokratik süreç olamayacağını savunanlar var.

İşte aşırı güven budur.

Üzülerek söyleyeyim ki Türkiye hala muhalif bir rüzgar estiğinde bütün kazanımların kaybedilebileceği bir iklimde.

Bunun hem iç hem de dış dinamikleri var.

Pusuda bekleyen dış dinamikleri Çakmak paşa ses kaydında anlatıyor:

"Farklı yabancı istihbaratlar bunları tıkadı. Çalkantı içindeler, biz de boş değiliz. Neler var, neler var. Şu anda bizim bildiğimiz. Almanya başka bir şey söylüyor, Amerika başka bir şey söylüyor, Alman istihbaratı var, CIA var, MOSSAD var. Onun için onlar şimdi çok büyük çalkantı içindeler. Çok ciddi tıkandılar. Bir sürü hesaplaşma olacak..."

Paşa doğru tespitlerde bulunmuş.

Türkiye'nin son yıllardaki atılımlarından bu ülkeler ve istihbarat örgütlerinin memnun olmaları mümkün mü?

Türkiye'nin eski uysal ve söz dinleyen konumuna gerilemesinin içerdekilerin dışarı çıkmasıyla, Ergenekon zihniyetinin yeniden kökleşmesiyle mümkün olabileceğinin iç mihraklar da farkında dış mihraklar da...

Kendine aşırı güven ve rehavet anında hepsi birlikte harekete geçeceklerdir.

Ve gerçekten de bu sefer rövanş 28 Şubat'a filan benzemez.

Paşanın ifadesiyle çoluk çocuk demeyeceklerdir.

Bu zihniyetin içerden çıkması demek, terörle mücadelenin durması, şehitlerin artması, yeniden içe dönmemiz, demokrasinin gerilemesi, tasfiyeler ve toplumun her hücresine kadar zulüm demek.

Düne kadar yargılamanın uzun sürdüğünden, tutukluluğun infaza dönüştüğünden yakınan İstanbul Barosu, şimdi mahkeme nihai sürece giremesin diye hukuku ayaklar altına alarak, Hitler'in hukukçuları gibi davranıyor.

Cuntacıların emir ve görüşlerine amade bu Baro'ya da; çoluk çocuk demeden intikam planları kuran Balyozculara da aman verilmemeli.

Başka bir balyoz tutuklusu Tuğamiral Fatih Ilgar'ın geçen hafta düşen ses kaydında içerden çıkınca iç savaş çıkaracaklarını söyledikten sonra bir kanun değişikliğiyle serbest kalacaklarını ifade ediyordu.

Her iki paşada aynı şeyi söylediğine göre önemli bir yerden yasal değişiklik sözü almışlar.

Detaylara bakınca CMK 250'den bahsettikleri anlaşılıyor.

Bunlara böyle bir fırsat, tarihi hata olur.