Cuntanın idama mahkûm ettiği Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun,
Zaman'ın ulaştığı el yazısı notlarında, ülkeyi 27 Mayıs darbesine
götüren sürece ilişkin çarpıcı analizler yapıyor.
Erdelhun,
'Darbe hakkında bilgi ve mütalaam' başlıklı notlarında, 27 Mayıs'ın
sebeplerini dört ana başlık altında topluyor. İlk neden olarak İsmet
İnönü liderliğindeki anamuhalefet partisinin (Cumhuriyet Halk Partisi)
Meclis'te ve sokakta yaptığı kışkırtmaları gösteriyor. Paşa, bugüne
kadar hiç konuşulmayan bir tahrik konusuna da değiniyor ve orduda
istedikleri rütbelere, makama erişemeyenlerin darbe sürecinde etkin
görev aldıkları tespitini yapıyor. "Örfi idare ilan edilerek ordu
politik görevlere sokuldu." diyen Erdelhun, ordunun siyasete
karışmasıyla darbe sürecinin başladığını vurguluyor.
21 Mayıs 1960'ta yani darbeden kısa bir süre önce Ankara'daki Harp Okulu öğrencileri, cuntanın içinde yer alan Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Sıtkı Ulay ve ekibinin organizasyonuyla yürüyüş yapmıştı. 27 Mayıs darbesini hazırlayan en önemli olaylarından biri olan bu yürüyüşte Veteriner Tuğgeneral Burhanettin Uluç başı çekiyordu. Uluç, darbe sabahı Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Erdelhun'u tutuklamak için Çankaya Köşkü'ne giden ekibin de başındaki kişiydi. Ordu içinde terfi edemeyen üst düzey subaylar, Harp Okulu öğrencilerini Demokrat Parti aleyhine kışkırtmıştı. Genelkurmay Başkanı Erdelhun el yazısı notlarında, öğrencilerin siyasi yürüyüşlerine müdahalenin gerektiği tarzda yapılmadığına değinerek, "Harp Okulu gösterilerine bu yumuşak muamele ile okul siyaset çukuruna düşürüldü." yorumunu yapıyor. Yürüyüşün ilk günü yaşananları ise şöyle anlatıyordu: "21 Mayıs 1960 Cumartesi günü Ankara'da Hindistan Hükümeti Başbakanı J. Nehru misafir olarak bulunuyordu. Nehru'nun Pakistan seferindeki öğle yemeğinden dönüşünde Atatürk Bulvarı'nda bazı Harp Okulu öğrencilerinin küçük gruplar halinde telaşlı bir surette yürüdüklerini gördüm. Genelkurmay'daki odama gelince emir subayım vasıtasıyla durumu Harp Okulu Komutanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nın dikkati nazarlarına celp ettim. Genelkurmay'dan gözüken Atatürk Bulvarı ve Meclis Başkanlığı binaları civarında toplanmalar olduğu görülüyor ve Örfi İdare önleyici tedbirler almıyordu. Saat 15.00 sularında Zafer Anıtı önünde saygı duruşu yapan 150-200 kişilik bir Harp Okulu öğrenci grubunun başında Veteriner General Burhanettin Uluç olduğu halde Kızılay'dan Genelkurmay istikametinde yürüyüşe geçtikleri ve bunları 500-600 kadar sivil öğrenci grubunun takip etmekte olduğu bildirildi. Bunların derhal tevkifi icap ediyordu. Bu olaylar olduğu sırada Başbakanlıktan telefon geldi. Başbakanlık binasına gittiğimde Cumhurbaşkanı Bayar, Başbakan Menderes ve Milli Savunma Bakanı beni boş bir odada kabul ederek durumu sordular. Harp Okulu öğrencilerinin sessiz yürüyüşünün masumane bir hareketten ibaret olup haklarında yalnız okul komutanlığınca tahkikat yapılarak gerekli inzibati cezanın verilmesini ve bu emrin derhal okul komutanlığına tebliğ edilmesini emrettiler. Daha sonra aleyhte olaylarla ilgili hükümetin işine karışmamak ve kararını bozmamak için bu emri yerine getirdim. Öğrencilerin tevkifi için Zırhlı Eğitim Tugayı'nda celp olunan Tank Bölüğünü kışlalarına geri gönderdim."
Erdelhun, cuntacı subaylar ve yürüyüş yapan Harp Okulu öğrencilerinin tutuklanmasını istedi. Ancak, darbe öncesi ve sonrası aldığı kararlarla adeta cuntacıların teşvik edici rol oynayan Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes burada da sahneye çıkıyordu. Ethem Menderes'in emir subayı Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu'nun rolüne dikkat çeken Erdelhun, daha sonra Milli Birlik cuntasının içinde yer aldığı ortaya çıkan bu isimle ilgili notlarında önemli bilgiler veriyor: "Görünüşe göre bu yürüyüş hükümet karşıtı bir gösteriydi. Sonradan anladığıma göre Milli Savunma Bakanı'nın emir subayı Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu Milli Savunma Bakanı'nı tazyik ederek Başbakanlığa göndermek suretiyle benim icraatıma mani olmuş. (Emir subayınan yönlendirmesiyle Ethem Menderes, kanunsuz yürüyüş yapan subay ve öğrencilerin tutuklanmasına engel olmuş.) Harp okulu gösterilerine bu yumuşak muamele Harp Okulu'nu siyaset çukuruna düşürmüş ve nihayet 1963 yılı 21 Mayıs hadiseleri muhakeme neticesi 1500 küsur öğrencinin istikballerinin yıkılmasına neden olmuştur."
HARP OKULU ÖĞRENCİLERİ MENDERES'İ KAÇIRACAKTI
Harp Okulu öğrencilerinin yürüyüş için bir araya gelmesini kolaylaştıran etkenlerden biri de o gün Hindistan Hükümeti Başbakanı J. Nehru'nun Türkiye'yi ziyaretiydi. Zira yürüyüşe katılan öğrencilerin pek çoğu Nehru'yu karşılama törenlerinde görevliydi. Bir yandan Atatürk Bulvarı'nda sessiz yürüyüş yapan öğrenciler, karşılama programı esnasında Adnan Menderes'i kaçırmayı planlamıştı. Gazeteci Hulusi Turgut'un 'Şahinlerin Dansı' kitabında yayınlanan iddiaya göre, Hindistan Başbakanı Nehru'yu karşılamak üzere Esenboğa Havaalanı'na Başbakan Adnan Menderes gidecekti. Bu esnada cuntacılar, Menderes'i Nehru'nun yanından kaçıracaktı. Ancak dış dünyada olumsuz etkisi olacağı düşüncesiyle bu plandan vazgeçilmişti.
-Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun el yazısı notlarında 27 Mayıs darbesinin nedenlerini de analiz ederek çarpıcı bilgiler veriyordu. Darbenin nedenlerini dört ana başlık altında toplayan Erdelhun, ilk neden olarak İsmet İnönü liderliğindeki ana muhalefet partisinin (Halk Partisi) mecliste, sokakta yaptığı kışkırtma ve tahrikleri gösteriyordu. Paşa notlarında bugüne kadar hiç konuşulmayan bir tahrik konusuna da değinerek, orduda istedikleri rütbe ve makama erişemeyenlerin darbe sürecinde etkin görev aldıklarını, süreci etkilediklerini vurguluyordu. "Örfi idare ilan edilerek ordu politik görevlere sokuldu." diyen Erdelhun, ordunun siyasete karışmasıyla darbe sürecinin başladığına dikkat çekiyordu. Paşanın 27 Mayıs darbesinden 7 yıl sonra kaleme aldığı "Hükümet darbesi hakkında bilgi ve mütalaam' başlıklı notları şöyle: "Darbenin nedenleri; A) Ana Muhalefet Partisi'nin tahrikleri B) Ordu finansmanı bakımından kışkırtıcı tahrikleri C) Orduda istedikleri rütbe ve makama erişemeyenlerin tahrikleri D) Örfi İdare ilan edilerek, ordunun politik görevlere sokulması" Devamında paşa bu nedenleri tek tek izah ediyor. "(1) Ana muhalefet partisi, iktidar partisi hakkında ihtilal veya ayaklanma fikirlerini rahatça yaymıştır. Halk Partisi liderlerinin 26 Nisan'da, meclisteki beyanatından sonra meclisten çıkartılması umumi efkar ve ordunun muhitinde tahrik edici cereyanlara sebep olmuştur. (2) İktidar partisi orduyu millet içerisinde terfi prensibi ile imtiyazlı sınıf yaratmamak hedefini tutmuştu. Halbuki muhalifler bu zayıf noktaya taarruz ederek ordunun ve bilhassa subay ve eşlerinin bakımsız bırakıldığı iktisat olunan paraların ordu yerine siyasi maksatlarla iktidar partisi lehine sarf edilmekte olduğunu bol bol misallerle ilan etmekteydiler. (3) Orduda yüksek kumanda kademelerinde bekledikleri mevkii alamayan ve hızla yükselmek isteyen ve hatta bunlar nüyanişte demokrat parti iktidarınca emekliye sevk edilmiş bazı general ve yüksek rütbeli subaylar rejimin biran evvel değiştirilmesini arzulamakta idiler. (4) Örfi idare ile ordu iç siyasette aktif bir göreve sürülmüş ve bu surette yukarıdaki a-b-c'deki menfi grupların daha serbest ve daha cüretli hareketlerine sebebiyet verilmiştir."
Cunta komitelerinin vazgeçilmez ismi Çelikoğlu
Erdelhun Paşa'nın 'Bakanı tahrik etti' dediği Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu, 27 Mayıs darbesi öncesinde oluşturulan gizli komiteler ve 9 Subay olaylarında adı geçen isimlerden biri. 1954'te İstanbul'da Dündar Seyhan ve Orhan Kabibay'ın kurduğu komiteye Faruk Güventürk, Ahmet Yıldız, Suphi Gürsoytrak, Orhan Erkanlı ve Necati Ünsalan gibi genç subaylar katılmıştı. Ankara'da ise Talat Aydemir'in yanı sıra Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes'in yaveri Adnan Çelikoğlu, Sezai Okan ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Osman Köksal ve yandaşları ayrı bir komite kurmuştu. Tarihi kayıtlara göre yıllar öncesinden başlayan darbe sevdasını ateşleyen bu iki komite 1957'de birleşti. Hatta 27 Ekim 1957'de öngörülen seçimlerde Demokrat Parti'nin kaybedeceğini hesap eden bu iki komite 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde şeref tribünündeki DP'lileri tutuklamayı planlamıştı. DP, seçimleri kazanınca darbe Şubat 1958'e ertelendi. 16 Ocak'ta komite üyesi Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu'nun ihbarı üzerine emekli Kurmay Albay Cemal Yıldırım, Kurmay Albay Naci Aşkun, Kurmay Albay İlhami Barut, Topçu Yarbay Faruk Güventürk, Piyade Binbaşı Ata Tan, Piyade Binbaşı Ahmet Dalkılıç, Piyade Yüzbaşı Kazım Özfırat, Piyade Yüzbaşı Hasan Sabuncu ve Samet Kuşçu tutuklanmıştı. Yargılamalardan sonra 8 subay beraat etmiş, Kuşçu ise 'iftira' suçundan mahkum edilmişti. 27 Mayıs darbesinin ayak izlerinin yer aldığı bu olayda Ethem Menderes'in yaveri Adnan Çelikoğlu'nun da adı geçmişti. Çelikoğlu'nun daha sonra kaleme aldığı 'Bir Darbeci Subayın Anıları' kitabında da 9 subay hadisesinden dolayı Menderes ve kabinesi tarafından şüpheyle karşılanan bir isim olduğu bilgisi yer aldı.
Kore Savaşı fotoğrafları Paşa'nın kırmızı valizinde
Bugüne kadar hikâyesi bilinmeyen Rüştü Erdelhun'un kamuoyuna mal olmuş fotoğrafı da yoktu. 50 yıl sonra ortaya çıkan kırmızı valizde Paşa'nın kendisine, eşine ve asker arkadaşlarına ait 13 fotoğraf yer alıyordu. Valizdeki en değerleri arşivlerden biri de Erdelhun'a Kore Savaşı sırasında BM ile Kore arasında üst düzey irtibat subayı vazifesi yaptığı için gönderilen savaş fotoğrafları albümüydü. Güney Kore Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanı Shin Tae Yong tarafından hediye edilen albüm, Erdelhun'a 9 Ocak 1953'te gönderilmişti. Fotoğraflarla savaşı anbe an anlatan albümde, düşman birliklerinin vahşeti, harap edilen Seul'un içler acısı görüntüsü, savaş tutsaklarının biçare hali, karla kaplı dağlık bölgede ilerleyen askerlerin buz tutmaya başlayan ayakkabıları, ülkenin kuzeyinden güneyine yaşanan göçten kareler yer alıyor. Albümde ayrıca Kore Savaşı'nda görev yapan Türk askerlerinin diğer ülke askerleriyle katıldıkları bir defin töreninden fotoğraflar da var. Birleşmiş Milletler Mezarlığı yazan fotoğraflarla ilgili İngilizce olarak şu nota yer verilmiş. "Barış ve özgürlüğün, zaferin ve adaletin son öncüsünün ebedi uykuya daldığı mezarların üzerine parlamasına izin ver." Albümde ayrıca Kore Savaşı'nın ilk 9 ayında Birleşmiş Milletler komutanlığı yapan ABD'li General Douglas MacArthur'a ait ziyaret ve denetleme fotoğrafları da görülüyor.
21 Mayıs 1960'ta yani darbeden kısa bir süre önce Ankara'daki Harp Okulu öğrencileri, cuntanın içinde yer alan Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Sıtkı Ulay ve ekibinin organizasyonuyla yürüyüş yapmıştı. 27 Mayıs darbesini hazırlayan en önemli olaylarından biri olan bu yürüyüşte Veteriner Tuğgeneral Burhanettin Uluç başı çekiyordu. Uluç, darbe sabahı Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Erdelhun'u tutuklamak için Çankaya Köşkü'ne giden ekibin de başındaki kişiydi. Ordu içinde terfi edemeyen üst düzey subaylar, Harp Okulu öğrencilerini Demokrat Parti aleyhine kışkırtmıştı. Genelkurmay Başkanı Erdelhun el yazısı notlarında, öğrencilerin siyasi yürüyüşlerine müdahalenin gerektiği tarzda yapılmadığına değinerek, "Harp Okulu gösterilerine bu yumuşak muamele ile okul siyaset çukuruna düşürüldü." yorumunu yapıyor. Yürüyüşün ilk günü yaşananları ise şöyle anlatıyordu: "21 Mayıs 1960 Cumartesi günü Ankara'da Hindistan Hükümeti Başbakanı J. Nehru misafir olarak bulunuyordu. Nehru'nun Pakistan seferindeki öğle yemeğinden dönüşünde Atatürk Bulvarı'nda bazı Harp Okulu öğrencilerinin küçük gruplar halinde telaşlı bir surette yürüdüklerini gördüm. Genelkurmay'daki odama gelince emir subayım vasıtasıyla durumu Harp Okulu Komutanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nın dikkati nazarlarına celp ettim. Genelkurmay'dan gözüken Atatürk Bulvarı ve Meclis Başkanlığı binaları civarında toplanmalar olduğu görülüyor ve Örfi İdare önleyici tedbirler almıyordu. Saat 15.00 sularında Zafer Anıtı önünde saygı duruşu yapan 150-200 kişilik bir Harp Okulu öğrenci grubunun başında Veteriner General Burhanettin Uluç olduğu halde Kızılay'dan Genelkurmay istikametinde yürüyüşe geçtikleri ve bunları 500-600 kadar sivil öğrenci grubunun takip etmekte olduğu bildirildi. Bunların derhal tevkifi icap ediyordu. Bu olaylar olduğu sırada Başbakanlıktan telefon geldi. Başbakanlık binasına gittiğimde Cumhurbaşkanı Bayar, Başbakan Menderes ve Milli Savunma Bakanı beni boş bir odada kabul ederek durumu sordular. Harp Okulu öğrencilerinin sessiz yürüyüşünün masumane bir hareketten ibaret olup haklarında yalnız okul komutanlığınca tahkikat yapılarak gerekli inzibati cezanın verilmesini ve bu emrin derhal okul komutanlığına tebliğ edilmesini emrettiler. Daha sonra aleyhte olaylarla ilgili hükümetin işine karışmamak ve kararını bozmamak için bu emri yerine getirdim. Öğrencilerin tevkifi için Zırhlı Eğitim Tugayı'nda celp olunan Tank Bölüğünü kışlalarına geri gönderdim."
Erdelhun, cuntacı subaylar ve yürüyüş yapan Harp Okulu öğrencilerinin tutuklanmasını istedi. Ancak, darbe öncesi ve sonrası aldığı kararlarla adeta cuntacıların teşvik edici rol oynayan Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes burada da sahneye çıkıyordu. Ethem Menderes'in emir subayı Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu'nun rolüne dikkat çeken Erdelhun, daha sonra Milli Birlik cuntasının içinde yer aldığı ortaya çıkan bu isimle ilgili notlarında önemli bilgiler veriyor: "Görünüşe göre bu yürüyüş hükümet karşıtı bir gösteriydi. Sonradan anladığıma göre Milli Savunma Bakanı'nın emir subayı Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu Milli Savunma Bakanı'nı tazyik ederek Başbakanlığa göndermek suretiyle benim icraatıma mani olmuş. (Emir subayınan yönlendirmesiyle Ethem Menderes, kanunsuz yürüyüş yapan subay ve öğrencilerin tutuklanmasına engel olmuş.) Harp okulu gösterilerine bu yumuşak muamele Harp Okulu'nu siyaset çukuruna düşürmüş ve nihayet 1963 yılı 21 Mayıs hadiseleri muhakeme neticesi 1500 küsur öğrencinin istikballerinin yıkılmasına neden olmuştur."
HARP OKULU ÖĞRENCİLERİ MENDERES'İ KAÇIRACAKTI
Harp Okulu öğrencilerinin yürüyüş için bir araya gelmesini kolaylaştıran etkenlerden biri de o gün Hindistan Hükümeti Başbakanı J. Nehru'nun Türkiye'yi ziyaretiydi. Zira yürüyüşe katılan öğrencilerin pek çoğu Nehru'yu karşılama törenlerinde görevliydi. Bir yandan Atatürk Bulvarı'nda sessiz yürüyüş yapan öğrenciler, karşılama programı esnasında Adnan Menderes'i kaçırmayı planlamıştı. Gazeteci Hulusi Turgut'un 'Şahinlerin Dansı' kitabında yayınlanan iddiaya göre, Hindistan Başbakanı Nehru'yu karşılamak üzere Esenboğa Havaalanı'na Başbakan Adnan Menderes gidecekti. Bu esnada cuntacılar, Menderes'i Nehru'nun yanından kaçıracaktı. Ancak dış dünyada olumsuz etkisi olacağı düşüncesiyle bu plandan vazgeçilmişti.
-Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun el yazısı notlarında 27 Mayıs darbesinin nedenlerini de analiz ederek çarpıcı bilgiler veriyordu. Darbenin nedenlerini dört ana başlık altında toplayan Erdelhun, ilk neden olarak İsmet İnönü liderliğindeki ana muhalefet partisinin (Halk Partisi) mecliste, sokakta yaptığı kışkırtma ve tahrikleri gösteriyordu. Paşa notlarında bugüne kadar hiç konuşulmayan bir tahrik konusuna da değinerek, orduda istedikleri rütbe ve makama erişemeyenlerin darbe sürecinde etkin görev aldıklarını, süreci etkilediklerini vurguluyordu. "Örfi idare ilan edilerek ordu politik görevlere sokuldu." diyen Erdelhun, ordunun siyasete karışmasıyla darbe sürecinin başladığına dikkat çekiyordu. Paşanın 27 Mayıs darbesinden 7 yıl sonra kaleme aldığı "Hükümet darbesi hakkında bilgi ve mütalaam' başlıklı notları şöyle: "Darbenin nedenleri; A) Ana Muhalefet Partisi'nin tahrikleri B) Ordu finansmanı bakımından kışkırtıcı tahrikleri C) Orduda istedikleri rütbe ve makama erişemeyenlerin tahrikleri D) Örfi İdare ilan edilerek, ordunun politik görevlere sokulması" Devamında paşa bu nedenleri tek tek izah ediyor. "(1) Ana muhalefet partisi, iktidar partisi hakkında ihtilal veya ayaklanma fikirlerini rahatça yaymıştır. Halk Partisi liderlerinin 26 Nisan'da, meclisteki beyanatından sonra meclisten çıkartılması umumi efkar ve ordunun muhitinde tahrik edici cereyanlara sebep olmuştur. (2) İktidar partisi orduyu millet içerisinde terfi prensibi ile imtiyazlı sınıf yaratmamak hedefini tutmuştu. Halbuki muhalifler bu zayıf noktaya taarruz ederek ordunun ve bilhassa subay ve eşlerinin bakımsız bırakıldığı iktisat olunan paraların ordu yerine siyasi maksatlarla iktidar partisi lehine sarf edilmekte olduğunu bol bol misallerle ilan etmekteydiler. (3) Orduda yüksek kumanda kademelerinde bekledikleri mevkii alamayan ve hızla yükselmek isteyen ve hatta bunlar nüyanişte demokrat parti iktidarınca emekliye sevk edilmiş bazı general ve yüksek rütbeli subaylar rejimin biran evvel değiştirilmesini arzulamakta idiler. (4) Örfi idare ile ordu iç siyasette aktif bir göreve sürülmüş ve bu surette yukarıdaki a-b-c'deki menfi grupların daha serbest ve daha cüretli hareketlerine sebebiyet verilmiştir."
Cunta komitelerinin vazgeçilmez ismi Çelikoğlu
Erdelhun Paşa'nın 'Bakanı tahrik etti' dediği Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu, 27 Mayıs darbesi öncesinde oluşturulan gizli komiteler ve 9 Subay olaylarında adı geçen isimlerden biri. 1954'te İstanbul'da Dündar Seyhan ve Orhan Kabibay'ın kurduğu komiteye Faruk Güventürk, Ahmet Yıldız, Suphi Gürsoytrak, Orhan Erkanlı ve Necati Ünsalan gibi genç subaylar katılmıştı. Ankara'da ise Talat Aydemir'in yanı sıra Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes'in yaveri Adnan Çelikoğlu, Sezai Okan ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Osman Köksal ve yandaşları ayrı bir komite kurmuştu. Tarihi kayıtlara göre yıllar öncesinden başlayan darbe sevdasını ateşleyen bu iki komite 1957'de birleşti. Hatta 27 Ekim 1957'de öngörülen seçimlerde Demokrat Parti'nin kaybedeceğini hesap eden bu iki komite 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde şeref tribünündeki DP'lileri tutuklamayı planlamıştı. DP, seçimleri kazanınca darbe Şubat 1958'e ertelendi. 16 Ocak'ta komite üyesi Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu'nun ihbarı üzerine emekli Kurmay Albay Cemal Yıldırım, Kurmay Albay Naci Aşkun, Kurmay Albay İlhami Barut, Topçu Yarbay Faruk Güventürk, Piyade Binbaşı Ata Tan, Piyade Binbaşı Ahmet Dalkılıç, Piyade Yüzbaşı Kazım Özfırat, Piyade Yüzbaşı Hasan Sabuncu ve Samet Kuşçu tutuklanmıştı. Yargılamalardan sonra 8 subay beraat etmiş, Kuşçu ise 'iftira' suçundan mahkum edilmişti. 27 Mayıs darbesinin ayak izlerinin yer aldığı bu olayda Ethem Menderes'in yaveri Adnan Çelikoğlu'nun da adı geçmişti. Çelikoğlu'nun daha sonra kaleme aldığı 'Bir Darbeci Subayın Anıları' kitabında da 9 subay hadisesinden dolayı Menderes ve kabinesi tarafından şüpheyle karşılanan bir isim olduğu bilgisi yer aldı.
Kore Savaşı fotoğrafları Paşa'nın kırmızı valizinde
Bugüne kadar hikâyesi bilinmeyen Rüştü Erdelhun'un kamuoyuna mal olmuş fotoğrafı da yoktu. 50 yıl sonra ortaya çıkan kırmızı valizde Paşa'nın kendisine, eşine ve asker arkadaşlarına ait 13 fotoğraf yer alıyordu. Valizdeki en değerleri arşivlerden biri de Erdelhun'a Kore Savaşı sırasında BM ile Kore arasında üst düzey irtibat subayı vazifesi yaptığı için gönderilen savaş fotoğrafları albümüydü. Güney Kore Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanı Shin Tae Yong tarafından hediye edilen albüm, Erdelhun'a 9 Ocak 1953'te gönderilmişti. Fotoğraflarla savaşı anbe an anlatan albümde, düşman birliklerinin vahşeti, harap edilen Seul'un içler acısı görüntüsü, savaş tutsaklarının biçare hali, karla kaplı dağlık bölgede ilerleyen askerlerin buz tutmaya başlayan ayakkabıları, ülkenin kuzeyinden güneyine yaşanan göçten kareler yer alıyor. Albümde ayrıca Kore Savaşı'nda görev yapan Türk askerlerinin diğer ülke askerleriyle katıldıkları bir defin töreninden fotoğraflar da var. Birleşmiş Milletler Mezarlığı yazan fotoğraflarla ilgili İngilizce olarak şu nota yer verilmiş. "Barış ve özgürlüğün, zaferin ve adaletin son öncüsünün ebedi uykuya daldığı mezarların üzerine parlamasına izin ver." Albümde ayrıca Kore Savaşı'nın ilk 9 ayında Birleşmiş Milletler komutanlığı yapan ABD'li General Douglas MacArthur'a ait ziyaret ve denetleme fotoğrafları da görülüyor.
Winston Churchill, Rauf Orbay ve Erdelhun, İngiliz ordusu teftişinde
Erdelhun Paşa, Harp Oku-lu'ndan 1914'te topçu teğmen olarak mezun olduktan sonra önce Kafkas Cephesi, sonra ise Kurtuluş Savaşı'nda Sakarya, Afyon ve İzmir muharebelerinde yer aldı. Eylül 1932'de Japon Topçu Alayı'nda staj görmek için başlayan dış dünya ile teması hızla ilerledi. Tokyo ataşemiliterliğinden hemen sonra yarbay oldu. 15 Kasım 1939'da ise Londra ataşemiliteri olarak İngiltere'ye tayini çıktı. Erdelhun'un şahsi albümünde yer alan iki fotoğraf İngiltere'de görev yaptığı yıllara ait. Erdelhun, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde ve Kurtuluş Savaşı'nda önemli görevlerde bulunan Türkiye'nin 3. Başbakanı Rauf Orbay'ın da İngiltere'ye büyükelçi olarak geldiği dönemde görev yapmıştı. 1940'ta İngiltere başbakanlığına getirilen Winston Churchill'in İngiltere'de güney birliklerinden birini birlikte teftişe katıldıkları fotoğrafta Rauf Orbay'ın ardında Londra Ataşemiliteri Kurmay Albay Rüştü Erdelhun duruyor. Rauf Orbay, Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlık yaptığı dönemde TBMM'de muhalif grubun lideri, Kazım Karabekir ile birlikte ise Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurucularından biri olmuştu. Viyana'ya tedavi için gittiğinde Atatürk'e karşı gerçekleştirilen İzmir suikastında idamla yargılanmış, afla ülkeye dönmeyi kabul etmemişti. Yıllar sonra Türkiye'ye dönen Orbay, 1939'da İsmet İnönü'nün isteğiyle Kastamonu mebusu olmuş, 1942'de İngiltere büyükelçiliği görevini kabul etmişti. Erdelhun ise, 1939'da geldiği Londra ataşemiliterliği vazifesini 30 Ağustos 1943'e kadar sürdürdü. Erdelhun'un terekesi içinde yer alan fotoğrafın bu dönemde çekildiği anlaşılıyor. Fotoğraf altında ise, "İngiltere Başvekili (Başbakan Churchill) cenuptaki kıtaatı teftiş etmiş ve aralarında bir gün kalmıştır. Bu sırada Türkiye Büyükelçisi Bay Rauf Orbay beraberinde bulunmuştur. B.V. efradı... zafer rumuzu olan V ile selamlamaktadır. Türkiye Büyükelçisi'nin yanında askeri ataşesi (Rüştü Erdelhun) bulunmaktadır." yazıyor.
Erdelhun Paşa, Harp Oku-lu'ndan 1914'te topçu teğmen olarak mezun olduktan sonra önce Kafkas Cephesi, sonra ise Kurtuluş Savaşı'nda Sakarya, Afyon ve İzmir muharebelerinde yer aldı. Eylül 1932'de Japon Topçu Alayı'nda staj görmek için başlayan dış dünya ile teması hızla ilerledi. Tokyo ataşemiliterliğinden hemen sonra yarbay oldu. 15 Kasım 1939'da ise Londra ataşemiliteri olarak İngiltere'ye tayini çıktı. Erdelhun'un şahsi albümünde yer alan iki fotoğraf İngiltere'de görev yaptığı yıllara ait. Erdelhun, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde ve Kurtuluş Savaşı'nda önemli görevlerde bulunan Türkiye'nin 3. Başbakanı Rauf Orbay'ın da İngiltere'ye büyükelçi olarak geldiği dönemde görev yapmıştı. 1940'ta İngiltere başbakanlığına getirilen Winston Churchill'in İngiltere'de güney birliklerinden birini birlikte teftişe katıldıkları fotoğrafta Rauf Orbay'ın ardında Londra Ataşemiliteri Kurmay Albay Rüştü Erdelhun duruyor. Rauf Orbay, Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlık yaptığı dönemde TBMM'de muhalif grubun lideri, Kazım Karabekir ile birlikte ise Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurucularından biri olmuştu. Viyana'ya tedavi için gittiğinde Atatürk'e karşı gerçekleştirilen İzmir suikastında idamla yargılanmış, afla ülkeye dönmeyi kabul etmemişti. Yıllar sonra Türkiye'ye dönen Orbay, 1939'da İsmet İnönü'nün isteğiyle Kastamonu mebusu olmuş, 1942'de İngiltere büyükelçiliği görevini kabul etmişti. Erdelhun ise, 1939'da geldiği Londra ataşemiliterliği vazifesini 30 Ağustos 1943'e kadar sürdürdü. Erdelhun'un terekesi içinde yer alan fotoğrafın bu dönemde çekildiği anlaşılıyor. Fotoğraf altında ise, "İngiltere Başvekili (Başbakan Churchill) cenuptaki kıtaatı teftiş etmiş ve aralarında bir gün kalmıştır. Bu sırada Türkiye Büyükelçisi Bay Rauf Orbay beraberinde bulunmuştur. B.V. efradı... zafer rumuzu olan V ile selamlamaktadır. Türkiye Büyükelçisi'nin yanında askeri ataşesi (Rüştü Erdelhun) bulunmaktadır." yazıyor.