Türkiye,
jeopolitik ve tarihsel özellikleri nedeniyle güvenlik ihtiyacı yüksek
bir ülke olarak nitelendirilebilir. Bu ihtiyaç beraberinde kuvvetli ve
caydırıcı savunma güçlerinin varlığını gerektiriyor.
Bu
sebeple Türkiye, hem iç hem de dış tehditlere karşı kendisini savunmak
için askeri harcamalara ciddi miktarda kaynak aktarmaktadır. Askeri
harcamaların GSMH içindeki payı 2011 yılında yüzde 2,5’tir, yani
yaklaşık 32 milyar lira (2000’de yüzde 3,7 idi). Aşağıda görülen
grafikte yıllar itibariyle ülkelerin askeri harcamalarının GSMH ve
merkezi hükümet bütçesi içindeki payları gösterilmiştir. Türkiye, AB
ülkelerine göre milli hâsılasının daha büyük bir kısmını askeri
harcamalara ayırıyor. Ne mutlu ki Türkiye, son yıllarda hızlı şekilde
askeri harcamalarının milli gelir ve bütçe harcamaları içindeki payını
düşürerek, sosyal harcamalarını arttırmayı bilmiştir. Sonuçta, şu anki
oran dünya ortalamasına yakın, komşularından daha az (Bulgaristan hariç)
ve Türkiye’nin kendine has şartları düşünüldüğünde normal sayılabilir.
Ülke (Grupları)
|
GSMH(yüzde)
|
Merkezi Hükümet bütçesinin (yüzde)
|
Arap ülkeleri
|
5,9
|
---
|
Gelişmekte olan Doğu Asya
|
1,8
|
14,6
|
Euro Bölgesi
|
1,6
|
4,3
|
Gelişmekte olan Avrupa ve Orta Asya
|
3,0
|
11,6
|
Avrupa Birliği
|
1,8
|
4,5
|
Yüksek Gelirli Ülkeler
|
2,9
|
10,0
|
Kuzey Amerika
|
4,5
|
16,9
|
OECD
|
2,7
|
9,9
|
Güney Asya
|
2,4
|
16,2
|
Dünya
|
2,6
|
10,0
|
Ermenistan
|
4,5
|
17,4
|
Bulgaristan
|
1,4
|
6,2
|
Gürcistan
|
3,9
|
18,1
|
Yunanistan
|
3,1
|
---
|
İran
|
1,9
|
8,6
|
Irak
|
6,0
|
---
|
Rusya
|
4,0
|
14,0
|
Suriye
|
3,9
|
15,8
|
Türkiye
|
2,4
|
9,7
|
En
az askeri harcamalarının büyüklüğü kadar burada dikkat edilmesi gereken
nokta bu harcamaların nereye aktarıldığıdır. Savunma sanayi günümüzde
yeni teknolojilerin öncelikli olarak kullanıldığı alanlardan birisi.
Dolayısıyla, bu teknolojileri üretebilmek ülkeler için ciddi bir avantaj
unsuru. Türkiye, başarılı bir şekilde, artık askeri harcamalarının
önemli bir kısmını, yaklaşık yüzde 52’sini, yerli firmalardan temin
edebilecek noktaya gelmiştir (2010). Benzer şekilde, Türkiye’nin 2010
yılında savunma ürünleri ihracatı 640 milyon dolara ulaşmıştır. Fakat
bunun yeterli olduğunu düşünmek ve burada durmak pek sağlıklı bir bakış
açısı değildir. Çünkü teknoloji yoğun araçlar ve teçhizatlar hala
yurtdışından alınmaktadır.
Savunma
sektörünün bilgi ve teknoloji yoğun olması araştırma ve
geliştirme(Ar-Ge) faaliyetlerinin yoğun olmasını gerektiriyor. ABD’nin
savunma bütçesinin yüzde 12’si, İngiltere’nin yüzde 8’i, Fransa’nın
yüzde 7’si ve Almanya’nın yüzde 4’ü Ar-ge’ye ayrılmaktadır. Bu oran
Türkiye için sadece yüzde 1’dir. Bu nedenle özen gösterilmesi gereken
nokta, bu konuda çalışan araştırmacı mühendis sayısını arttırmak, daha
fazla yeni teknolojiler geliştirmeye yönelik yatırımlar yapmak
olmalıdır.
Türkiye’nin
askeri harcamaların komposizyonu şu şekildedir: personel yüzde 53;
ekipman yüzde 25; altyapı yüzde 4 ve diğer yüzde 18 (2010). Görüldüğü
üzere harcamaların büyük kısmı personele gidiyor. Ekipman, yatırım ve
Ar-Ge için ayrılan pay ise çok küçüktür. Benzer kalemlerin AB ve ABD’nin
savunma harcamalarındaki payı aşağıdaki tabloda verilmektedir. ABD’nin
harcamalarının üçte birini Ar-Ge ve teçhizata ayırması ordusunun ne
kadar teknoloji yoğun olduğunun göstergesidir.
Savunma Harcamaları Kalemleri
|
AB
|
ABD
|
Personel
|
51,0
|
32,0
|
Operasyonlar ve Bakım
|
22,1
|
29,9
|
Ar-Ge ve Teçhizat
|
22,7
|
30,6
|
Diğer
|
4,1
|
7,5
|
Toplam
|
100,0
|
100,0
|
Kaynak. European Defence Agency, 2010 yılı (yüzde)
Aşağıda
gösterilen tabloda, ülkelerin savunma bütçesindeki Ar-Ge harcamalarının
toplam kamu Ar-Ge harcamaları içerisindeki payları veriliyor. ABD’de
kamunun finanse ettiği Ar-Ge harcamalarının yarısından fazlası savunma
sektörüne gitmektedir. İlginç şekilde Türkiye gibi terörle mücadele
etmekte olan İspanya ve İngiltere’de devlet Ar-Ge harcamalarının üçte
birini savunma ile ilgili alanlara ayırmıştır. Görüldüğü üzere
Türkiye’de bu oran sadece yüzde 4,7’dir. Türkiye gibi savunma gücünün
önemli kısmını ithal ürünlerle sağlayan Yunanistan’da bu oran yüzde
1’dir. Sonuçta, Türkiye’nin en önemli sorunu olarak görülen terörle
mücadelesinde yeniliklere daha fazla açık olması gerekiyor. Bunun için
ise daha fazla araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunarak bu sorunda
teknik üstünlük sahibi taraf olmalıdır.
Ülke
|
Yüzde
|
Ülke
|
Yüzde
|
ABD
|
55,1
|
Türkiye
|
4,7
|
İspanya
|
37,3*
|
Kanada
|
4,3*
|
İngiltere
|
34,1
|
Japonya
|
4,5
|
Fransa
|
24,2
|
İtalya
|
4,0*
|
Kore
|
14,2
|
Finlandiya
|
2,3
|
İsveç
|
22,2
|
Yunanistan
|
1,0
|
Norveç
|
6,9
|
EU25
|
14,9*
|
Almanya
|
6,7
|
OECD
|
28,8*
|
Kaynak: OECD, Türkiye için 2010, * 2001, diğerleri için 2004 yılı veri alınmıştır.
Türkiye’nin
savunma harcamalarındaki düşüşün tek başına başarı sayılamayacağı
ortadadır. Her koşulda bu alanın teknoloji ve Ar-Ge yoğun bir sektöre
dönüşmesi gerekiyor. Sadece NATO’nun en büyük ordusu sıfatıyla,
Türkiye’nin bölgesinde caydırıcı bir güç olması pek olası değildir. Son
olarak Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün ABD ziyaretinde dile getirdiği
silahlı “Predator” konusu, savunma sanayinde yerli teknolojileri
geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.