30 Mayıs 2012 Çarşamba

HARP OKULU SİYASETE BÖYLE BULAŞTI

27 Mayıs darbesinin şartlarını olgunlaştıran eylemlerden Harp Okulu yürüyüşüne yumuşak muamele, sonrasında ağır neticeler verdi.

27 Mayıs darbesinin şartlarını olgunlaştıran eylemlerden biri de Ankara'da gerçekleştirilen Harp Okulu öğrencilerinin yürüyüşüydü. Cuntacı subayların başını çektiği yürüyüş, askerin öğrencileri kullanarak DP aleyhtarı bir hareket oluşturma gayretiydi. Öğrenci yürüyüşü sırasında sert tedbirler alınmasını isteyen Erdelhun'u yine cuntacılar engelliyordu.

21 Mayıs 1960'ta yani darbeden kısa bir süre önce Ankara'daki Harp Okulu öğrencileri, cuntanın içinde yer alan Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Sıtkı Ulay ve ekibinin organizasyonuyla yürüyüş yapmıştı. 27 Mayıs darbesini hazırlayan en önemli olaylarından biri olan bu yürüyüşte Veteriner Tuğgeneral Burhanettin Uluç başı çekiyordu. Uluç, darbe sabahı Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Erdelhun'u tutuklamak için Çankaya Köşkü'ne giden ekibin de başındaki kişiydi. Ordu içinde terfi edemeyen üst düzey subaylar, Harp Okulu öğrencilerini Demokrat Parti aleyhine kışkırtmıştı. Genelkurmay Başkanı Erdelhun el yazısı notlarında, öğrencilerin siyasi yürüyüşlerine müdahalenin gerektiği tarzda yapılmadığına değinerek, "Harp Okulu gösterilerine bu yumuşak muamele ile okul siyaset çukuruna düşürüldü." yorumunu yapıyor. Yürüyüşün ilk günü yaşananları ise şöyle anlatıyordu: "21 Mayıs 1960 Cumartesi günü Ankara'da Hindistan Hükümeti Başbakanı J. Nehru misafir olarak bulunuyordu. Nehru'nun Pakistan seferindeki öğle yemeğinden dönüşünde Atatürk Bulvarı'nda bazı Harp Okulu öğrencilerinin küçük gruplar halinde telaşlı bir surette yürüdüklerini gördüm. Genelkurmay'daki odama gelince emir subayım vasıtasıyla durumu Harp Okulu Komutanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nın dikkati nazarlarına celp ettim. Genelkurmay'dan gözüken Atatürk Bulvarı ve Meclis Başkanlığı binaları civarında toplanmalar olduğu görülüyor ve Örfi İdare önleyici tedbirler almıyordu. Saat 15.00 sularında Zafer Anıtı önünde saygı duruşu yapan 150-200 kişilik bir Harp Okulu öğrenci grubunun başında Veteriner General Burhanettin Uluç olduğu halde Kızılay'dan Genelkurmay istikametinde yürüyüşe geçtikleri ve bunları 500-600 kadar sivil öğrenci grubunun takip etmekte olduğu bildirildi. Bunların derhal tevkifi icap ediyordu. Bu olaylar olduğu sırada Başbakanlıktan telefon geldi. Başbakanlık binasına gittiğimde Cumhurbaşkanı Bayar, Başbakan Menderes ve Milli Savunma Bakanı beni boş bir odada kabul ederek durumu sordular. Harp Okulu öğrencilerinin sessiz yürüyüşünün masumane bir hareketten ibaret olup haklarında yalnız okul komutanlığınca tahkikat yapılarak gerekli inzibati cezanın verilmesini ve bu emrin derhal okul komutanlığına tebliğ edilmesini emrettiler. Daha sonra aleyhte olaylarla ilgili hükümetin işine karışmamak ve kararını bozmamak için bu emri yerine getirdim. Öğrencilerin tevkifi için Zırhlı Eğitim Tugayı'nda celp olunan Tank Bölüğünü kışlalarına geri gönderdim. "Erdelhun, cuntacı subaylar ve yürüyüş yapan Harp Okulu öğrencilerinin tutuklanmasını istedi. Ancak, darbe öncesi ve sonrası aldığı kararlarla adeta cuntacıların teşvik edici rol oynayan Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes burada da sahneye çıkıyordu. Ethem Menderes'in emir subayı Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu'nun rolüne dikkat çeken Erdelhun, daha sonra Milli Birlik cuntasının içinde yer aldığı ortaya çıkan bu isimle ilgili notlarında önemli bilgiler veriyor: "Görünüşe göre bu yürüyüş hükümet karşıtı bir gösteriydi. Sonradan anladığıma göre Milli Savunma Bakanı'nın emir subayı Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu Milli Savunma Bakanı'nı tazyik ederek Başbakanlığa göndermek suretiyle benim icraatıma mani olmuş. (Emir subayınan yönlendirmesiyle Ethem Menderes, kanunsuz yürüyüş yapan subay ve öğrencilerin tutuklanmasına engel olmuş.) Harp okulu gösterilerine bu yumuşak muamele Harp Okulu'nu siyaset çukuruna düşürmüş ve nihayet 1963 yılı 21 Mayıs hadiseleri muhakeme neticesi 1500 küsur öğrencinin istikballerinin yıkılmasına neden olmuştur."
 

HARP OKULU ÖĞRENCİLERİ MENDERES'İ KAÇIRACAKTI
 

Harp Okulu öğrencilerinin yürüyüş için bir araya gelmesini kolaylaştıran etkenlerden biri de o gün Hindistan Hükümeti Başbakanı J. Nehru'nun Türkiye'yi ziyaretiydi. Zira yürüyüşe katılan öğrencilerin pek çoğu Nehru'yu karşılama törenlerinde görevliydi. Bir yandan Atatürk Bulvarı'nda sessiz yürüyüş yapan öğrenciler, karşılama programı esnasında Adnan Menderes'i kaçırmayı planlamıştı. Gazeteci Hulusi Turgut'un 'Şahinlerin Dansı' kitabında yayınlanan iddiaya göre, Hindistan Başbakanı Nehru'yu karşılamak üzere Esenboğa Havaalanı'na Başbakan Adnan Menderes gidecekti. Bu esnada cuntacılar, Menderes'i Nehru'nun yanından kaçıracaktı. Ancak dış dünyada olumsuz etkisi olacağı düşüncesiyle bu plandan vazgeçilmişti.
 
Cunta komitelerinin vazgeçilmez ismi Çelikoğlu
 

Erdelhun Paşa'nın 'Bakanı tahrik etti' dediği Kurmay Yarbay Adnan Çelikoğlu, 27 Mayıs darbesi öncesinde oluşturulan gizli komiteler ve 9 Subay olaylarında adı geçen isimlerden biri. 1954'te İstanbul'da Dündar Seyhan ve Orhan Kabibay'ın kurduğu komiteye Faruk Güventürk, Ahmet Yıldız, Suphi Gürsoytrak, Orhan Erkanlı ve Necati Ünsalan gibi genç subaylar katılmıştı. Ankara'da ise Talat Aydemir'in yanı sıra Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes'in yaveri Adnan Çelikoğlu, Sezai Okan ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Osman Köksal ve yandaşları ayrı bir komite kurmuştu. Tarihi kayıtlara göre yıllar öncesinden başlayan darbe sevdasını ateşleyen bu iki komite 1957'de birleşti. Hatta 27 Ekim 1957'de öngörülen seçimlerde Demokrat Parti'nin kaybedeceğini hesap eden bu iki komite 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde şeref tribünündeki DP'lileri tutuklamayı planlamıştı. DP, seçimleri kazanınca darbe Şubat 1958'e ertelendi. 16 Ocak'ta komite üyesi Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu'nun ihbarı üzerine emekli Kurmay Albay Cemal Yıldırım, Kurmay Albay Naci Aşkun, Kurmay Albay İlhami Barut, Topçu Yarbay Faruk Güventürk, Piyade Binbaşı Ata Tan, Piyade Binbaşı Ahmet Dalkılıç, Piyade Yüzbaşı Kazım Özfırat, Piyade Yüzbaşı Hasan Sabuncu ve Samet Kuşçu tutuklanmıştı. Yargılamalardan sonra 8 subay beraat etmiş, Kuşçu ise 'iftira' suçundan mahkum edilmişti. 27 Mayıs darbesinin ayak izlerinin yer aldığı bu olayda Ethem Menderes'in yaveri Adnan Çelikoğlu'nun da adı geçmişti. Çelikoğlu'nun daha sonra kaleme aldığı 'Bir Darbeci Subayın Anıları' kitabında da 9 subay hadisesinden dolayı Menderes ve kabinesi tarafından şüpheyle karşılanan bir isim olduğu bilgisi yer aldı.