Irak sınırında 34 sivilin bombalama sonucu ölmesi olayıyla ilgili “Onlar PKK figüranıydı, özre gerek yok” şeklindeki açıklamalarıyla partisi AKP içinde de sert tepkilere neden olan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in, görevinden alınıp alınmayacağı ya da istifa edip etmeyeceği Ankara kulislerinde şu sıralar çokça konuşuluyor.
Şahin’in, genelde, terörle mücadele konusundaki üslubu, Kürt sorununa adeta yangına körükle giden bir nitelik taşırken, Uludere olayıyla ilgili ifadeleri bu anlamda zirve yaptı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Şahin’in sözlerini, “Ne insani ne de AKP’li diyerek” bakanının açıklamalarının partiyi ve hükümeti bağlamayacağını belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ise ne Çelik’e sahip çıktı ne de Şahin’i eleştirdi ve Uludere konusunda partisine “sus” emri verdi. Erdoğan’ın, Çelik’in, insani bulmadığı Şahin’in açıklamalarını eleştirmemiş olması, İçişleri Bakanı’nın, beklentilerin aksine, en azından şimdilik görevden alınmayacağı yorumlarına neden oldu. Ancak, partiye yakın bir yetkili, Erdoğan’ın, geçmişte yaşanan örneklerinde olduğu gibi “kolayına adam” harcamayacağından hareketle, Şahin’i görevden almayacağı değerlendirmesinde bulunurken, “Belki bir mini kabine revizyonu yapılırsa Şahin gidebilir” dedi.
Şahin fikri takip yapmıyor
Şahin’in, tartışmalı açıklamalarından bir diğeri de, üzerinden 5 ay geçtiği halde 34 köylünün, bir istihbarat hatasıyla mı yoksa kasıtlı olarak mı vurulduklarının netleşmediği F-16 bombardımanına giden süreçteki sorumluların hangi askerî birimler olduğu üzerineydi. Şahin, vur emrini Ankara’da Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri analiz eden komutanların verdiğini söylemişti. Ancak, Şahin’in verdiği bu bilgi, güvenlik kaynaklarınca sorgulanıyor. Bu kaynaklara göre, zaten sınırın ötesinde Irak içlerinde meydana gelen bombalama olayı, ülke içinde olmadığı için İçişleri bakanlığı dolayısıyla emniyetin görev alanına girmediğinden Bakan Şahin’in, “Vur emri faili” olarak hava kuvvetlerini işaret ettiği açıklaması teyit edilmiş kesin bir bilgi değil.Kendisini yakından tanıyanlara göre, Bakan Şahin, genelde fikri takip yapan bir özelliğe sahip değilken özelinde de Uludere olayı bir sınır ötesi operasyon olduğu ve bakanlığının sorumluluk alanına girmediği için bombalama olayının arka planını irdelememiş olabilir.
Hava kuvvetleri direndi iddiası
Bakan Şahin, vur emrinin çıkış noktası olarak hava kuvvetlerini adres göstermiş olmasına rağmen, bu emrin, Genelkurmay ve Malatya 2’nci Ordu Komutanlığı’ndaki değerlendirme merkezleri tarafından verildiği iddiaları uzunca süredir konuşuluyor. Bu iddiaya göre, hava kuvvetlerindeki ilgili birimler, “Bu kişiler terörist değil, vurulmasın” dediği halde Genelkurmay’daki bir değerlendirme merkezi, ısrarla “vurun emri” veriyor. Bunun üzerine hava kuvvetlerindeki ilgili birim, vur emrinin yazılı olarak verilmesini istiyor ve bu emir sonrası, PKK’lı sanıldıkları ileri sürülen kaçakçıları bombalıyor.Hükümeti zorda bırakma senaryosu
F-16 bombardımanının, Genelkurmay, 2. Ordu ve MİT içinde, bu kurumların tepe isimlerinden bağımsız hareket eden bir grup ile kimi PKK unsurlarının dolduruşu sonucu meydana geldiği iddiaları yeniden dolaşıma sokuldu. MİT kaynaklı olduğu iddia edilen bir bilgiyle “Bahoz” kod adlı Suriye asıllı PKK’lı Fehman Hüseyin’in, kaçakçıların geçtiği bölgeyi kullanarak adamlarıyla Türkiye içine sızma yapacakları konusunda ikna edilen askerlerin, bu bilgiyi çok yönlü teyyit etme gereği duymadan kaçakçıların bombalanmasına karar verdikleri, Ankara’da güvenlik bürokrasisi tarafından dile getiriliyor.Bombalamanın arkasında kasıt olduğuna inanan kimi güvenlik yetkilileri, bu olayla AKP iktidarı ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in zor durumda bırakılmak istendiğini iddia ediyorlar. Ne var ki, 34 vatandaşın hayatını kaybettiği olay, kamu vicdanını rahatlatacak biçimde aydınlatılmadığı sürece hükümetin peşini bırakmayacak gibi görünüyor. Hrant Dink suikastında, kimi devlet yetkililerinin olası rolünün üstünün örtüldüğü gibi Uludere olayında da bir karartma uygulanmaya çalışıldığını iddia eden bir yetkili, “Ancak Uludere bu şekilde kapatılamayacak gibi görünüyor, hükümetin en büyük sorunu, bu olayın kapatılamaması” değerlendirmesinde bulunuyor.