18 Mayıs 2012 Cuma

OYAK aklıma ne getirdi? / Eser KARAKAŞ

OYAK ülkemizde en çok konuşulan konulardan biridir.
Askeriyenin bu çapta bir holdingi kontrol ediyor olması anormaldir de ondan.
Bu kuruma tanınmış bazı ayrıcalıklar da tartışmanın başka boyutudur.
Senelerce OYAK denince hep bu meseleler, iktisadi güç-asker ilişkisi konuşuldu.
Ancak, son altı-yedi senedir OYAK dendiğinde akla artık başka sevimsiz konular da geliyor.
Son senelerin en karanlık, en pis işlerinin en başında gelen Danıştay saldırısı konusu başka bir açıdan OYAK meselesini gündemin tam ortasına taşıdı.

Son günlerde basına yansıyan kimi telefon dinlemeleri OYAK konusunun artık bir biçimde mutlaka düzenleme gerektiren bir konu olduğunu en görmek istemeyenin dahi gözüne sokuyor.
OYAK dendiğinde benim aklıma başka özel (!) bir konu da geliyor.
2006, 2007, 2008 senelerinde bir e-mail sapığı bana musallat olmuş idi.
Hiç aksatmadan her gün bu sapıktan çok sayıda e-mail alıyordum.

Önceleri hiç ciddiye almadım, asla yanıt vermedim.
Ancak, bir süre sonra bu e-mail sapığımın yazdığım her yazıyı okuduğunu, çıktığım her televizyon programını izlediğini farkettim; arkadan da gelsin küfürler.

Çok düzeysiz, hatta aptalca yorumlar, hakaretler içeren ve gazete e-mail adresime gönderilen bu elektronik posta mesajları bir süre sonra bıçak gibi kesildi.
Ben de unuttum gitti bu e-mail sapığımı; muhtemelen Ergenekon başka bir göreve tayin etmiştir bu küfürbazı.
Ancak, daha sonra, Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde kimi görevlilerin, muhtemelen askerdir bu görevliler, bazı gazetecileri yakından izlediklerini, onları e-mail’lerle taciz, hatta tehdit ettiklerini gazetelerde okudum.
Ve aklıma kaçınılmaz olarak, öyledir, değildir, bilemem, benim e-mail sapığım (O.U.) geldi.
E-mail sapığımın ismini vermiyorum,
inisyalleriyle yetiniyorum; bana gönderdiği e-mail’lerde kullandığı isim gerçek ismi mi, bunu da teyid etmeye tenezzül etmedim.

Ve dirayetli bir tutumla silmeyip sakladığım bu e-mail’lere geri döndüm.

E-mail’ler bana ......
@oypa.com.tr adresinden gönderiliyordu.

Kurumsal bir birimden gelen her e-mail’in altında yazdığı gibi benim e-mail sapığımın gönderilerinin altında da şunlar yazıyor: “Bu mesaj icerisinde belirtilenler sadece gondericinin kisisel gorusleridir. Bu gorusler OYAK PAZARLAMA HIZMET VE TURIZM A.S.’ nin goruslerini yansitmadigi gibi, OYAK PAZARLAMA HIZMET VE TURIZM A.S.’ ni baglayici da degildir ve bu mesajin iceriginde ya da eklerinde yer alan bilgilerin dogrulugu, butunlugu ve guncelligi OYAK PAZARLAMA HIZMET VE TURIZM A.S.tarafindan garanti edilmemektedir.”

İlk günlerde, bu e-mail’lere güler geçerken, sıklık arttıkça, bu adamın başka işi mi yok, sabah akşam beni okuyup, beni izleyip, günde çok sayıda e-mail yazarak OYAK Pazarlama’da asli işini nasıl yapıyor diye düşünmeye başladım.
Ergenekon davası sürecinde de bu işin bu e-mail sapığının asli işi olabileceğini de öğrendim.

“Böyle bir sapığın OYAK Pazarlama şirketinde ne işi olabilir?” gibi bir düşünce önceleri aklıma gelmedi değil ama daha sonraları, özellikle Danıştay olayı sonrası, neden olmasın, belki de tam yerini bulmuştur diye de düşünmedim değil.
Son on senedir yaşananlar gerçekten çok ilginç; zaman içinde daha fazlasını da göreceksiniz