2 Mayıs 2012 Çarşamba

Deniz Kuvvetleri'ndeki alengirli işler / CÜNEYT ÖZDEMİR


Deniz Kuvvetleri'ndeki alengirli işler




*Bir soruşturmadan bir diğer soruşturmaya, bir davadan bir başka davaya askeriyenin içindeki darbe teşebbüslerini konuşup duruyoruz. Bunu yaparken genelde olayın siyasi yönünü ele alıp tartışıyoruz. Bu konuşmalar sırasında askeriyemizin içinde olan ve üstü örtülen çok önemli br konuyu her seferinde es geçiyoruz. Oysa bu konunun öyle vatanla milletle, ulvi değerlerle, hatta laiklikle bile ilgisi yok. Siz deyin yolsuzluk ben diyeyim hırsızlık, askeriyemizi kene gibi kemiren önemli bir hastalığın var olduğunu da artık anlıyoruz.. Türkiye bütçesinin en büyük harcama kalemi ‘savunma’ giderlerinden oluşuyor. Bu harcamayı askerler yapıyor, askerler denetliyor. Siviller yasal olarak ‘Bu paraları nereye ve nasıl harcadınız?’ sorusunu soramıyor, denetleyemiyor. Emir komuta zincirinin bir halkası olan askeri hâkimlere ve savcılara iş düşse de sistem öylesine ellerini kollarını bağlamış ki pek çok yolsuzluk ve hırsızlık soruşturması ya hiç açılmıyor ya da açılsa bile hemen kapatılıyor. Bunun en somut örneğini yakın zamanda çıkan iki ayrı kitapta görüyoruz. İlkini bu köşede birkaç defa daha yazmıştım, Emekli Koramiral Atilla Kıyat ‘Üç Yıldız Bir Penaltı’ kitabında bu yolsuzlukları dile getiriyordu. İkincisini ise emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerden oluşan, Alper Görmüş’ün yayımladığı İmaj ve Hakikat kitabında okuyoruz. Deniz Kuvvetleri’nin bu iki üst düzey komutanı da ordu içinde büyük yolsuzluk dosyalarından ve bunların üzerinin örtülmesinden yakınıyor. Gereksiz gemi alımları, ihaleye fesat karıştıran müteahhitler, askerlerin arasında oluşturulan rüşvet ağı, emir komuta zinciri içinde üzeri itina ile örtülen dosyalar. Daha neler var neler… Durum öyle bir noktaya gelmiş ki kimi işadamları ordunun içindeki atamalara bile müdahale edebiliyorlar. Kulis yapıyor, kendi istediği komutanların işin başına geçmemesi için dedikodu çıkartıp iftira bile atabiliyorlar. Okuduğumuz bu ciddi iddiaları konuşamıyoruz. Savcılar görmüyor, siyasiler görmezden geliyor. Ordunun içindeki bu iddiaları konuşmanın orduyu zayıflatacağından korkuluyor. Anlayacağınız eski dönem alışkanlıkları devam ediyor! Bu tür yanlış alışkanlıklar orduyu kene gibi kemiren hırsızlara görünmeyen bir koruma kalkanı sağlıyor. Savcıların ve siyasetçilerin görmezden geldiği bu iki kitap bize bu ülkenin en büyük harcama kalemi olan savunma harcamalarındaki yasal boşlukları bir kez daha hatırlatıyor. Harcamaların sivil denetim altına alınması gerektiğini fısıldıyor. Başta Deniz Kuvvetleri olmak üzere yolsuzluk iddiaları ortaya saçılmış durumda. Vatan millet sakarya meselelerini asker sivil parantezinde tartışabiliriz. Hırsızlığın ise tartışılacak hiçbir yanı yok. Sivil de olsa asker de olsa hırsız hırsızdır. Sivil hayatta hırsızlık adi bir suçtur, askeriyenin içindeki hırsızlık ise vatana ihanettir.