Türkiye'de iyi şeylerin olmasını istemeyen güçler, karanlık planlar hazırlamaya devam ediyor.
Türkiye'de topyekûn bir 'kaos' ortamı oluşturulmak isteniyor. İddiaya göre, bunun için JİTEM bünyesinde çalışan bir grup, görevlerini bırakıp karanlık eylemler için devreye girdi. Seçim ve seçimden sonrasını kapsayacak planın adı ise 'Pinpon'.
'Türkiye'de iyi şeylerin olmasını istemeyen güçler, karanlık planlar hazırlamaya devam ediyor. Biz de sürecin sadece 12 Haziran seçimine yönelik olduğunu düşünmüştük. Ancak, yaptığımız istihbarat çalışmaları olayın seçimden sonra da devam edeceğini gösteriyor. Çünkü Ergenekon türü derin yapılar zaten mevcut hükümetin yeniden iktidar olacağını biliyor. Onların maksadı seçim değil. Halkı seçim sürecinde galeyana getirip 12 Haziran sonrası için prova yapmak. Çünkü bu derin yapı yeni anayasanın çıkmasını istemiyor. Hükümeti güç duruma düşürüp kısa sürede erken seçime götürmeyi hedefliyor. İstihbarat çalışmaları planların bu yönde olduğunu gösteriyor. Bunun için bazı birimlerde görev değişikliğine dahi gidiliyor ve bu süreç devam ediyor. Bütün önlemlerimize rağmen bazı olayları engelleme şansımız yok. Çünkü büyük sızmalar var. Türkiye'yi gerçekten zor bir süreç bekliyor."
Bir üst düzey istihbarat yetkilisinin 'umutsuzluk' içeren bu yorumunu yabana atmak mümkün değil. Türkiye'de terör ve derin yapı konusunda uzman olan istihbaratçı daha önce de olacakları söylemiş ve hepsi bir bir ortaya çıkmıştı. Bu kez eskiye nazaran biraz daha karamsar. Birkaç aydır yaşananlar istihbaratçıyı haklı çıkardığı gibi bundan sonra yaşanacakların da habercisi gibi. Fakat üzerinde durulması gereken asıl nokta üst düzey istihbaratçının "Büyük sızmalar var!" sözü. Aksiyon'un ulaştığı bazı bilgiler söylenenleri desteklemekle birlikte sızmaların kaynağını ortaya koyuyor. İddiaya göre, Ergenekon'un dışarıdaki ayağı, PKK koordinatörlüğündeki terör örgütlerini 'son çare' olarak kullanıyor. Bunun için büyük riskleri göze alarak bütün kozlarını devreye soktu. Devreye sokulan ve önümüzdeki dönemde devam edecek olan planın adı ise 'Pinpon'. Yani halkı ve güvenlik güçlerinin dikkatlerini pinpon topu gibi bir o tarafa bir bu tarafa çekerek zafiyet oluşturmak. Örneğin Diyarbakır'da bir patlama yaşanırken aynı anlarda batıda veya İç Anadolu'da etnik bir çatışma ortamı oluşturmak, halkı galeyana getirmek gibi. Bunun için Türkiye'nin her yerinde birtakım olaylar tertipleniyor bilgisi de 'Pinpon' kaos planının bir parçası. Olayların organize edilmesinde JİTEM bünyesinde çalışan itirafçı ve bazı muvazzafların rol aldığı ileri sürülüyor. Kamuoyunun ilk olarak Grup Komutanı Cem Ersever'in itirafları ve sonrasında infaz edilmesiyle tanıdığı JİTEM'in adı en son Şemdinli olayında gündeme gelmişti. Şemdinli'de bir kitapçıya bomba atmaktan yargılanan iki astsubay ve bir itirafçı 39 yıl hapis cezası almış ama Yargıtay, görevsizlik yönünden bozma kararı vermişti. Askerî mahkeme ile sivil yargı arasında gidip gelen dava en son başladığı noktaya, Van Ağır Ceza Mahkemesi'ne havale edildi.
Pinpon Planı dâhilinde JİTEM'in resmî elamanları başka memuriyetlere geçerek görevlerini orada yürütüyor veya doğrudan dağ kadrosuna dâhil olup organize eylemler için örgütleri yönlendiriyor. İddiaya göre son süreçte bir kısım rütbeli JİTEM mensubu başka memuriyetlere geçti, 100 civarında bordrolu çalışan itirafçı ise dağ kadrosuna dâhil oldu. Yakın dönemde üzerinden şüphe bulutları kalkmayan ilk olay 7 askerin şehit olduğu Reşadiye saldırısıydı. İstanbul Altınşehir'deki cemevine yönelik saldırı, Hatay kırsalındaki 7 teröristin öldürülmesi, Ilgaz'daAK Partikonvoyunu koruyan polise saldırı, Tunceli ve Şırnak'taki teröristlerin öldürülmesi ülkenin iki yakasını karıştırma potansiyeli yüksek eylemlerdi. Bu çerçevede 'sivil itaatsizlik' 'sivil cuma' eylemlerinin de organize edildiği biliniyor. Aynı şekilde bölgede PKK-Hizbullah çatışması çıkarmak için Yüksekova'da Mustazaf-Der Başkanı'nın öldürülmesi de çok yönlü hedefi olan bir terör saldırısıydı. Eski JİTEM mensubu fakat şu anda resmî bir kuruluşta görev yapan 'Rüstem' kod adını kullanan kişinin Ilgaz'daki terör saldırısını organize edip teröristlere oksitli zırh delici mermi sağladığı iddialar arasında.
Türkiye 4'e Bölünmüş
JİTEM'den ayrılan karanlık kadro devletin resmî kurumlarında memurluklarını sürdürürken aynı zamanda bu yeni görevlerini kılıf olarak kullanıyor. Örneğin Tunceli'de devlet dairesine geçiş yapan bir JİTEM mensubu mesai saatleri dışında terör örgütlerini organize ediyor. Hatta bazen komşu şehirlere gidip eylemlerde ön safta yer alıyorlar. Doğu'da görev yapan terör konusunda uzman bir emniyet yetkilisi, en büyük sıkıntılarının bu olduğunu söylüyor. Emniyetçinin raporuna göre, olaylara yön verenlerin dışarıdan gelip sonradan ortadan kaybolması işlerini zorlaştırıyor. Çünkü o şehirde suça bulaşmamış olmaları ve bahse konu kişilerin arşivde kayıtları bulunmaması takibatı güçleştiriyor.
Pinpon planında görev alanlar bulunduğu bölgedeki örgütleri organize ediyor. Bu kişilerin çoğu Doğu ve Güneydoğu'ya dağılmış olsa da batıya veya Anadolu'nun değişik yerlerine de gidiyorlar. Planlar ve taktikler tamamen 'Özel Harp' işi ve bu kişiler aracılığıyla silahlar el altından örgüte sağlanıyor. 'Pinpon' kaos planı dâhilinde Türkiye 4 ayrı bölgeye ayrılmış durumda. Dersim Eyaleti, Hakkâri Saha Komutanlığı, Amed (Diyarbakır) Eyaleti ve Batı Türkiye. Bölgelerin alanları hayli geniş. Mesela Dersim Eyaleti içine Karadeniz Bölgesi'nin tamamı, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Malatya ve civarındaki alanlar ile İç Anadolu'nun tamamı giriyor. Bu bölgeyi Rüstem kod adlı JİTEM mensubu ile KCK/PKK adına Sabri Başkale kod adlı Fethi Şarlatan koordine ediyor. Şarlatan öteden beri derin ilişkilerinden dolayı PKK'nın Ankara Grubu'na bağlı birisi olarak biliniyor. Şu anki konumu örgüt içinde önemli. KCK'nın A Takımı'nda yer alıyor ve bölgede meydana gelen son olayların (Ilgaz saldırısı dâhil) içinde yer alan birisi. 'Özal Harp' eğitimi alan 1971 doğumlu bu teröristin askerî yönü kuvvetli. 2003 yılından beri Dersim eyalet komutanlığı yapıyor. Kırmızı bültenle aranıyor. Ayrıca HPG (Halkın Savunma Güçleri) Meclis üyesi konumunda. Plana göre, bu grup Karadeniz, İç Anadolu bölgelerinde etnik çatışma ve mezhep çatışması çıkarma, değişik saldırılar düzenleme görevini yerine getirecek.
Maraş olayları gibi vakalar çıkarmak da hain planların içinde. Hakkâri alanı Van bölgesini de içine alan ve Diyarbakır'a kadar uzanan coğrafyayı kapsıyor. Burası JİTEM'den ayrılan itirafçıların yoğunlaştığı alanlardan biri. KCK-PKK adına burayı Suriye kökenli ancak derin bağlantıları olan Şahin kod adlı Ferhat Abdi Şahin yönetiyor. Örgüt içinde Öcalan'ın manevi oğlu olarak biliniyor. Amed Eyalet Koordinatörü, Sofi Nurettin adlı Suriyeli biri. En önemli özelliği istihbarat örgütleri ve JİTEM'in karanlık kolu ile arasının çok iyi olması. HPG'nin önemli isimlerinden biri olan Nurettin'in Türkçe, Kürtçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca biliyor olması onu başlı başına 'derin' bir kişilik konumuna getiriyor.
Kaos planının belki en tehlikeli tarafı 'Batı Türkiye' diye tanımlanan bölgede geliştirilecek olması. Zira bu alan Ankara'dan sonraki bütün Türkiye coğrafyasını kapsıyor. Buralar için hazırlanan karanlık oyun zaman zaman küçük çaplı saldırılarla birlikte halkı tahrik edici hareketlerde bulunmak. Örneğin İzmir Konak Meydan'ına PKK bayrağı asmak planın bir parçası. Aynı senaryonun başka şehirlerde de devreye sokulması söz konusu. Batıdaki olayların organizasyonunu ve talimat planlarını Kandil'deki Ankara Grubu (Cemil Bayık, Mustafa Karasu, Ali Haydar Kaydan ve Duran Kalkan gibi isimler) ile Avrupa'dan Kasım Engin isimli şahıs yürütüyor. JİTEM'den ayrılan ekiple birlikte hareket edilecek olan 'Batı Türkiye'de kaos planı için Kasım Engin (asıl adı İsmail Nazlıkul) isminin ortaya çıkması Ergenekon-JİTEM'in karanlık eli ve derin PKK ilişkisine dair en önemli ayrıntı. İsmail Nazlıkul, Sabri Ok ve Mahmut Şakar gibi isimlerin deşifre edilmesinden sonra 'derin yapı' ile irtibata geçen yeni aktör olarak biliniyor. Avrupa ve Kandil arasında mekik dokuyan İsmail Nazlıkul, Ergenekon sanığı Tuncay Özkan'ın doktoru olarak bilinen Dr. Hüseyin Nazlıkul'un (Ergenekon'un tutuksuz sanığı) kardeşi. Kasım Engin adıyla PKK yanlısı sitelerde yazılar yazan Nazlıkul, derin kayışın yeni aktörü olarak öne çıkan birisi. Ankara Grubu'na yön veren Nazlıkul zaman zaman yazılarıyla dikkat çekiyor. Örneğin İsmail Beşikçi'yi tehdit eden yazı yazmış, ardından örgüt Beşikçi'yi hedef tahtasına koymuştu. Kasım Engin PKK'ya katıldığında soluğu Öcalan'ın yanında alır ve onun en sadık adamı konumuna gelir. İddiaya göre, Öcalan ile derin devlet ilişkilerinde önemli aracılardan biriydi. Şimdi daha çok Almanya'da yaşıyor lakin bu ismin yeniden piyasaya sürülmesi kaos isteyenlerin gerçekten son kozlarını oynadıklarını gösteriyor.
Plana uygun neler yapıldı?
Adını yeni öğrendiğimiz 'Pinpon' kaos planını aslında Aksiyon 28 Şubat 2011 tarihli 'Terörün derin seçimi' başlıklı haberde konu etmişti. 16 Ocak'ta Tunceli kırsalında örgütler arasında bir toplantı yapılmış ve buna göre bir kaos planı çizilmişti. Ancak yeni bilgilere göre bu planın asıl yöneticilerinin JİTEM'in başka birimlere 'yatay geçiş' yapan personeli ve itirafçı kadrosu olduğu ortaya çıktı. Plan doğrultusunda, KCK ve BDP (Barış ve Demokrasi Partisi) koordinatörlüğünde Doğu ve Güneydoğu'da önce 'sivil itaatsizlik' ardından 'sivil cuma' eylemleriyle halk gerildi. Planda Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışmasına zemin hazırlanması vardı. Ancak bu henüz gerçekleşmedi. Sadece örgütün 'şehit' dediği terör cenazelerinin üzerinden halkı canlı tutma ve kargaşa oluşturma planı ile polislere yönelik saldırları gerçekleşti.
Son bir ayda terörist cenazeleri üzerinden yaşanan hadiseler aslında 1991 yılında yaşanan olayları aratmıyor. Çünkü birçok ilde kepenkler indirildi, bazı yerlerde üç gün yas ilan edildi. Bütün bu gelişmelerden hükümet sorumlu tutuldu ve bağımsız adaylara yönelik teveccüh oluşturuldu. Doğrusu vekil adayları da bu durumu çok iyi kullandı. Çünkü operasyon alanı olmamasına rağmen farklı noktalarda bir ayda 30'a yakın teröristin öldürülmesi gerilimi yükseltti. İddialara göre, istenseydi bu teröristler sağ olarak ele geçirilebilirdi. Bu konuda ortaya atılan diğer iddia PKK ve karanlık ortağının bu kişileri yem olarak kullandığı şeklinde. Polise saldırı bu işin bir parçası. Maksat hükümeti yıpratmak ve polisi sindirmek.
Kaos planının finali bazı ilçe ve illerde devlet binalarının KCK mensupları tarafından işgal edilip PKK bayrağı çekilmesi. Bu durum batıdaki bazı resmî kurumlar için de geçerli. Çünkü kargaşaya yol açacak en önemli adımlardan biri bu. 'Derin Devlet' ile 'Derin PKK' ortak hareket ederek Türkiye'nin her yerinde eylem yapmaya seçim sonrasında da devam edecek. İmralı'da tutuklu Abdullah Öcalan'ın 15 Haziran'a kadar 'çözüm olmazsa felaket olur' şeklindeki açıklamaları bunu doğruluyor.