25 Mayıs 2011 Çarşamba

Gizli tanık Efe Erzincan tezgâhını sanıkların yüzüne karşı deşifre etti

'Kaos Planı' davasının gizli tanıklarından 'Efe'nin önceki gün verdiği ifadelerin ayrıntıları, millete yönelik hain komployu gözler önüne serdi. Üst düzey bir bürokrat olan gizli tanık, Erzincan bölgesinde terör eylemleri düzenlenmesi talimatının, yapılan gizli toplantılarda, dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner tarafından verildiğini anlattı. Efe, 3. Ordu'da düzenlenen 'kaos ' seminerine katılan isimler arasında Tümgeneral Mustafa Bakıcı'nın da olduğunu ilk kez açıkladı.Kamuoyunda 'AK Parti ve Gülen'i bitirme planı' olarak bilinen davada kendi isteğiyle sanıkların önünde ifade veren gizli tanık Efe'nin söyledikleri, Ergenekon'un Erzincan'daki yapılanmasını gözler önüne serdi. Eski HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek tarafından bilinçli şekilde Erzincan bölgesine cumhuriyet savcısı olarak tayin edildiğini belirten Efe, bu nedenle dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'le yakın çalışma imkânı bulduğunu söyledi. "Cihaner'in hedefi, Gülen Hareketi ve hükümeti yıkmak için 12 Eylül öncesi gibi kaos ortamı oluşturmaktı." diyen Efe, kendisinin de birkaç kez katıldığı bu programlarda toplumsal kaosu amaçlayan eylem talimatlarını bizzat Cihaner'in verdiğini vurguladı. Erzincan'da yaklaşık 15 albayın katıldığı bir toplantıda da Albay Dursun Çiçek'i gördüğünü ve kesin şekilde teşhis ettiğini kaydeden Efe, Konak Mazlum Oteli'nde kalan Çiçek'in kaydı silinemeyince, isim benzerliği olan 1977 doğumlu bir kişinin kimlik bilgileriyle kayıtların değiştirildiğini anlattı. Tanıklıktan vazgeçmesi için Hanefi Avcı'nın bile kendisini aradığını hatırlatan Efe, telefon görüşmesini özetle şöyle aktardı: "Hanefi Avcı, 'Savcı bey, ben Saldıray Berk'e de Recep Gençoğlu'na da kefilim... Gel beraber hareket edelim. Bu sevdadan vazgeç.' ifadelerini kullandı."

'Kaos Planı' davasının gizli tanıklarından 'Efe'nin önceki gün verdiği ifadelerin ayrıntıları mahkeme tarafından gazetecilere dağıtıldı. Ergenekon'un Erzincan ayağını deşifre eden Efe, 'Kaos Planı'nın altında imzası bulunan Dursun Çiçek'i, Erzincan'da düzenlenen yaklaşık 15 albayın katıldığı toplantıda gördüğünü ve kesin bir şekilde teşhis ettiğini anlatıyor. Gizli tanık, "O kahvaltıda İlhan Cihaner ve rütbeli askerler, en az bir 12-13 kişi vardı. Basında gördüğümde 'ben bunu 3. Ordu'da görmüştüm' dedim. Kesin olarak teşhis ettim." diyor.

Tanık, İlhan Cihaner'in seminere İstanbul ve Ankara'dan katılan subayların Erzincan'daki otellere yerleştirdiğini söylüyor. Dursun Çiçek'in de 'Erzincan Konak Mazlum Oteli'nde kaldığını ve bunu kayıtlarının olduğunu belirtiyor. Kaydın nasıl değiştirildiğini ise şöyle anlatıyor: "1977 doğumlu birinin kaydı var. Benim söylediğim tarihte Çiçek oradaydı. Kayda geçiyor. Bir şekilde silmekte şüphe uyandıracağı için İlhan Cihaner devreye giriyor. Nüfustan tanıdığı, güvendiği birini arayarak, Dursun Çiçek isminde kim varsa Erzincan'da onların kimlik bilgilerini istedi ve kaç kişi çıktı bilmiyorum ama başka bir Dursun Çiçek'in kimlik bilgilerini daha sonra getirip orada kullandılar."

Gizli tanık, söz konusu toplantıya katılan askerlerden bazılarını teşhis edemediğini anlatıyor. Bu isimlerden birkaçını basından takip ettiğini, haberlerden gördüğünü söylüyor. Bunlardan birinin geçen hafta kırsalda öldürülen 3 PKK'lı cesedi otopsiden kaçırdığı iddia edilen Tümgeneral Mustafa Bakıcı olduğunu aktarıyor: "Orada bir tümgeneral gördüm ama tanımıyordum. Sonra gazetede resmini gördüm. O general Mustafa Bakıcı'ydı. O da oradaydı. Fakat tanımadığım için kendisini ve daha geçen hafta gördüğüm için şu anda da ilk defa söylüyorum."

Gizli tanık, Erzincan bölgesinde bir dönem cumhuriyet savcılığı da yaptığını belirterek, bu nedenle İlhan Cihaner'le yakın ilişkilerinin olduğunu anlatıyor. Göreve başladıktan kısa bir süre sonra İlhan Cihaner ve 3. Ordu'da görevli birçok istihbaratçı subay ve astsubaylarla birlikte düzenlenen av partileriyle sıkı ilişkiler geliştirdiklerini söylüyor. Aralarında sivil, asker, işadamı ve kimi siyasi partilerin bünyelerinde kurulan oluşumların temsilcilerinin katıldığı özel toplantıların yapıldığını aktarıyor.

Kürt kökenli öğrencileri taşlayın

İlhan Cihaner'in başkanlık yaptığı toplantılarda toplumsal kaosu amaçlayan eylemlerin talimatının verildiğini açıklıyor: "Katıldığım birkaç ilk toplantıda ortamın gerdirilmesi gerektiği söylendi. Şunu söyleyeyim, İlhan Cihaner'in 'terör eylemleri artırılmalı' dediğini ben duydum. Terör eylemi derken burada teröristlerin yapmış olduğu eylemlerden ziyade Erzincan Üniversitesi'nin yüzde 60 öğrencisi Kürt kökenli öğrencidir. Bir ülkücü grup da vardır orda. Alperen grubu da vardır üniversitede. 2 grup karşı karşıyadır. Ülkücü grubun temsilcisine, 'Siz gidin Baraka kafeyi basın. Kavga çıkartın.' diyordu. Nitekim kafe basıldı. Alperen gençliğinin temsilcisine 'Siz de Kürt kökenli öğrencileri taşlayın.' diyordu. Şehir içerisinde bir korku salınması, ortamın gerilmesi düşünülüyordu. Çünkü çok geniş kapsamlı planlanan şeyler vardı Erzincan'da. Bunlar anlattıklarım sadece en minimize olmuş hali. Ben birkaç defa bu tarz toplantıya katıldım. Nitekim Ersin üsteğmenin bilgisayarında aynı ifadeler dosya içerisinde var."

Neden Erzincan?

"Erzincan'a gelen bütün bürokratlar bana göre (il emniyet müdürü hariç) özel olarak bu iş için gönderilmişti. MİT Bölge Müdürü, Alay Komutanı Recep Gençoğlu aynı konuda ittifak halindeydiler. İlhan Cihaner zaten işin hukuki boyutunu takip ediyordu. Saldıray Berk sık sık Başbakan'a hakaret edip zaten bu işin belki ana yönlendiricisi. Sessiz sakin bir yer olması, büyük illere uzak olması, kadroların kendi ellerinde olması planların deşifre olma ihtimalinin zayıf olması diğer nedenler. Ayrıca Erzincan'da en uç ülkücü gruplar, en uç Alevi vatandaşlarımızın grupları çok çabuk galeyana gelebilecek bir yapı var."

Hanefi Avcı, telefon açıp 'vazgeç' dedi

Gizli tanık Efe, Erzincan eski Alay Komutanı Recep Gençoğlu'nun avukatının kendisini aradığını aktarıyor. Şunları söylüyor: "Beni aradı. 'Bakın siz Recep Gençoğlu hakkında şöyle şöyle diyorsunuz ama sizin ortak bir tanıdığınız var.' dedi. Telefonun ucunda Hanefi Avcı vardı. O zamanlar Recep Gençoğlu Eskişehir alay komutanı, Hanefi Avcı da Eskişehir il emniyet müdürü. 2003'ten beri tanışırız kendisiyle. Yanımda ilçe emniyet müdürü ve bir hakim arkadaşım daha vardı. Konuşmaya da şahit oldular. Bana Hanefi Avcı şunu söyledi: 'Savcı bey, ben Saldıray Berk'e de Recep Gençoğlu'na da kefilim. Burada büyük bir tuzak var. Madem ülkene faydalı bir insan olmak istiyorsun, gel beraber hareket edelim. Ben o dönemde kitap yazıyordum, bu olaylarla ilgili. Kitap yazdığımı da öğrenmiş. 'Ben de kitap yazıyorum. Gel ikisini birleştirelim. Senin bilgilerinle, benim bilgilerimi paylaşalım. Daha düzgün bir şey çıkartalım. Gel bu sevdadan vazgeç' ifadelerini kullandı."

VİDEO GÖRÜNTÜLERİYLE ŞANTAJ

Gizli tanık Efe, Hanefi Avcı'nın kendisine bir de CD verdiğini anlatıyor. CD'yle ilgili detaylara girmek istemediğini söylüyor. Söz konusu CD'yle ilgili bir soruşturma açılabileceğini belirten Efe, "O CD'de Adalet Bakanlığı'nda çok üst düzey bir bürokrat, CHP Erzincan il başkanı, özel kuvvetlerden 2 albay ve uluslararası uyuşturucu kaçakçısı olan kişi ile çekilmiş videolar vardı. Şu an söylemeyeceğim kim olduğunu ama ileride bir soruşturmada mutlaka çıkacaktır ortaya. O videoyu bana verdi. Kim olduğunu anladım. Daha sonra da yapmış olduğu birkaç icraata 'evet' dedim. Hakikaten böyleymiş bu şahıs. Şu an bunu söylemek istemiyorum yani bunu bana kimse söyletemez. Ama şunu söyleyeyim, mutlaka bir gün birileri o CD'yi ortaya çıkartır. Ben çıkartmam da birileri, yargı mutlaka çıkaracaktır ortaya. Ben kendi gözlerimle gördüm o CD'yi. Böyle baskılar altında kaldım." şeklinde konuştu.

Cemaat operasyonunu İlhan Cihaner planladı

"İlhan Cihaner, cemaat soruşturmasını sadece çevresindeki insanlardan değil, müfettişlerden dahi gizledi ve 'Böyle bir soruşturmam yok.' dedi. Adalet Bakanlığı müfettişleri istediği halde, başmüfettişleri istediği halde 'Benim böyle bir soruşturmam yok.' diye inkar etti. Çünkü hazırladığı hakikaten ciddi bir plan vardı. Bunun bir hiçbir şekilde bir adalet müfettişi eliyle veya bir özel yetkili başsavcılık eliyle heba olmasını istemiyordu. Bu planı 3. Ordu'ya kendisi sundu.

Üç hedefi vardı İlhan Cihaner'in. Biri, Fethullah Gülen cemaatini Üsame bin Ladin örgütüyle aynı kefeye sokmak. Bu şekilde, bütün dünyada ve Türkiye'de bu cemaati çökertmek istiyordu. İkinci olarak Gülen'in cemaatinin iktidara destek verdiğini söyleyip, iktidarı da yıpratmak istiyordu. Üçüncü olarak da askeri vesayet veya Türkiye'de hakim olan statükonun kaybolmasını engellemek istiyordu."

Hukuksuz dinlemeler CHP'ye sunuldu

"AK Parti Trabzon il başkanıyla, Başbakan arasındaki konuşma. Bunu çok iyi değerlendireceğini söylüyordu. Binali Yıldırım'la Volkswagen'in sahibi arasındaki konuşma. Yani böyle bunların çok iyi veriler olduğunu söylüyordu. CHP'ye de onları liste halinde verdi. Anamuhalefet partisine o CD'leri verdi. Kendisi de bana bizzat söyledi bunu."

Yeni bir 12 Eylül istedi

"İlhan Cihaner, usulsüz cemaat soruşturmalarıyla 12 Eylül benzeri bir ihtilali amaçladı. 2009'da 3. Ordu'da düzenlenen seminer de bu amaç doğrultusunda yapıldı. Cihaner bu süreçte en büyük desteği dönemin 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'ten gördü. Seminere katılan il alay komutanları daha sonra Şömine Kafe'de bir araya geldi. Yaklaşık 50–60 bir dakika kamera kaydı bende vardı. Ek ifademde Erzurum Başsavcılığı'na sundum."

Erzincan bölgesinde cumhuriyet savcılığı yaptım. Bu nedenle İlhan Cihaner'le yakın ilişkilerim oldu. Dönemin HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek tarafından bilinçli bir şekilde Erzincan'a tayin edildim. Cihaner ve 3. Ordu'da görevli subaylarla sıkı ilişkilerim oldu. Dursun Çiçek'i de Erzincan'da yaklaşık 15 albayın katıldığı toplantıda gördüm ve kesin şekilde teşhis ettim.

Dursun Çiçek, Erzincan Konak Mazlum Oteli'nde kaldı. Cihaner, otel kayıtlarını silemediği için Çiçek'le aynı isim ve soyismi taşıyan başka birini bularak otelde o kalmış gibi gösterdi. O toplantıya katılan askerlerden bazılarını basındaki haberlerden gördüm. Tümgeneral Mustafa Bakıcı da oradaydı.

İlhan Cihaner'in 3 hedefi vardı. Biri, Gülen cemaatini silahlı terör örgütleriyle aynı kefeye sokmak istiyordu. Tek derdi buydu. 2.si iktidarı yozlaştırmak ve yıpratmak istiyordu. 3.sü de bunların oluşabilmesi için 12 Eylül öncesi bir ortamı sürekli dile getirirdi.

Başbakan'ı bile hukuksuz olarak dinliyordu. AK Parti Trabzon il başkanıyla, Başbakan'ın konuşmasını çok iyi değerlendireceğini söylüyordu. Gayri resmi dinleme CD'lerini CHP'ye de verdi. Kendisi bana bizzat söyledi bunu. Cihaner'in başkanlık ettiği o kaos toplantılarına ben de birkaç kez katıldım.