30 Mayıs 2011 Pazartesi

Sucuklu Yumurta Eşliğinde İhtilal Planı

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat... Çeşitli cunta oluşumları arasında mekik dokuyan ve kilit rol oynayan Yüzbaşı Orhan Kabibay’ın Türkiye'yi yakan serüvenleri !
 
27 Mayıs ve Kabibay: “Neden biz akıntıya kürek çekelim Orhan?” diyor, Kabibay’a, Dündar Seyhan. "Konuşmayı bırakalım, işi fiiliyata dökelim. Mücadele edelim. Cemiyet iki kişiden doğar. Birleşelim, teşkilât kuralım. Mücadele edelim."

Öbür yüzbaşı da ayaktadır. Silâhlarını çıkarırlar, yemin ederler. Yüzbaşı Dündar Seyhan ile Yüzbaşı Orhan Kabibay o gece Uçaksavar Okulu’ndaki odalarında aldıkları kararı derhal tatbike başlarlar. Hayatı roman, hatta filmlere konu olması gereken Orhan Kabibay’ın ihtilalcilik serüveni böyle başlar. 27 Mayıs sürecini başlatan, büyük ölçüde organize eden ve hatta tarihini belirleyen Orhan Kabibay’dır. Kabibay ihtilal tarihinin derhal kararlaştırılmasını ister. Çünkü 20 Mayıs’ta Nehru gelecektir. Nehru Türkiye’de iken ihtilal doğru değildir. Nehru’nun ziyaretinden sonra Menderes ayın 26’sında Atina’ya gidecektir. “İhtilâl’i Menderes burada iken yapmalıyız. Zira o Atina’da iken bir teşebbüste bulunursak, Amerika’ya başvurup ikili anlaşmayı harekete geçirebilir. Ve Amerika müdahalede bulunmayı kabul ederse Üçüncü Cihan Harbine bile sebep olabiliriz. Binaenaleyh ihtilâlin 20 ilâ 26’sı arasında yapılması şarttır” der.

Her taşın altında o var
Talat Aydemir ve Kabibay: Kabibay, Talat Aydemir olayında da, kendisini daima koruyan şansı ile beraber gözükür. 21 Mayıs 1963 ihtilal girişimi ile ilgili dosyada da Kabibay vardır. “MİT, -o zamanki adı ile Milli Emniyet Müsteşarlığı- Albay Talat Aydemir ile Kabibay grubunun yaptığı bir toplantıyı saptamış, 17 Nisan 1963 günü İstanbul’da Piyerloti Oteli’nde yapılan toplantı banda da alınmış, ancak Aydemir ile ilgili davada ‘deşifre’ edilip, kanıt olarak kullanılmasına, Milli Emniyet ve Başbakanlıkça izin verilmemiştir”
Bu olayı, 21 Mayıs olayları ile ilgili 5 Eylül 1963 günkü sıkıyönetim mahkemesi kararından alıntı yaparak belirtelim: “Diğer taraftan 14’lerden Orhan Kabibay grubu ile ll’ler ile birleşme arzusunda ısrar eden 22 Şubatçılar, 17 Nisan 1963 günü gece geç vakitlere kadar İstanbul’da Piyerloti Oteli’nde toplandıkları ve bu toplantıda gayesi itibarıyla muhtelif grupları birleştirmek, uzun vadede de olsa hazırlık ve destekleyici grupları tespit ederek prensip anlaşmasına vardıkları, (Milli Emniyet Raporları) dosyasındaki mevcut belgelerden anlaşılmışsa da bu raporlar başvekaletçe deşifre edilmesine kanuni hükümlere dayanılarak müsaade edilmediğinden, bu raporlara itibar edilmemiş ve delil hükmünde sayılmamıştır...” (S. 29) Bu raporlar ‘delil hükmünde’ sayılsa, Kabibay, 21 Mayıs davasında sanık olabilecekti. 9 Mart Cuntası generallerinden Celil Gürkan da Kabibay hakkında şu tespiti yapmaktadır: “Bütün bunlardan iki sonuç çıkmaktadır: Ya Orhan Kabibay iz belli etmeyen çok hünerli bir ihtilalcidir ya da büyük güvenceleri vardır”1

12 Mart ve Kabibay:
Ama acayip olan, normalde hayatı roman, hatta filmlere konu olacak olan Orhan Kabibay’ın serüvenlerinin yakın tarih araştırmacılarının ilgisini nadiren çekmiş olmasıdır. Oysa Orhan Kabibay, 12 Mart sürecinde de anlaşıldığı kadarıyla çeşitli cunta oluşumları arasında mekik dokuyan ve kilit rol oynayan kişilerden biridir. Uğur Mumcu, Kurtul Altuğ’un anlattıklarına dayanarak Orhan Kabibay’ın rolünü sorgulamaktadır.
“Kabibay’ın evine gidenler, gidişe çare arayanlardı. Nihat Erimler, Kemal Satırlar, İsmail Ararlar, Sadi Koçaşlar, Mucip Ataklılar, Cemal Madanoğlular, Talat Turanlar, Numan Esinler, Kabibay’ın evinde sık sık toplandılar. Hiç kimse harekâtın ne zaman ve nasıl geleceğini bilmiyordu. Kabibay müstesna...”2

12 Mart nasıl gerçekleşti? 15 Mart’ta silahlı kuvvetlerden çıkarılanlar kimlerdi? Bu subayların gerçekleştirmek istedikleri neydi? 12 Mart’tan önce ne gibi hazırlıklar yapılmıştı? Kimler bu hazırlıklara katılmıştı? Gürler ve Batur’un bu hazırlıklardan haberi var mıydı? Orhan Kabibay’ın bu çalışmalardaki payı ve etkisi neydi? 12 Mart’tan önceki bir hafta nasıl geçti? Nihat Erim’in bu işlerle ilgisi nasıl açıklanabilir? Kabibay hem sağ hem sol cuntanın kilit adamı mıdır? 12 Mart’a gelen günlerde yerli ve yabancı bazı çevrelerde 12 Martçıların, yurt içinde ve dışında temasları olmuş mudur?”3

Cuntayı gözünden tanır
Cunta eksperi Kabibay: Orhan Kabibay’ın yakın dostlarından gazeteci Kurtul Altuğ şunları anlatır: “Kabibay’la Dündar Seyhan, 27 Mayıs’ı hazırlarken ordu evinde sucuklu yumurta yiyip ihtilal planları yaparlarmış! O günleri anlatır ve gülerek; ‘Bak! Şimdi terfi ettik... Artık sucuklu yumurta yok... Rakı ve beyaz peynirle salatalık var!’derdi. Gülüşürdük.

Orhan Kabibay, eşine ender rastlanılır bir ihtilal eksperiydi. 12 Mart’tan sonra Selimiye Kışlası’nda eski arkadaşları davalarında onu tanık göstermişlerdi. İstanbul’da, Selimiye’deki o duruşmaya birlikte gittik ve sanık avukatlarından biri mahkemeye; ‘müvekkillerim asla bir cunta kurmadılar. Bunun en iyi tanığı Orhan Kabibay! Sayın Albay Kabibay, dünyada eşine az rastlanır biz cunta eksperidir. Eğer o bu müvekkillerimin cuntacı olduklarını söylerse biz her cezaya razıyız!’demişti. Kabibay uzun süren konuşması sonunda kanıtladı ki, ‘sanıklar cuntacı değillerdir! Cunta böyle olmaz.’ Davanın seyrinin değiştiğini gözlerimle gördüm.”4

Evren’in danışmanı mıydı?
12 Eylül ve Kabibay: Emekli Deniz Binbaşı Erol Bilbilik Orhan Kabibay, İrfan Solmazer gibi askerlerin gençliği kullandığını, İrfan Solmazer’in 12 Mart’a 24 saat kala Almanya’ya uçurulduğunu, Almanya’dan TIR filoları sahibi milyarder bir işadamı olarak döndüğünü, Türkiye’ye döndüğü zaman kılına bile dokunulamadığını söyler. Orhan Kabibay’ın 12 Eylül’de de yardımcı olduğunu iddia eden Bilbilik, Kenan Evren’in Danışma Meclisi’nin hazırlanmasını bile Orhan Kabibay’dan istediğini belirtir. Kabibay belirli isimleri Evren’e bildirmek suretiyle yardımcı olur.

28 Şubat ve Kabibay: Mehmet Adnan Akfırat'ın evinde ele geçirilen Çevik Bir- Erol Özkasnak ibaresi ile başlayan doküman incelendiğinde “Çevik Bir-Erol Özkasnak ekibinin Amerikancı darbe girişimini açıklıyoruz” başlığı altında 21 Aralık 1998'de Çevik Bir liderliğinde Mason Atatürkçüleriyle birlikte yönetime el koymayı planladıklarını, darbenin sağ-sol olmak üzere iki kanadının olduğunu; sağ kanadının başbakanının yalım Erez, sol kanadın başbakanının Mümtaz Soysal olduğunu, Cumhurbaşkanlığı için Yekta Güngör Özden’de birleştiklerini ancak bunu Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun önlediğini, 28 Şubat’ta da darbe yapmak istediklerini, bunu Org. Karadayı'nın önlediğini öğreniyoruz.
Doğruluk derecesi ayrı meseledir. Ama söz konusu dokümanın emekli subaylar kısmında, Orhan Kabibay adı zikredilmektedir.
1- Uğur Mumcu (1975) Suçlular ve Güçlüler, Tekin Yayınevi, s: 227-28
2- Mumcu, age, s: 228
3- Celil Gürkan (1974) 12 Marta Beş Kala, Tekin Yayınevi, s: 413,414,415,416
4-Kurtul Altuğ (2007) Genelkurmay’ın Işıkları Yanıyordu, Bilgi Yay. S: 371