31 Mayıs 2011 Salı

         -DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ÇİÇEK: (1)
         -''GENELDE TÜRKİYE'DE ŞÖHRET, MAKAM SAHİBİ İNSANLARLA İLGİLİ
         TUTUKLAMA KARARI ÇIKINCA, 'BU İNSANLARIN SABİT İKAMETGAHI VAR,

         80 YAŞINDAKİ KİŞİ NEREYE GİDECEK Kİ' TARZINDA DEĞERLENDİRMELER

         YAPILDI. BU, ÇOK EKSİK BİR DEĞERLENDİRMEDİR''

         -''MUHTEMEL DELİLLERİ, SORUŞTURMAYI DAHA DELİLLİ HALE GETİRECEK

         HUSUSLARI ORTADAN KALDIRABİLECEĞİ ENDİŞESİ TUTUKLAMA SEBEBİDİR''

         -''BİR TUTUKLAMANIN GERÇEKLEŞEBİLMESİ İÇİN KUVVETLİ ŞÜPHENİN

         OLMASI LAZIM. 'OLABİLİR, İHTİMAL' ÜZERİNDEN TUTUKLAMA

         KARARLARI VERİLEMEZ KANUNEN''

         -''BİZ PARTİ OLARAK BU TÜR ŞEYLERDEN MEDET UMAN VE

         BU TÜRLÜ OLAYLAR ÜZERİNDEN SİYASET YAPAN BİR PARTİ DEĞİLİZ''

         

         Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil 

 Çiçek, ''Genelde Türkiye'de tutuklama kararı çıkınca, 'bu insanların sabit 

 ikametgahı var, 80 yaşındaki kişi nereye gidecek ki' tarzında değerlendirmeler 

 yapıldı. Bu, çok eksik bir değerlendirmedir. Muhtemel delilleri, soruşturmayı 

 daha delilli hale getirecek hususları ortadan kaldırabileceği endişesi tutuklama 

 sebebidir'' dedi.

         Bakan Çiçek, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında soruları yanıtladı. 

 Çiçek, ''Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın tutuklanmasıyla 

 ilgili, 'kaçacak mıydı' gibi yorumlar var, sizce neden tutuklandı?'' sorusu 

 üzerine, Türkiye'deki yargısal faaliyetlerin uzunca bir süre gündemde olmaya 

 devam edeceğini söyledi.

         Tutuklama nedenleriyle ilgili hukukçuların ve ilgisi olanların dışında 

 vatandaşların konuyu tam olarak bilmediğini ifade eden Bakan Çiçek, şunları 

 kaydetti:

         ''Tutuklama sebebi sadece kaçma endişesi değildir. Evet kişinin 

 kaçabileceği ihtimali tutuklama sebeplerinden bir tanesidir. Bir tutuklamanın 

 gerçekleşebilmesi için kuvvetli şüphenin olması lazım. 'Olabilir, ihtimal' 

 üzerinden tutuklama kararları verilemez kanunen. Ceza Muhakemesi Kanunu 100. 

 maddesi... Evvela kuvvetli bir şüphenin mevcudiyeti şart, tutuklanabilmesi 

 bakımından. Bugüne kadarki tutuklamalarda en önemli sebep delillerin ortadan 

 kaldırılması, karartılması endişesidir. Çünkü tutuklamaya sevk eden makam 

 savcılık. Savcılık soruşturmayı bitirememiş anlamı çıkar. Belli ki savcı daha 

 henüz soruşturmayı tümüyle tamamlayamamış, delilleri tümüyle toplayamamış.

         Öyle olduğu içindir ki tutuklamaya sevk edilen kişinin delilleri 

 karartacağı, delilleri ortadan kaldıracağı endişesi, tutuklamalardaki en 

 belirleyici faktörlerin başında gelir. Kaçma ihtimali bundan sonraki gelen başka 

 bir sebeptir. Genelde Türkiye'de bir kısım şöhret, makam sahibi insanlarla ilgili 

 tutuklamaya sevk ve tutuklama kararı çıkınca hemen akla, 'bu insanların sabit 

 ikametgahı var, 80 yaşındaki kişi nereye gidecek ki' tarzında değerlendirmeler 

 yapıldı. Bu çok eksik bir değerlendirmedir. O kaçacağı için tutuklamaya sevk 

 edilmiyor, deliller toplanmadığı için, muhtemel delilleri, soruşturmayı daha 

 delilli hale getirecek hususları ortadan kaldırabileceği endişesi tutuklama 

 sebebidir.''

         

         -''TUTUKLAMA BİR MAHKUMİYET DEĞİLDİR''-

         

         Bakan Çiçek, Türkiye'de tutuklamanın ''mahkumiyet'' olarak algılandığını 

 belirterek, ''Tutuklama bir mahkumiyet değildir. Bizim insanımız genellikle kişi 

 serbest bırakıldığında hemen bununla ilgili olumsuz yorumlar yapar, 'tutuklanmadı 

 filan'. Bu dosyalar için söylemiyoruz her konuda maalesef Türkiye'de böyle bir 

 anlayış da var. Tutuklama bir tedbirdir'' dedi.

         Tahliye edilmiş olmanın da 'beraat' olarak değerlendirildiğini dile 

 getiren Çiçek, ''(Adam yolunu buldu çıktı) denilir. Ne tahliye beraattır, ne de 

 tutuklama mahkumiyettir. Tabii arzu edilen soruşturmaların bir an evvel bitmesi 

 ve kovuşturma mahkeme kısmına geçilmesidir. O takdirde dosyanın içinde ne var ne 

 yok herkes bunu öğrenir. Kovuşturma süresinin de çok uzamaması lazım'' 

 değerlendirmesinde bulundu.

         Türkiye'de davaların çok uzun sürmesinden kaynaklanan serzenişler 

 olduğunu belirten Bakan Çiçek, şöyle devam etti:

         ''Arzu edilen hem soruşturmanın hem de kovuşturmanın çok kısa sürede 

 bitirilmesi, sonuçta beraat edilecek kişilerin bu manada ister tutukluluk 

 sebebiyle ister başka türlü mağduriyetinin de kısa sürede ortadan 

 kaldırılmasıdır. Davaların uzaması tek başına yargının çabasıyla kısaltılacak bir 

 konu değil. Yargısal faaliyet aslında devletin tüm organlarının kendisiyle ilgili 

 konuları süratle neticelendirmesine bağlı.

         Son davalarla ilgili olarak şunu ifade edeyim, bu mahkemelere bakanlar 

 başka davalara bakmıyor. Yani ilgili kurumlar da bu davalar bir an evvel 

 neticelensin diye o mahkemelere başka yeni davalar vermedi. Ancak çok karmaşık 

 davalar olduğu anlaşıldığından ve son zamanlarda da gazetelerden okuduğum 

 kadarıyla Türkiye'nin muhtelif yerlerinde işlenmiş bir kısım suçların o davayla 

 fiili, hukuki irtibatı olduğundan bahisle birleştirme kararları veriyorlar, bu da 

 süreci maalesef uzatıyor. Onun için bütün bunlar ne olursa olsun, toplumun ve 

 hepimizin beklentisi usul hukuku çerçevesinde bu davaların süratle 

 neticelenmesidir. Böyle olursa bir vesile tutuklanmış olup sonunda beraat 

 edecekler varsa daha fazla hak mahrumiyetine maruz kalmadan akıbeti belli olur. 

 Hüküm giyecekler varsa o da belli olur en azından bir takım spekülasyonlar 

 ortadan kalkmış olur.''

         

         -''ALLAH'A ŞÜKÜR BİLMEDİĞİMİZ HİÇBİR KONU YOK''-

         

         Çemil Çiçek, bir soru üzerine, hukuki konuların hukuken yorumlanması, 

 değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Buna karşın hukuki konuların siyaseten 

 değerlendirildiğini dile getiren Çiçek, şöyle konuştu:

         ''Siyaseten değerlendirince de herkesin bir siyasi görüşü, bulunduğu 

 nokta, olaylara bakışı var. Ona göre, bana göre, şuna göre farklı sonuçlara 

 varılabilir onun için de bu spekülasyonların, şahsi değerlendirmelerin bir an 

 evvel ortadan kalkması yargının olabildiğince süratli hale getirilerek, devletin 

 yazışmaları vesaire varsa o konularda gereken cevapları süratle vererek gerçeğin 

 ortaya çıkması noktasında herkesin yardımcı olması lazım. Değilse biz her konuyu 

 siyaseten tartışma noktasında sabıkalı bir ülkeyiz.''

         ''Seçime giderken hükümetin işine yarayacak bir operasyon gibi propaganda 

 var, buna ne diyorsunuz?'' sorusuna karşılık Çiçek, şunları kaydetti:

         ''Hukuki bir konuyu hukuki çerçevesinde değerlendirmek lazım. Siyasetin 

 siyasi konuları tartışıyor olması gerekir. İçeriğini bilmiyorsunuz, içinde ne 

 delil var, kuvvetli şüphe hakikaten var mıdır, yok mudur bunlar bilinmeden bu 

 türlü değerlendirmeler yapmak bence doğru değil.

         Türkiye'de yaptığımız temel yanlışlık şu, bundan hep şikayet ediyorum 

 başka şikayet eden de var mı bilemiyorum, biz siyasetçiler olarak her konuda 

 konuşuyoruz. Allah'a şükür bilmediğimiz hiçbir konu yok. Bir siz konuşuyorsunuz, 

 bir biz konuşuyoruz. Ben bu işi bilmem diyemiyoruz, ben bu işin dışındayım 

 diyemiyoruz. Bir yargısal faaliyetin siyaset adamına sorulması ne kadar 

 doğrudur?

         Bu siyasetçiye sorulduğunda biz şunu diyemedik, ben demeye çalışıyorum, 

 'Bu benim işim değil ki, ben bilmiyorum ki.' Hakikaten bilmiyorum, gazete ne 

 yazıyorsa o kadarını... Hatta şu günlerde doğru dürüst okuma imkanımız da 

 olmuyor. Bilmediğimiz bir konuda başlıyoruz fikir yürütmeye. Siyasetçiye en kolay 

 ulaşıldığı için en rahat demeç de oralardan alınıyor. Mikrofonların dayanılmaz 

 bir cazibesi var kabul etmek lazım. Hemen başlıyoruz ne biliyorsak yarım bilgiyle 

 malumat vermeye. Bu da toplumda bu olayları olduğundan çok daha fazla farklı bir 

 zeminde tartışılmasına neden oluyor.''

         Çiçek, yanlış tartışmaların tahriklere dönüşebileceğini ve hiç arzu 

 edilmeyen sonuçların yaşanabileceğini söyledi.

         Siyasetçilerin ''mümkün olsa da kimse tutuklanmasa, hiç kimsenin 

 özgürlükleri kısıtlanmasa, davalar çok uzun süre gündemde kalmasa da bir an önce 

 bitse'' gibi temennilerde bulunmasının daha doğru bir yaklaşım olacağını dile 

 getiren Çiçek, ''Biz parti olarak bu tür şeylerden medet uman ve bu türlü olaylar 

 üzerinden siyaset yapan bir parti değiliz. Siyaseten gündemi, söyleyecek konuları 

 farklıdır. Çünkü biz gittiğimiz yerde Türkiye için yapmak istediklerimizi, seçim 

 beyannamemizi anlatıyoruz. Bir sataşma, suçlama olmadığı sürece de hiçbir konuda 

 cevap vermek istemiyoruz'' dedi.

         (SÜRECEK)

         (ELF-GK-SEB)

11:34 31/05/11

"