15 Ağustos 2011 Pazartesi

‘Derin Albaylar’ krizi aşılırsa... / Haşim Söylemez




Ordudaki yeni atamalar aslında birçok soruna gebe. Ergenekon bağlantılı isimler ve geriden gelen, rütbe alan ‘cunta’ yanlısı albayların varlığı handikap. Yeni ordu dizaynı sanıldığı gibi sivil iradeye temsil hakkı vermeyebilir!






















Eskiden sürekli kullanılan ‘genç subaylar’ tabiri vardı. Şimdilerde ‘Derin Albaylar’ giderek yaygınlaşıyor. YAŞ ile birlikte şekillenen yeni komuta kademesinden sonra bu kavram sık sık karşımıza çıkacak gibi. Çünkü sözü edilen ‘Derin Albaylar’, Ergenekon kanadının ordu içindeki temsilcisi olarak gösteriliyorlar ve mevcut hükümetin asla başarılı olmasını istemiyorlar. Hatta onlara göre, Türkiye’de gerçek manada bir demokrasiye bile gerek yok; tehlike baş gösterdiğinde ordu hemen devreye girer gereğini yapar!
İddialara göre TSK içinde ‘Derin Albaylar’ kazanı kaynıyor. Yeni komuta kademesinin önündeki en büyük handikaplardan biri de bu. Onları dizginleyecek, onları kontrol edecek, devre dışı bırakacak bir güce ihtiyaç var. Çünkü bunlar, terörle mücadelede orduyu yalnız bıraktıkları gibi, JİTEM geleneğinden geldiklerinden ‘kaosun’ devam etmesini istiyorlar. Hatta askerî kulislerde konuşulan konulardan biri de Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve diğer kuvvet komutanlarının emekliliklerini istemeleri için ‘Derin Albaylar’ın sıkı baskı yaptığı. Bunların amacı, ani istifalarla ordunun başsız kalmasını sağlamak ve ordu içindeki iç dizaynı bozmaktı. Ancak planlarının tutmadığını söyleyebiliriz. Kritik soru şu: Çoğu kurmay olan ‘Derin Albaylar’ yeni komuta kademesinin önünde bir engel olarak kalacak mı? Ya da onları zayıf düşürmek için gayri nizami işlere yönelecekler mi? 

Ancak şunu söyleyebiliriz ki hükümetin yeni komuta kademesiyle birlikte orduda ciddi bir değişikliğe gitmek için sıkı bir çalışma yaptığı ve buna göre bir kadro oluşturduğu belirtiliyor. Bunların başında ise sert olan ordunun ‘soft power (yumuşak güç)’ hâle dönüştürülmesi var. Sızan bilgilere göre, TSK baştan sona yeni bir sürece giriyor ve büyük bir değişime uğrayacak. Değişim ani değil, yıllara yayılarak gerçekleştirilecek. Hatta bunun sonunda profesyonel orduya geçiş sağlanmış olacak. En büyük değişiklik ise Jandarma’da yaşanacak. Bu yapı JİTEM geleneğinden gelen kişilerden arındırılacak ve bir polis gücüne dönüştürülüp İçişleri Bakanlığı’na bağlanacak, görev yapan personellerin sicil notu ise poliste olduğu gibi valiliklerce verilecek. Diğer bir hamle ise ordunun bazı kademelerinin kaldırılacağı ve liyakate bakılarak terfilerin yapılacağı yönünde. 

Aksiyon’un ulaştığı ve hükümet ile yeni askerî kurmayların üzerinde durduğu önemli değişiklerden bazıları:

Jandarmaya sivil denetim

 Terörle mücadelede izlenen siyasetlere esas teşkil eden ana tehdit unsurlarının tayin edilmesinde ve buna göre ulusal güvenlik, terörle mücadele doktrinlerinin ve konseptlerinin belirlenmesinde askerler yegane hâkim unsur olmaktan çıkacak. Askerlerle sivil hükümetler arasındaki ideolojik çelişki ve çatışmaların öncelikli tehdit vurgusuna ve stratejilerine yansıması sona erecek. Bu da gerçek tehditlerin arka plana atılarak ideolojik hasımların tehdit odağına oturtulmasının önüne geçecek. Ulusal güvenlik için gerçek tehdit nereden geliyorsa o tehdit önceliğe alınacak. Böylece dünyanın en güçlü ordularından biri olan TSK’nın enerjisi ve mücadelesi doğru adreslere kanalize edilecek. 

 1997’de, 28 Şubatçı bir grup generalin baskı ve dayatmalarıyla Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Özel Harekât Dairesi’ne bağlı, özel harp eğitimli polislerin kırsal alanda, PKK unsurlarıyla mücadele etmesine son verildi. Polis birimlerinin arazide mesai yaparak başarı kazanması sivil iradeyi ve hükümetleri daima kontrol etmek isteyenleri memnun etmedi. Bir gün darbe yapmak istediklerinde darbeyi engellemek için kendilerine yönelecek tehdit algısı paranoyaya dönüştü. Arazide polis özel harekâtçıları istemeyen generaller, 4 bin özel harekâtçı içinden sayıları onlarla ifade edilebilecek kadar az polisin mafyalaşmasını bahane ederek ve kamuoyunu ikna ederek silahları topladılar. Oysa her gün onlarca subay ve astsubayın yargı önüne çıkarıldığı gerçeğine bakıp kimse TSK’yı suç örgütü olarak göstermedi. Bundan sonra kırsal alanda PKK ile mücadelede polis birimlerine yeniden önemli rol verilecek. Ancak 15-20 yıllık özel harekâtçılarla, 10 yıldır hareketsizlik ve idmansızlıktan göbek yapmış, çoluk çocuklara karışmış polislerle yapılacak bir iş değil artık. Hükümet de bunun farkında olduğu için yeni nesil polisleri yetiştirip 300’erlik gruplarla bölgeye gönderiyor. Polis Özel Hareket birimleri, yumuşak güç göstererek terörle mücadelede yer alacak. Terörle mücadelede askerden çok bu deneyimli ve özel eğitimli polisler görev alacak. Terörün hem psikolojik hem de fiziki olarak bitirilmesi için bu sisteme geçiliyor. Hâlihazırda bölgede 6 bin polis özel harekâtçı görev yapıyor. 

 Bir süre sonra Jandarma üzerinde ameliyatlar yapılarak Fransa ve İtalya modeli yerleştirilecek. Jandarma sadece askerî okullardan değil, emniyet genel müdürlüğünden de personel alacak ve bu teşkilat doğrudan İçişleri’ne bağlı olarak karma bir teşkilata dönüştürülecek. Muhtemelen polis özel harekât dairesi de buraya bağlanacak ve başında asker kaynaklı özel harpçi komutanlar bulunacak. Jandarma personelinin özlük hakları Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlanacak, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün adı da muhtemelen ‘Ulusal Güvenlik’ olacak. Kırsal polis karakteri verilecek olan jandarmada rütbesiz personele liyakat ve başarıları oranında rütbelendirme verilecek. 

 TSK’da teğmenlikten başlayıp orgeneralliğe kadar giden otomatik terfilendirme sistemi yüzünden hiçbir çaba ve fedakârlık göstermediği halde, karargâhta oturduğu yerden otomatik olarak terfi alarak yükselen, albaylıktan sonra yıllarca kıta görevi yapmamış, karargâh memuruna dönüşmüş generaller dönemi sona erecek. Bundan sonra Amerikan ve İngiliz modelinde olduğu gibi rütbe kazanma erlikten başlayacak, kendini yetiştiren, gerekli sınavları geçen, çok çalışan, fedakârlığını, cesaretini ve bilgisini ispatlayan, yüksek ahlak ve disiplin notları alan, ilerleme boyunca gitmesi gereken tüm kursları ve takviye eğitim okullarını geçen tüm askerlerin rütbe alabileceği, hatta çok erken general olabileceği, buna karşılık, disiplinsiz ve yasa dışı işler yapan generallerin de rütbe kaybedeceği bir dönemin eşiğindeyiz. Özellikle uyuşturucu gibi suçlara bulaşmış askerlerin ordudan atılması için YAŞ kararları beklenmeyecek.
 Hükümetin ve yargının daima tepesinde olduğunu hisseden ve yaptığı yanlışların ve kusurların artık dost ahbap ilişkileri içindeki askerî müfettişler tarafından örtbas edilemeyeceğini bilen personel, işini daha ciddi yapacak. Kusurlu ve yetersiz olması nedeniyle karakoluna baskın yaptıran, askerini arazide telef ettiren komutanlar suçlu ve sorumlu bulunduklarında bunun hesabını sadece o komutan değil, silsile yoluyla en üstteki amiri de verecek. Askerî davalara sivil mahkemeler de bakabilecek. 

 Terörle mücadelede sarf edilen mühimmatın miktarı, meblağı, bunların ne gerekçe ile nerede, ne zaman sarf edildikleri, karşılığında nasıl sonuç alındığı, sarf edilen mühimmatın boşa gidip gitmediği hükümet tarafından sorgulanabilecek, mühimmat ve silah saymanlık cetvellerini isteyebilecek.
 Emir hiyerarşi zincirinde haberleşmeyi ve harekâtların hızını yavaşlatan, hatta tıkayan bazı ara komutanlıkların kaldırılacağı gündemde. Örneğin dünyanın her yerinde terk edilen tümen-kolordu kademeleri gibi. Tümen-kolordu düzeni kaldırılıp bunlara ordu komutanlarının bakmasının sağlanacağı, tümgeneral ve korgeneral kademelerinin kaldırılacağı söylenebilir. Bu kademelerde 10 yıla varan bir bekleme olup orgenerallik kademesinde yaşlanmış, yorgun ve gelişmelere çok uzak kurmayların birikmesine yol açmaktadır. Otomatik terfi sistemi kaldırılıp liyakat, başarı ve çalışkanlık esasına bağlı bir rütbe düzenine geçilmesi 35 yaşında bir tuğgeneral, 40 yaşında bir orgeneral, 45 yaşında bir genelkurmay başkanı görebileceğiz anlamına geliyor. Kışlada, kıtada, askerlerin içinde, operasyonlarda, arazide, erlerle, astlarla aynı şartları yaşayan ve elinde G-3 silahı tutan enerjik, dinamik, kariyer için çalışan aktif generaller dönemi başlayacak. 

 Örnekleri en son 2. Dünya Savaşı’nda kalmış olan klasik piyade modeli terk edilecek, eğitimi uzun olan, maaşlı komando askerlik dönemi başlayacak. Profesyonel ordu düzeni içinde piyade eğitim birlikleri ve alayları gerilla savaşına uyumlu konsepte kavuşturulacak. Şimdiye kadar profesyonel ordu sistemine geçilmesini ağırdan alan ya da savsaklayanlar sanılanın aksine hükümetler değil karargahlarındaki ihtişam ve ‘sultanlıklarını’ kaybetmek istemeyen generallerdi. Hükümet bundan sonra genelkurmayı sıkıştırarak yıllardır ağırdan alınan profesyonel ordulaşmayı hızlandıracak. 

 Teritoryal (karasal-gönüllü askerler) orduya geçilecek. Yani Güneydoğu şartlarına uygun ve uyumlu, sınırları ayrı birliklerle muhtemelen yeni jandarma modeli ile koruyan tugay büyüklüğünde ama hareketli birlikler görev alacak. Karadeniz, İç Anadolu ve Akdeniz için de birlikler oluşturulacak.
 İstihbarat, MİT’te, MİT’teki bilgiler de başbakan ve onun danışmanını, ordu ve emniyet ile koordinasyonunu sağlayacak olan asker-polis karması bir kurulda toplanacak. 

 Amacına ulaşmayan, ne yaptığı ve yapacağı tayin edilemeyen Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’na daha etkili ve yaygın görevler verilecek, bu görev ağırlıklı olarak ideolojik takip ve psikolojik harekât olacak.