Şaşkınlık sürüyor. Genelkurmay Başkanlığı’ndan emekli Org. Işık Koşaner’in bir iç değerlendirme toplantısında yaptığı iddia edilen konuşma şaşkınlığa sebep oldu. Söyledikleri yanlış olduğu için değil, TSK mensuplarından işitmeye alışık olmadığımız türden bir özeleştiri olduğu için bu şaşkınlık...
O şaşkınlığı yaşayanlardan biriyim. İlk gün gözlerime inanamadım ve yalanlanmasını bekledim. Metnin manşetlere çekildiği dün de ilgilisinden ses çıkmayınca, şaşkınlığımın yerini sevinç aldı.
İtiraz etmeden önce neden sevindiğimi anlatmama müsaade edin...
Bir gazete, dün, Org. Koşaner’in ‘özeleştiri’ mahiyetindeki tespitlerini şu ara başlıklarla sundu okurlarına: “Kontrolsüz mayın döşedik... / Emir komuta birliği zaten yok... / Tim komutanım mevziden kaçarsa... / Kendi erimizi alnından vurduk... / Karakollar hatalı, Hantepe de öyle... / Halimiz tam bir kepazelik...”
Hayli ileri eleştiriler bunlar... Daha önceleri, bundan daha yumuşak eleştirileri dillendirenleri mahkemeye sevk ediyordu TSK... Genelkurmay Başkanlığı internet sitesi, daha masum eleştirilere kurum adına verilen olağanüstü sert açıklamalarla dolu...
Şimdi asker kendi içine dönük bir değerlendirmede böylesine sert bir dili kendisi kullanıyor. “Halimiz tam bir kepazelik” öfkesini yansıtacak sertlikte bir dil bu. Emir-komuta birliği yoksunluğundan tim komutanının mevziden kaçtığına, erlerin canını alan mayınların kendimize ait olabileceğine uzanan itiraflar, bir asker-kişinin ağzından ilk kez duyuluyor...
Kısa süre öncesine kadar ordunun en tepe yöneticisi bir askerin ağzından...
Söylediklerinin başka kulaklara gitmeyeceğine güvenerek bu denli açık konuşmuş olmalı komutan; kamuoyu önünde sergilenen ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ resmi çizgisinden hayli uzak bir üslup çünkü... Beni “Doğru olmayabilir” tereddüdüne düşüren, yalanlanmayınca sevindiren de olayın bu yönü zaten...
Askerin kendisini değerlendirirken böylesine öfkeli bir üslubu benimseyebilmesi, lâfı eğip bükmeden sorunlarla yüzleşebilmesi başlı başına hoş bir yenilik...
Muhtemelen bizler için yenilik... Büyük ihtimalle, askerler, kendi aralarında konuşurken, bireysel ve kurumsal hatalarını bu açıklıkla masaya yatırıp kıyasıya eleştiriyorlar... Geçmişte olmasa bile şimdi böyle yaptıklarını, artık hepimizin malumu haline gelen Org. Koşaner’in internete düşen konuşmasından biliyoruz.
Bir yıl erken istifasının gerçek sebebi bu öfke olmasın?
‘Hata yapmadığı’ kanaatinde olan ya da ‘hatasını itiraf etmeyen’ bir anlayıştan, özeleştiri yapabilen bir anlayışa geçmesi TSK’nın, doğru yolda olduğumuzun göstergesidir. Kendisini eleştirebilen, eleştirilere tahammül edebilen kişiler, kurumlar, örgütler daha az hata yaparlar çünkü...
Pek çok şirket, kurum, örgüt, kendisini izleyip hatalarını tespit etsin diye bu alanda ihtisaslaşmış kişilere etek dolusu para ödüyor bugünün dünyasında. Devletler ‘ombudsman’, gazeteler ‘okur temsilcisi’ atıyorlar hatalar gözden kaçmasın diye... Askerlerin Meclis ve Sayıştay denetimini bile gereksiz gördüklerini unutmayalım...
Kendisine karşı acımasız davrananlardan korkmam ben; onlar için artık endişelenmem gerekmeyeceği için, üstelik sevinirim.
Sizler de sevinin.