Bunlardan biri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "tecrübe biriktiremeyen" bir organizasyon olması...
Bence bu konu önemli... Çünkü bir ara TSK, "gerilla tipi savaşta başarı kazanmış tek düzenli ordu" diye bize sunulmuştu.
Daha da ötesi... "TSK, gerilla savaşına karşı öylesine tecrübeli ki benzeri bir soruna ülkelerin ordularına danışmanlık yapıyor" deniyordu.
Halbuki... Kah şiddetlenerek, kah sakinleşerek, 27 yıldır süren savaşın... TSK'ya ciddi askeri tecrübeler katmadığını... Edinilen tecrübelerin, kurumlaştırılmak yerine kişilerle birlikte yitirildiğini, Koşaner'in değerlendirmelerinden öğrendik.
***
Bakın komutan (özetle) neler diyor: "1) Her yere kontrolsüz mayın döşedik... 2) Emir komuta birliğini sağlayamıyoruz... 3) Çatışma anında tim komutanlarımız mevziye silahını bırakıp kaçıyor...
4) Eğitim zafiyeti nedeniyle terörist diye masum erimizi kendimiz vurduk... 5) Sınır karakollarımız hatalı yapılmış, Hantepe de hatalı.
Halimiz tam bir kepazelik...
6) İnsansız Hava Aracı (Heron) skandalında, teşkilat yapımızın yanlış olduğu anlaşıldı... 7) Elimizdeki teknik imkânları kullanamıyoruz, eğitim ve tatbikatımız zayıf..."
Bence bu konu önemli... Çünkü bir ara TSK, "gerilla tipi savaşta başarı kazanmış tek düzenli ordu" diye bize sunulmuştu.
Daha da ötesi... "TSK, gerilla savaşına karşı öylesine tecrübeli ki benzeri bir soruna ülkelerin ordularına danışmanlık yapıyor" deniyordu.
Halbuki... Kah şiddetlenerek, kah sakinleşerek, 27 yıldır süren savaşın... TSK'ya ciddi askeri tecrübeler katmadığını... Edinilen tecrübelerin, kurumlaştırılmak yerine kişilerle birlikte yitirildiğini, Koşaner'in değerlendirmelerinden öğrendik.
Bakın komutan (özetle) neler diyor: "1) Her yere kontrolsüz mayın döşedik... 2) Emir komuta birliğini sağlayamıyoruz... 3) Çatışma anında tim komutanlarımız mevziye silahını bırakıp kaçıyor...
4) Eğitim zafiyeti nedeniyle terörist diye masum erimizi kendimiz vurduk... 5) Sınır karakollarımız hatalı yapılmış, Hantepe de hatalı.
Halimiz tam bir kepazelik...
6) İnsansız Hava Aracı (Heron) skandalında, teşkilat yapımızın yanlış olduğu anlaşıldı... 7) Elimizdeki teknik imkânları kullanamıyoruz, eğitim ve tatbikatımız zayıf..."
Eğer komutan, bunları sıralamayıp, tersine "çok başarılı" olduklarını söyleseydi, "akılsız" olduğuna hükmederdik.
Halbuki zekâsı yerinde.
Olayları nesnel biçimde değerlendiriyor.
Peki, niye düzeltmiyor? Niye işin doğrusunu yapmak üzere harekete geçmiyorlar?
Bunun en temel nedeni "siyaset". Bir ordunun üst kademesinde, "görev planı" yerine "darbe planı" yapılırsa, işte böyle olur.
Oramiral Özden Örnek, Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu gün, anı defterine ne yazmıştı? Hatırlayalım: "Artık bahriye işlerine daha az zaman ayıracağız!"
Düşünebiliyor musunuz? Komutanın pozisyonu yükseldikçe, "askerlikle" bağlantısı azalıyor, gırtlağına kadar siyasete bulaşıyor.
Peki, bu ne anlama geliyor?
Askerlikte emir-komuta zinciri çok önemlidir. "Yukarıdan" emir gelmeli ki kritik işler yapılabilsin.
Üst düzey komutanlar siyasetle uğraştığında, önemli işlerin planları yapılmamış, emirleri verilmemiş oluyor.
Geçenlerdeki toplantıyı hatırlayın:
Amiyane tabirle tam "Dakka bir, gol bir" durumu.
Çiçeği burnunda Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hayri Kıvrıkoğlu, darbe suçlamasıyla yargılanan muvazzaf ve emekli askerleri kurtarmak üzere toplantı düzenliyor.
Olay ortaya çıkınca bu kez Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapıyor: Efendim, "kurumsal görüşü belirlemek" için o toplantı yapılıyormuş. Öyle değilmiş de, şöyleymiş de...
Siyaset belasından kurtulamazlarsa, bu komutanlar da Koşaner gibi yakınmaya başlar.