2 Mayıs 2011 Pazartesi

12 Eylül'de işkenceden ölen Ali Ekber Yürek'in ağabeyi: Ali'nin sorgusunda Haznedaroğlu da vardı

12 Eylül darbesinin ardından işkenceyle öldüğü iddiası üzerine 30 yıl sonra mezarının açılmasına karar verilen Ali Ekber Yürek'in ağabeyi Mehmet Yürek, soruşturmadan umutlu. Kardeşinin hayatını kaybettiği sorguya dönemin Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutanı Yusuf Haznedaroğlu'nun da katıldığını iddia eden Yürek, "İşkencecilerden hesap sorulacak olması, acımızı az da olsa dindirecek." diyor.Öğretmen Ali Ekber Yürek, 12 Eylül darbesinin ardından işkence görerek hayatını kaybedenlerden sadece biri. Yasa dışı sol örgüt yöneticisi olduğu iddiasıyla darbeden hemen sonra 7 Mayıs 1981'de Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde arkadaşı Kalender Hışır'la birlikte gözaltına alınıyor. Önce Afşin'de sorgu merkezi olarak tahsis edilen Yol Su Elektrik İdaresi'ne, ardından da yatılı bölge okuluna götürülüyor. İddiaya göre, Yürek ve arkadaşı Hışır, burada iki hafta işkence görüyor.

İşkenceciler, ağabeyi Mehmet Yürek'i 25 Mayıs 1981'de İstanbul'dan Afşin'e çağırıyor. Kendisine 24 yaşındaki kardeşinin cesedi teslim ediliyor. Kardeşinin kendisini astığı söyleniyor. Söylenenler ne ağabeyi ne de Ali Ekber'in ailesine inandırıcı gelmiyor. Darbecilerin yargılanmasının önündeki engellerin referandumla kalkması üzerine Yürek'in ağabeyi yıllar sonra kardeşinin ölümünden sorumlu olanlara hukuk savaşı başlattı. Mehmet Yürek, kardeşinin ölümüyle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundu. Yürek, kardeşinin ölümünden dönemin Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutanı Tuğgeneral Yusuf Haznedaroğlu'nun sorumlu olduğunu ileri sürüyor. Soruşturmayı yürüten Savcı Mehmet Kuş, geçtiğimiz günlerde çok önemli bir karara imza attı. Ali Ekber Yürek'in mezarının açılmasına karar verdi. Mezar 1 Haziran'da açılarak, çıkan kemikler incelenmek üzere adli tıpa gönderilecek.

Gelişmeler, Yürek ailesini umutlandırdı. Ağabey Mehmet Yürek, kardeşine işkence yaparak ölmesine sebep olan yetkililerin 30 yıldır adalet önüne çıkarılmadığını anlatıyor. Kardeşinin sistematik işkenceler sebebiyle öldüğünü söylüyor: "Kardeşim 24 yaşında ve burada öğretmenlik yapıyordu. Devrimci Halkın Birliği Hareketi üyesi olarak çalışmak üzere K.Maraş'a gitmiş ve Elbistan'da bir evde yakalanmış. İşkenceye alınmış, 2 hafta süresince süren işkence sonucunda öldürülmüş. Bize cenaze teslim edildiğinde parkasının ipiyle asıldığı söylendi. Parkasında ip yoktu. İşkencesini izleyen arkadaşlarının ifadesinde de bu mevcuttur. Zaten hücresi de 1 metreydi. Bir insan, bir metrelik hücrede kendini nasıl asar?"

VERDİKLERİ ELEKTRİK, DİŞLERİNİ ÇÜRÜTMÜŞTÜ
Mehmet Yürek, kardeşinin ölümünden Tuğgeneral Yusuf Haznedaroğlu'nun doğrudan sorumlu olduğunu savunuyor. Haznedaroğlu'nun bizzat kardeşinin işkencesine girdiğini iddia ediyor: "Dönemin Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutanı Tuğgenaral Yusuf Haznedaroğlu, 2 buçuk hafta boyunca bizzat gelerek işkenceye katılmış. En son seansta gelip, kardeşimin kafasını soğuk su variline koymuş. Ve bu seansta öldürüldüğü söyleniyor. Ceset bize teslim edildiğinde dudakları ve dişleri, elektrik yanıklarından ötürü yok olma noktasına gelmişti. Ayak parmakları, cinsel organları yanıktı. Kolları ve kaburgaları siyahlaşmıştı. Ve gözaltındaki arkadaşlarına, konuşmaları halinde sonlarının böyle olacağı söylenmiş."

Mehmet Yürek, kardeşinin işkence sonucu katledilmesini hâlâ kabul edemediklerini anlatıyor. Oğlunun arkasından hâlâ gözyaşı döken 85 yaşındaki anne Fecire Yürek ise, "Oğlum geri gelmeyecek, biliyorum. Ama ona işkence edenlerden hesabının sorulması, acımızı hafifletecek." diyor.

'Kırbaçlı Paşa' işkenceleri itiraf etti: Vazifemi yaptım kardeşim!

12 Eylül'ün Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı emekli Tümgeneral Yusuf Haznedaroğlu, işkence iddialarını doğruladı. Öğretmen Ali Ekber Yürek'in 12 Eylül'de işkenceyle öldürüldüğü iddiasıyla ilgili soruşturmada 'şüpheli' olan Haznedaroğlu, işkenceci polisler hakkında o dönem hukuki girişimlerde bulunduklarını anlattı. 'Kırbaçlı Paşa' olarak bilinen Haznedaroğlu, Radikal Gazetesi'nin sorularını cevapladı. Haznedaroğlu, "Dosyalarımı karıştırdım. Bu adamın (Ali Ekber Yürek) ismine rastlayamadım. Adamın ismi yok." diye konuşuyor. "1980-1983 arasında sizin sorgularda işkence yöntemine başvuruldu mu?" sorusu üzerine şunları söylüyor: "Bunu engellemek için elimden ne gelirse yaptım. Benim odamla sorgulamanın yapıldığı yer arasında 50 metre mesafe vardı. Her yarım saatte, her fırsat bulduğumda, kontrol etmeye gayret ettim. Şunu söyleyeyim: Türk polisi dünyanın en iyi polisidir. En işkence yapmayandır. Ama bunların içerisinde tek tek münferit olarak yapanlar elbette olmuştur. Olanları mahkemeye verdik. Mahkûm da ettirdik."

Yusuf Haznedaroğlu, 'operasyonlardaki ölümler dahil toplam yedi kişinin hayatını kaybettiğini anlatıyor: "Üç senede çok önemli bir rakam değil, başka yerlere bakarsanız (...) Ben vazifemi yaptım kardeşim. En iyisini de yaptım ve lüzumundan fazlasını yaptım. Eğer biri suç işlediyse, ferdi olarak, onun şeyi mutlaka yapılır."