17 Ağustos 2011 Çarşamba

Yargı silah sanayiine el atıyor... / Lale Kemal

Geçen yıl sonlarına doğru kabul edilen Sayıştay Kanunu, ilk kez, askerin gizli tuttuğu tüm harcamalarının denetlenmesinin önünü açtı. Ancak, Sayıştay denetçilerinin, silahlar dâhil askerî harcamalara ilişkin yapacağı denetim sonuçlarının ne kadarının kamuoyu ile paylaşılacağına TSK’nın izniyle Bakanlar Kurulu karar verecek. Bu da askerî harcamalar üzerindeki sansürün önemli ölçüde devam edeceği anlamına geliyor. Sansür diyorum zira bizde ağırlıklı olarak askerî sektörde ve genelinde tüm sektörlerde, kamuoyuna açık olması gereken bilgiler bile “sır” gibi saklanır.

Durum böyleyken, Sauna Çetesi’ne yönelik operasyonlarda, “sır” gibi saklanan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, bu çetenin yeraltındaki hücrelerinde ele geçti. Yakın tarihte ise Gölcük Donanma Üssü’nde ele geçen binlerce sayfalık belgeler ışığında, devletin yine “sır” gibi sakladığı güvenliğine ait askerî bilgilerin, asker ve bürokratlar fuhuş tuzağına düşürülerek, yabancı servislere satıldığı iddiasıyla ilgili iddianame kabul edildi ve dava görülmeye başlandı. Bu davada çok sayıda emekli, muvazzaf asker ve savunma sanayii uzmanı sivil sanık bulunuyor.

Ne yaman, çarpık ve akıl almaz bir çelişki değil mi?.. Bir yandan, Sayıştay denetçilerinin yapacağı silah dâhil askerî harcamalara ilişkin bilgiler, önemli ölçüde kamuoyundan saklanacak. Diğer yandan ise, bu bilgilerin önemli bölümü çetelerin envanterinden çıkacak ve üstüne üstlük de “vatana ihanet,” anlamına gelen yabancı servislere satmak gibi bir iddia bulunacak. 


Gölcük’ten çıkan belgeler, ilk kez, darbe planları davalarında soruşturmaların, silah sanayiinde onlarca yıl döndüğü iddia edilen dolapların ortaya çıkmasına odaklanacağına işaret ediyor. Sektörde döndüğü iddia edilen dolaplar; silah tedarikinde, ülkenin ekonomik kayıplara uğraması ve ulusal savunma sanayii altyapısının gelişmesini engelleme pahasına pahalı araç-gereçlerin yurtdışından satın alınması, bu kayırmacı politikaların uygulanabilmesi için savunma sanayii sektörüne bol miktarda emekli askerin istihdamı şeklinde oldu. Bu yöndeki iddialar, zaman zaman basına da yansıdı.

Nitekim, daha Ergenekon davaları başlamadan önce 2005 yılında, bir savunma sanayii uzmanı, Türk savunma sanayiinin yabancılara peşkeş çekildiği iddialarının yer aldığı klasörler dolusu belgeleri, suç duyurusunda bulunduğu savcılığa teslim etti. Bu uzman, aynı belgeleri, gizli ekleriyle birlikte hükümet ve Genelkurmay Başkanlığı ve muhalefet partileri dâhil, oldukça geniş bir kesime de dağıtmıştı. Savunma sanayii uzmanının, bu dosyası, 2009 yılı kasım ayında Ergenekon savcılarının kapsama alanına girdi. Bu soruşturma nasıl bir seyir izledi bilmiyorum. Acaba, darbe planları için bu “iştah açıcı,” sektörden para aktarıldı mı, aktarıldıysa nasıl aktarıldı? Bunlar cevap bekleyen önemli sorular.
Savunma sanayii diye de adlandırdığımız silah sanayii sektörü, onca ekonomik krizimize rağmen hesapsız, kitapsız milyarlarca dolarların harcandığı bir sektör. Silah alımları, parlamentonun denetimi dışında.
Siyasi iradenin, Sayıştay denetimi henüz başlamadığı için silah dâhil Silahlı Kuvvetler’in yapmakta olduğu harcamaları henüz tam olarak bilmediğini tahmin etmek güç değil. Denetçilerin, askerî harcamaları denetlerken ne ölçüde bağımsız hareket edecekleri ve gerçek bilgilere ulaşıp ulaşmayacakları da bir başka sorun. Denetçilerin, bütçeleri hesaplanamayan devasa askerî firmaları ne ölçüde denetleyeceği de bir başka önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Kısa adı TSKGV olan Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’nın, sahibi olduğu Havelsan ve Aselsan dâhil hisselerinin bulunduğu yaklaşık 17 askerî firma var.
Gölcük’te çıkan belgeler ışığında, savunma sanayii sektörünün artık mercek altına alındığını görüyoruz. Önceki gün, Balyoz soruşturması kapsamında, TSKGV’nın sahibi olduğu –nasıl sahiplikse hükümet değil, hesap verme sorumluluğu duymayan vakıf sahip– Havelsan Genel Müdürü Faruk Yarman’ın tutuklandığı haberleri basına yansıdı.
Haberler şöyleydi;
“Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube’de yapılan aramalarda ele geçirildiği belirtilen ‘Balyoz planı belgeleri’ iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında HAVELSAN Genel Müdürü Dr. Faruk A. Yarman’ın da tutuklandığı ortaya çıktı. Yarman’ın TCK’nın 312. maddesine göre ‘hükümeti yıkmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklandığı öğrenildi. Balyoz planı iddialarında Yarman’ın ismi de geçiyordu. Soruşturma kapsamında elde edilen 11 nolu CD içerisinde yer alan ÇALIŞMALAR_A/”YENİ YAPILANMADA GÖREVLENDİRİLECEKLER” isimli klasörde bulunan “SAVUNMA SANAYİ” isimli Excel belgesinin ‘fyarman’ isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu iddia edildi. ‘ fyarman’ isimli kullanıcının ise HAVELSAN Genel Müdürü Dr. Ö. Faruk A. YARMAN olduğu öne sürüldü.”
Yargı, bu bilgilerin doğruluğunu araştırıp, kamuoyunu aydınlatacak.

Gölcük’te ele geçirilen ve iddianamede yer alan belgelerde, tüyler ürperten şöyle bir bölüm de yer alıyor;


“Özellikle ülkemizin güvenliği ve terörle mücadelenin daha etkin yapılmasını amaçlayan proje ve sistemlerin durdurulması, engellenmesi ya da yavaşlatılması gerektiğine dair notların yazılı olduğu görülmüştür.”


Yargının artık, silah sanayii sektörüne el attığını görüyor, ülkenin, istikrarsızlığa sürüklenmesi, terörün sürdürülmesi pahasına peşkeş çekildiği iddialarını aydınlatmasını bekliyoruz.