2 Ağustos 2011 Salı

Silahlı Kuvvetlerimiz / Toktamış Ateş

Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet kumandanının emekliliklerini istemeleri; pek rastlanır bir olay değildi.

Zaten kuvvet kumandanlarının emekliliklerinin gelmiş olduğunun dile getirilmesi ve emekliliklerini mi istedikleri yoksa istifa mı ettikleri konusunu pek anlayamamış olsam da; ortaya çıkan "durum" başta Ankara olmak üzere ülkemizi en azından 24 saat sarstı. "Acaba bunun arkasından ne gelecek" sorusu; kimilerini endişeye sevk ederken; kimileri de "bundan bir şey çıkmaz"ın rahatlığı içindeydi. Doğrusu ben böyle bir rahatlık içinde olanlardan biriydim ama "komutanlarımızın" (kendilerince nedenleri olsa bile) böyle bir toplu harekete mecbur kalmalarına üzüldüm...
Silahlı Kuvvetlerimiz halkımızın gözünde; elbette "Peygamber Ocağı"dır. Bunu hiçbir şey ya da hiç kimse değiştiremez. Çocuklarını askere yollarken bunu bir şölene çeviren başka bir millet anımsamıyorum. Sanıyorum benzer şeyler Yunanistan'ın bazı bölgelerinde yapılıyormuş ama galiba bu da "ortak kültürün" bir sonucu.
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Gençliğimizde pek rastlamazdık ama bir süreden beri Silahlı Kuvvetlerimiz hakkında eleştirel yazılar görmeye başladık. Cumhuriyetimizin temel felsefesine karşı olan kimi yazarlar; bu cumhuriyetin temel koruyucusu olan Silahlı Kuvvetlerimiz'i müthiş eleştirmeye başladılar.
Bir cumhuriyetin daha doğrusu demokratik bir cumhuriyetin temel güvencesinin; o cumhuriyetin vatandaşları olduğu konusunda elbette hiç kuşku duymayız. Ama rejimin güvencesi olan halkın; rejime yönelik tehditler konusunda başvurabileceği iki kurum vardır ki; bunlardan biri kolluk kuvvetleri öbürü Silahlı Kuvvetler'dir. İş eleştirmeye gelince; polisle ilgili eleştiriler çok daha yoğundur. Ve elbette bu eleştirilerin önemli bir bölümü haklı eleştirilerdir. Aynı şey; Silahlı Kuvvetlerimiz'e yönelik eleştiriler için de geçerlidir. Fakat eleştirilerin dozunu kaçırmamak gerekir. Zira her devletin ordusuna ihtiyacı vardır.
Bu türden eleştirileri kaleme alanların büyük bir çoğunluğu doğru dürüst askerlik de yapmamıştır. Hele (bilebildiğim kadarıyla) "köşe yazarlarından" çoğu; ya bir punduna getirip "kısa dönem" askerliklerden birini yakalamış ya da birkaç hekim ayarlayarak rapor almışlardır. Bir de; "yurtdışında çalışmış" sahtekârlığıyla askerliği "izciliğe" dönüştürenler vardır ki; bir tartışma sırasında mangalda kül bırakmazlar ama "vatan hizmetine gel" dediğiniz zaman da bin bir mazeret üretirler.
Xxxxxxxxxxxxxxxxx
Birtakım özel hizmetler hariç; her sabah saat 07.30'da yüz binlerce evladımız "içtimaya" çıkarlar. Başlarında astsubayları ve düşük rütbeli subayları. "Üstsubaylar" yani binbaşıdan yukarı rütbedeki askerlerimiz de; yataklarında "sabah keyfi" yapmamaktadır. Onlar da "kıtalarında" görevleri başındadır. Bir sabah erken saatte ana caddelerden birine çıkın ve ilk hangi kurumların servislerinin geçtiğine dikkat edin.
Orduevlerinde keyif çatan kişiler ve aileleri; genellikle emekli subaylar ve (değişik nedenlerle) izinli olanlardır. Bazılarına da "hava değişimi" verilmiştir.

Silahlı Kuvvetlerimiz farklı zamanlarda hata yapmamış mıdır? Elbette yapmıştır. Ama kamu kurumları arasında hiç hata yapmayan var mıdır? Gidin kimi kamu kurumlarının; Ege ve Akdeniz kıyılarındaki "eğitim tesislerine" bakın. Orduevleri 2. sınıf Sirkeci oteli gibi kalır. (Bu arada İzmir ve Fenerbahçe Orduevi gibi "şımarıklıklar" da vardır ki; göze sadece bunlar görünür.)
Çok yazık...

Her sabah saat 6 sularında uyanan ve 07.30'da kesinlikle kıtasında olan subay ve astsubaylarımızın; "nefes aldıkları" tek dönem izinli oldukları dönemdir. Gençliğimizde kimi arkadaşlarımız subayların çok maaş aldığını iddia ederlerdi. Fakat bu türden eleştiri getiren arkadaşlarım; yedek subaylıklarının sonrasında geri geldikleri zaman; subayların ücretlerini az bulurlardı.
Rejimimizin güvencesi elbette ulusumuzdur. Ve ulusumuz tüm "badirelerden" sonra; bu yükün altından kalkabileceğini defalarca "seçim sandıklarında" göstermiştir. Fakat "sapla samanı karıştırmak" ve kimi kurumları yüceltirken kimi kurumları yıpratmamak gerekir.
Zira başka ordumuz yok ve olmayacak...