17 Ağustos 2011 Çarşamba

Ergenekon'un Ayhan Çarkın'ı kim? / Mahmut Övür

Birkaç hafta önce Ayhan Çarkın'ın açıklamalarıyla ilgili "Bu yaz hangi siyasilere zehir olacak?" demiş ve 90'larda yaşanan kirli süreci yaratanların yargı önüne çıkacağından söz etmiştik.
O tespitin ipuçları şimdi daha net ortaya çıkıyor. Çarkın'ın ifadesi sonucu eski özel harekâtçı polislerin tutuklanması buna işaret...
Bu yüzden bugünlerde herkesin kafasında aynı soru var; acaba bu süreç siyasilere ve dönemin güçlü bürokratlarına da ulaşır mı?
Önceki yazıda da dile getirdim...
Eski Özel Harekâtçı polis Ayhan Çarkın'ın ifadeleri bir dönüm noktası...
"İşin bir ucunda sivil asker bürokratlar, öteki ucunda siyasetçiler var." Bu soruşturma eninde sonunda o döneme imza atmış herkesi kapsayacak.
Çünkü Çarkın'a göre "Ölüm kararları bir devlet politikası..."
Bu gerçeği 1997'de 
bizzat Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş da rapora geçirdi. O rapor devletin arşivinde duruyor.
Bir çarpıcı not daha... Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, örtülü ödenekten 500 milyar liranın nereye harcandığını anlatırken şöyle diyordu:
"Bu sırlar açıklanırsa millet ayağa kalkar, dünya ayağa kalkar, milletler birbirine düşer, Türkiye çöker, rejim tehdit altına girer..."
Haklarını yemeyelim, en azından "sırların" milleti ayağa kaldıracağını biliyorlar ama"çökme" meselesinde yanıldılar. Çünkü Türkiye değil onların iktidarı çöktü... Bir daha iktidar olamadılar.
Bir anlamda "millet ayağa kalktı" ve onları sandık yoluyla siyaset dışına itti.
Ama hukuk önünde hesap vermediler...
Türkiye yavaş yavaş da olsa bu noktaya gidiyor. Bu süreci vicdan azabı çeken Ayhan Çarkın'ın ifadeleri başlattı. Aslında o dönemle hesaplaşma birkaç koldan sürüyor ama en önemlisi bu... Yaklaşık 15 yıl sonra bu noktaya gelebildik. İlk kez"derin duvar"dan "bir tuğla" çekiliyor. Ben arkasının geleceğine inanıyorum.
Aynı şeyin daha erken bir biçimde Ergenekon dava sürecinde de yaşanacağını bekliyorum.
2007'de başlayan Ergenekon davasında henüz bir "çözülme" yok. Son 8-10 yılda olup bitenlerden, darbe girişimlerinden, 2006'da yaşanan cinayetlerden, kaos ortamı yaratılmasından rahatsız olan, vicdan azabı çekenler mutlaka var.
Birçok insanın istemeden emir komuta zinciri içinde bu kirli ilişkilere destek olduğu biliniyor. Peki, ne zaman bu yapıdan birAyhan Çarkın çıkar?
Henüz belli değil. Ama birkaç ipucu var.
En son "İnternet Andıcı" yla ilgili Albay Dursun Çiçek'in ve eski 1'inci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız'ın avukatının söyledikleri bu yolda atılmış ilk adımlar sayılabilir. Ama çok daha ilginç olanını Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün "derin kulağı" olduğu iddia edilen emekli Tuğgeneral Levent Ersöz söyledi...
Ersöz yargılandığı 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne "mesaj" olabilecek ama aynı zamanda bir "işaret" olarak da yorumlanabilecek bir dilekçe verdi: Dilekçesinde şöyle diyordu:
"Dönemin kuvvet komutanları, emekli olduktan sonra faaliyetleri olmadığı şeklindeki bir gerekçeyle tefrik edildiler. Encümen-i Daniş toplantılarına her ay düzenli katılan sivil ve askerler suçlu görülmüyor."
Ersöz sürecin bamtelini de şu sözlerle özetledi: "Emir-komuta zincirinin dışına asla çıkmadım."
Sonra da ekledi: "Ben ve Hasan Atilla Uğur'un üzerinden bir dönemin hesaplaşmasına girilmesin.
Bizim haksız yere kurban edilişimize kim göz yumuyor?"
Bu sorulara kimsenin cevap vereceğini sanmıyorum ama Ergenekon'un "derin kulağı ve kara kutusu" olarak nitelenen Ersöz konuşursa, çok şeyin değişeceğini biliyorum.
Tıpkı "İnternet Ardıcı"nda olduğu gibi, sona yaklaşıyoruz...