10 Ağustos 2011 Çarşamba

Bile bile lades! / Mustafa Ünal


Savcının talebi karara dönüştü.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 7'si muvazzaf general 14 sanık hakkında 'kuvvetli suç şüphesi' gerekçesiyle yakalama kararı verdi. Aralarında kamuoyunun yakından tanıdığı isimler var. EDOK Komutanı Nusret Taşdeler... Rütbesi orgeneral.

İddianamede sanık olarak adı geçen Nusret Taşdeler hakkında savcının yakalama talebinde bulunduğu biliniyordu. Mahkemenin kararı sürpriz olmadı. İhtimaldi çünkü. Buna rağmen şûra EDOK'a komutan olarak atadı. Maalesef şûra yargıda dosyası olan generallerle ilgili içtihat oluşturamadı. Sorunu dondurmayı veya ertelemeyi yeğledi.
Oysa tutuklu veya haklarında dava açılan general sorunu yeni karşılaşan bir durum değil. Geçen yıl uzun boylu tartışıldı. Orgeneral Taşdeler'le ilgili iddiaları ve yargı sürecinde yaşanması muhtemel gelişmeleri dikkate almalıydı. Ama böyle yapmadı, normal prosedürü işletti.

Hakkında yakalama kararı çıkartılan bir EDOK komutanı görüntüsü TSK'ya yakışıyor mu? Yargı kararını eleştirmek, savcı ve hâkimlere kızmak bu görüntüyü düzeltmiyor. Kurmay bakışıyla Genelkurmay bu sonucu öngörebilmeliydi. Nasıl öngörsün, kılavuz da sorunlu...
Komutana hukukî mütalaa verecek Adli Müşavir de yakalama kararı çıkartılanlardan biri. O da kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim; Hıfzı Çubuklu, tümgeneral. Bu bir meslek subayının ulaşacağı en üst rütbe... Karargâhtaki tüm işlerin kanun çizgisinde yürümesinden sorumlu Adli Müşavir, yasal olmayan faaliyetlerden sanık olarak yargılanıyor.
Oysa Adli Müşavir, Genelkurmay'ın attığı her adımda kanunların gözetilmesini sağlamakla yükümlü... Karargâh'ın hukuk sorumlusu. İnternet andıcı davasının sanığı. Bu tuzun koktuğu hal değil de nedir? Adli Müşavir yasal olmayan faaliyetlerin içinde bulunursa gerisini siz düşünün. İnternet siteleriyle ilgili iddiaları açığa çıkaracağı yerde karartma için uğraş verdiği iddianamedeki ifadelerden anlaşılıyor.
Yakalama kararı çıkartılan başka önemli isimler de var. Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin bunlardan biri... İstihbarat Başkanlığı sıradan bir görev değil. Genelkurmay'ın en kritik makamlarından biri. Buraya atama yapılırken aşırı özen gösterilmesi gerekmez miydi?

Şûradan önce iddianamenin mahkemede kabul edilmesiyle birlikte Pekin'in sanık olarak yargılanacağı biliniyordu. Yakalama kararı da hesap edilmeliydi. Buna rağmen İsmail Hakkı Pekin yerini korudu. Peki, şimdi ne olacak? Yargının yakalanmasını istediği generaller kritik görevlerde... Maalesef şûra, çözüm yerine kollayan bir tutum takındı. Bu, bile bile lades.
İnternet andıcı davasının, son yılların en önemli davalarından olduğu kesin. Daha soruşturma safhasında medyaya yansıyan bazı haberler çarpıcı sonuçlar doğuracağını gösteriyordu. Ucunun dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a kadar uzanacağının işaretleri vardı. Belgeyi Dursun Çiçek 'Bu belge gerçektir' diyerek doğruladı. İnternet andıcı 'emir-komutayı' belgeliyor. Şüphelilerin ifadelerinden de 'emir-komuta zincirini' yakalamak mümkün...

Belge incelendiğinde İkinci Başkan Hasan Iğsız'ın onayından sonra el yazısıyla 'komutana arz' notunun düşülmüş olduğu açıkça görülüyor. Buradaki komutanın kim olduğunu tahmin etmek herhalde zor değil. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'dan başkası olamaz. Başbuğ'un bu dosyaya dâhil olacağını söylemek kehanet değil. Bir Genelkurmay başkanına yargı yolu göründü. Normalleşmenin göstergesi. Eskiden Genelkurmay başkanlarına dokunabilmek mümkün değildi.
İnternet andıcı davasını yakından izlemekte yarar var, ilginç gelişmelere gebe çünkü.