2 Ağustos 2011 Salı

2011 'YAŞ'ından çıkacak olan kuvvet komutanları ve yeni orgeneralleri kimler olacak? / Önder Aytaç

2011 ‘YAŞ’INDAN ÇIKACAK OLAN KUVVET KOMUTANLARI VE YENİ ORGENERALLERİ KİMLER OLACAK?

4’ün 3’ünün zaten 3 hafta sonra emekli olacağı, 1 tanesinin de, sürekli ‘genç subaylar rahatsız’ söylemiyle İlker Başbuğ’un yerleştirdiği çevresindekiler tarafından adeta taciz edilerek ve bilgi akışının yanlış sistematize edilmesinden dolayı, 2 yıl önce erken emekliliğini istemesinin, anormal demokrasisi olmayan ülkelerde, haber bile olmaması gerekirken, güzel ülkemizde, bu memurların yerlerine atanacak memurların da gazete köşelerini çok kapladığı maalesef ki görülmekte...

Fakat nedense bilen-bilmeyen herkes yazıp çiziyor, atıp tutuyor ve general-toto oynuyor. Adeta ağzı olan konuşuyor. O yüzden, işin doğrusunu biz yazalım da bu konu daha fazla uzamasın dedik. Şöyle ki:

Son emekliliklerden sonra TSK’da kalan Orgeneraller şu şekilde sıralanıyor:
KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
TERFİ YIL VE SIRASI      ADI                                                     SİCİL
2007.1                          ORG. NECDET ÖZEL                            P.1969-1
2007.2                          ORG. SALDIRAY BERK                          TOP.1968-3
2008.1                          ORG. ASLAN GÜNER                            TOP.1967-10
2008.2                          ORG. HAYRİ KIVRIKOĞLU                     İS.1969-25
2009.1                          ORG. BEKİR KALYONCU                       MU.1972-1
2009.2                          ORG. HÜSEYİN NUSRET TAŞDELER      TOP.1970-1
2010.1                          ORG. YALÇIN ATAMAN                         MU.1969-8
2010.2                          ORG. SERVET YÖRÜK                          TOP.1970-31

DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
TERFİ YIL VE SIRASI       ADI                                                    SİCİL
2007.1                          ORA. EMİN MURAT BİLGEL                   DZ. 1970-4023

HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
TERFİ YIL VE SIRASI       ADI                                                    SİCİL
2009.1                           ORG. BİLGİN BALANLI                        HV.PLT.1967-54

Eğer Necdet Özel’in doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’na atandığını farz edersek, teamüllere göre, Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanması gereken isim Saldıray Berk oluyor. Lakin hükümetin çok çeşitli ve haklı nedenlerden dolayı Saldıray Berk ismine hoş bakmadığını biliyoruz. Berk, KKK’ya atanamadığı takdirde, 4 yıllık rütbe bekleme süresini dolduracağı için otomatik olarak emekli olacak.

Dolayısıyla tercih sırası bir kademe aşağı inecek. Orada da aynı kıdemde iki generalin varlığı söz konusu. Bunlar; Aslan Güner ile Hayri Kıvrıkoğlu.

Aslan Güner, kamuoyunda özellikle Hayrünnisa Gül Hanımefendi’ye selam vermemek için seksek oynadığı karşılama törenleri ile biliniyor. Ayrıca Özal’ın vefat ettiği tarihte Cumhurbaşkanlığı Başyaverliği görevinde bulunuyor ve vefat hususunda ihmalinin bulunup bulunmadığı da sıklıkla tartışıldı. Gazetecileri Karargâh’a çağırıp brifing verdiği ve telefonlarla gazetecileri yönlendirdiği de kulislerde konuşuldu. Cemil Çiçek ve Vecdi Gönül ile de yadsınamaz bir yakınlığı var. Bunların da ötesinde, 2007 yılında PKK’yı dinleteceğiz diyerek İsrail’den dinleme cihazları aldırttığı ve yasadışı olarak iki bin kişiyi dinlettiği de sıklıkla konuşuldu.

Fakat bunların yanında Akçaabat’lı dindar bir köylü ailenin mensubu olarak Özal’ın kendisine yaver olarak seçeceği kadar güvendiği bir subay olduğu da söyleniyor. Ayrıca Mavi Marmara krizinde, hükümetin bir sonraki gidecek yardım gemisinin yanına, savaş gemisi katmaması için ikna turları yaptığı da gene kulislerde çokça konuşuldu.

Hayri Kıvrıkoğlu hakkında ise Kıbrıs’ta Türk Barış Kuvvetleri komutanı olarak görev yaptığı dönemde sert ve otoriter bir asker olarak biliniyor. Eski Genelkurmay Başkanlarından Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun amcasının oğlu olması da kariyerindeki yadsınamaz artılardan bir tanesi. Hüseyin Kıvrıkoğlu ise Batı Çalışma Grubunu tasfiye ederek Cumhuriyet Çalışma Grubunu kurduğu iddia edilen ve 28 Şubat’ın NATO’cu generallerine kıyasla Avrasyacı olarak bilinen birisi. Görev süresi boyunca ABD’ye gitmedi. Yurt dışı gezilerini; Çin, Rusya, Kırgızistan ve Kazakistan gibi Asya ülkelerine yaptı. Devlet olmanın bir gereği olarak, Hayri Kıvrıkoğlu da akrabalık bağlarına göre değerlendirilmeyecektir ama hükümet kendisiyle çalışmayı düşünmezse o da veto edilebilir.

Aslan Güner ve Hayri Kıvrıkoğlu’nun veto edilmeleri durumunda ise Bekir Kalyoncu veya Hüseyin Nusret Taşdeler’den birisinin atanması gerekecek. Nusret Taşdeler’in adı da andıç soruşturmasına karıştığı için, eğer AKP’deki derinciler devreye girmezlerse, atanmasının oldukça zor olduğu ifade ediliyor. Fakat Bekir Kalyoncu’nun atanması halinde de Aslan Güner ve Hayri Kıvrıkoğlu’nun kendilerinden 4-5 yıl sonra Harp Okulundan mezun olmuş birinin astı olmayı kabul etmeyecekleri ve istifa edecekleri kulislerde konuşuluyor. Bu sayılan isimlerin birbirine yakınlıkları ve konulara yaklaşımları arasında da neredeyse hiçbir fark yok da denilebilir. Aralarında yalnızca ekol farkı varsa da, hepsi de kültür mantarı gibi ‘tünel harekatı’ ile paşa olduklarından dolayı, hepsi de benzer / aynı kültürlerin insanları

Bütün bunlar değerlendirildiği zaman, Kara Kuvvetleri Komutanlığı için Hayri Kıvrıkoğlu’nun adı sanki en ön plana çıkıyor gibi duruyor. Tabi hükümet bir sürpriz yaparak –Cemil Çiçek ve Vecdi Gönül devreye girerlerse- Aslan Güner’i de atayabilir. Böyle bir durumda Bekir Kalyoncu veya Nusret Taşdeler 2013 yılının en kıdemli Kara Kuvvetleri Komutanları adayları olarak 2015 yılının Genelkurmay Başkanları sırasına girmiş oluyorlar. Eğer KKK’ya Kıvrıkoğlu veya Güner atanırsa, 2015 yılında büyük ihtimalle Bekir Kalyoncu’yu Genelkurmay Başkanı olarak göreceğiz ki demokrasimiz adına eskinin sıkıntılarından çok da farklı bir durum yok.

Bu dönemde Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) ise en belirsiz makam. Bu makama atanması beklenenler ihtimal sıralamasına göre şöyle: Aslan Güner, Hayri Kıvrıkoğlu, Bekir Kalyoncu, Yalçın Ataman ve Servet Yörük. Eğer Kıvrıkoğlu KKK olursa, JGK’ya Aslan Güner atanabilir ki bu da demokrasi adına ciddi anlamda düşünülmesi gerekli bir durum. Elbette bu döngünün tam tersi de olabilir. Veya Kalyoncu, Ataman ve Yörük arasından herhangi bir tercih de yapılabilir. Geçmişte farklı uygulamalar yapıldığı için kesin bir yorum yapak oldukça zor.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için Donanma Komutanı Emin Murat Bilgel’in atanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Bilgel’in atanmasında bir sorun çıkarsa, hemen arkasında Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu var. Lakin onun da adı davalarda geçtiği için atanmasına zor gözüyle bakılıyor. Bu durumda bu sene oramiral olabilecek tek subay olarak kalan Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Nusret Güner’in atanması gerekiyor. Dolayısıyla DKK ya Emin Murat Bilgel, ya da Nusret Güner olacak. Nusret Güner’in atanması durumunda da üst rütbedekilerden istifa krizi yaşanabilir.

Hava Kuvvetleri Komutanlığında ise ne olacağı gerçekten de hayli meçhul. Hasan Aksay’ın istifasından sonra, kalan tek orgeneral Bilgin Balanlı. O da Hasdal Cezaevinde tutuklu durumda. Bu yüzden terfi sırasında olan 3 generalden birinin terfi ederek doğrudan HKK’ya atanacağı konuşuluyor. Tutuklu durumda olan Korcan Pulatsü ve Ziya Güler’in atanması da ihtimal dışı göründüğü için, Hava Lojistik Komutanı Mehmet Erten’in orgeneralliğe terfi ederek HKK’ya atanması bekleniyor. Eğer Erten de emekli edilirse, 3 yıl kıdemli Korgenerallerden Abidin Ünal veya Mehmet Veysi Ağar’dan birinin korgeneral olarak HKK’ya atanması söz konusu olabilir. Fakat bu düşük bir ihtimal olarak görülüyor. Alttakilerden birisinin HKK olması durumunda üstte kalanlardan da istifalar olabileceği de göz ardı edilmemeli.

Bunların ötesinde Kara Kuvvetlerinde orgeneral olacakların durumunun da irdelenmesinde yarar var. Onlar da şu şekilde sıralanıyor:

KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
TERFİ YIL VE SIRASI  ADI                                                       SİCİL
2006.1                      KORG. İSMAİL HAKKI PEKİN                  P.1972-2
2006.2                      KORG. ABDULLAH ATAY                         P.1970-13
2006.4                      KORG. NEJAT BEK                                 TOP.1969-16
2006.5                      KORG. ÖMER NECATİ ÖZBAHADIR        TNK.1973-33
2007.1                      KORG. MUSTAFA KORKUT ÖZARSLAN    P.1972-32
2007.2                      KORG. AHMET TURMUŞ                         P.1969-ORD-1
2007.3                      KORG. GALİP MENDİ                             P.1970-35
2007.4                      KORG. HULUSİ AKAR                             P.1972-59
2007.5                      KORG. ABDULLAH YAŞAR CİHANSIZ      TOP.1973-66

Kara Kuvvetlerinde 9 orgeneral kadrosu olduğu için, bu generallerden ikisinin terfi etmesi bekleniyor. İsmail Hakkı Pekin, Nejat Bek ve Mustafa Korkut Özarslan tutuklu durumda oldukları için terfilerinin görüşülmeyeceği kesin gibi. Bu durumda Abdullah Atay, Ömer Necati Özbahadır, Ahmet Turmuş, Galip Mendi, Hulusi Akar ve Abdullah Yaşar Cihansız’dan ikisinin orgeneralliğe terfi etmesi bekleniyor. General sayısı Türkiye’de Çin, ABD ve Rus ordularına göre bile fazla olduğu düşünülürse, keşke hiç kimsenin terfi etmemesi ile ilgili yasal alt yapı bundan sonraki süreçler için hazırlansa.

Bu generallerin bir önemli özelliği de, eğer tahmin edildiği gibi Kıvrıkoğlu veya Güner bu sene KKK’ya atanırlarsa ve 2015’te de Bekir Kalyoncu Genelkurmay Başkanı olursa, 2015 yılında KKK olma sırasına girecek olan orgeneraller bunların arasından seçilecek. Bir diğer anlatımla, senaryo gerçekleşirse, 2017 yılında Bekir Kalyoncu 67 yaş sınırından emekli olunca, bu kişiler Genelkurmay Başkanı olma şansını yakalayabilecek olanlar. Dolayısıyla da bu sene terfi edecek olan Korgenerallerin kim olduğu ayrı bir önem kazanıyor.

Abdullah Yaşar Cihansız internete düşen ses kayıtlarında AKP’ye ve TÜSİAD eski başkanı Arzuhan Yalçın Doğan’a küfür eden konuşmaların sahibi olduğu iddia edilen bir kişi. Hulusi Akar’ın ise Harp Okulu Komutanlığı yaptığı dönemde albaylar dahil bazı subayları tekme tokat dövüp istifalarına yol açtığı ile ilgili ciddi iddialar söz konusu. Ayrıca adı 2. iddianamede hükümet aleyhine yapılan toplantıların katılımcılarından / müdavimlerinden birisi olarak geçiyor.

Galip Mendi’nin adı ise Genelkurmay adına tutuklu emekli generaller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’u ziyaretinde duyuldu. Fakat bu ziyaretin emirle yapılmış olduğu herkesçe biliniyor. Ayrıca Çetin Doğan’ın 1. Ordu’da yaptığı fişlemelerde yanına "+" konulmayan ve "ailesi aşırı muhafazakar" diye not düşülen bir general ki Başbakan Erdoğan ve İsmet Yılmaz bunu da terfilerde göz önünde bulundurabilir.

Diğer generaller Ahmet Turmuş, Abdullah Atay ve Ömer Necati Özbahadır hakkında ise fazla bir bilgi genellikle yok. Ahmet Turmuş’un temditsizliği, birincilikle mezun olması ve belki de Çetin Doğan’ın fişlemelerinde "-" olarak yazılması yüzünden bir adım önde durduğu söylenebilir. Ömer Necati Özbahadır hakkında da, efendi ve babacan bir asker olması haricinde hiçbir bilgiye rastlanmıyor. Dolayısıyla şu an görünen durum, bu dört korgeneralden ikisinin orgeneral olarak atanacak olması.

Bütün bu yazdıklarımız da bize, artık generallerin adı ne kadar çok duyulursa, siyasete ne kadar bulaşır ve siyasi yorum yaparlarsa, terfi şanslarının da o kadar düştüğünü açık ve seçik olarak gösteriyor.

Bunun yanında sosyla medyanın, internetin ve haberleşmenin bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde, sansürün artık olanaksız hale geldiğini ve komutanların artık askerleri tarafından da değerlendirilmesinin –bile- çok önem arz ettiğini, bizler de açık ve seçik bir biçimde görüyoruz. Geçmiş yıllara göre, tam tezat olan bu durum da, demokratik bir ülke olmak yönünde önemli bir adım.

Ümidimiz ve umudumuz o dur ki; bu yıldan sonra, bu konuların artık gündemi hiç ama hiç işgal etmemesi. Zira ABD’de veya AB’de Genelkurmay Başkanının adı herhangi bir yurttaşa sorulsa, %5 oranında bile bilen kimse çıkmıyor. Bu da sanırım bu ülkelerde, gerçek anlamda bir ‘demokrasi’ olmasının gereği. Ve yine umuyoruz ki generallerimiz artık kendilerinin medyatik olmalarının, zırt pırt uzmanı olmadıkları konularda medyaya açıklama yapmanın ve siyasetle uğraşmanın kendilerine hiç bir fayda sağlamadığını, -aksine zarar verdiğini- görürler. Peygamber Ocağı olduğu iddia edilen güzide ordumuz da siyaset ve ticaretten elini çekerek asli vazifesine döner.

Kanımızca hiçbir kuruma peygamber ocağı gibi bir anlam yüklemesi yapılmamalı. TSK’nın laik olduğu ve layık olduğu şekliyle de hareket edilmesinin gereği de bilinilmeli. Bu YAŞ sonrasında Erdoğan Hükümetinin ve MS Bakanı İsmet Yılmaz’ın neler yapmasının gerekliliğine de buradan göz gezdirmekte yarar var. Hem de hiç gecikmeksizin (http://www.medyafaresi.com/yazi/501/onder-aytac-pasaciklar-krizini-firsata-cevirmek.html).

Selam ve Muhabbetle,