25 Haziran 2010 Cuma

Kanlı bilanço / Eyüp Can

KÜRT sorununda madem “sözün bittiği yerdeyiz” gelin rakamlarla konuşalım...

Nedim Şener Milliyet’te çok güzel bir gazetecilik yapmış ve 26 yıllık “kanlı savaşın” bilançosunu çıkarmış.

Söz konusu olan insan hayatıysa sayılar kifayetsiz kalır amenna, ama fotoğrafı net görmemiz için bu acı bilançoyla yüzleşmek zorundayız.

Madem Türk ordusu ile PKK arasında 1984’ten bu yana “düşük yoğunluklu bir savaş” yaşanıyor gelin önce güvenlik mensupları açısından tabloya bakalım...
¡ ¡ ¡
26 yılda asker, polis ve koruculardan oluşan şehit sayısı 6 bin 653.
Buna karşılık öldürülen PKK’lı sayısı 29 bin 704.
Eğer söz konusu iki ordunun düzenli savaşı olsa TSK bu savaştan “zaferle” çıkardı.
Ama söz konusu olan ne iki ülke ordusu ne de düzenli bir savaş.
Bu yüzden 1 askere karşılık 4 PKK’lının öldürülmüş olması bizi muzaffer kılmıyor.
Çünkü ölen de öldüren de bu ülkenin insanı.
Güneydoğu’da bir oğlunu askere diğerini dağa gönderen o kadar çok acılı aile var ki...

Biz teröre kurban gidenler “şehit” diyoruz, onlar ister dağda ister düz ovada ölsün-öldürülsün iki taraftan gelen cenazeyi de “şehit cenazesi” diye kaldırıyor.
Böyle olduğu için 1’e 4 rakamı zafer getirmiyor.
Böyle olduğu için terör bitmiyor...

Ve en önemlisi böyle olduğu için çeyrek asırda 30 bine yakın PKK’lı öldürülmüş olmasına rağmen dağa çıkışın önüne geçilemiyor.

Çünkü karşımızda klasik bir terör örgütü yok.
¡ ¡ ¡
PKK ne tek başına bir etnik isyan hareketi ne de terör örgütü.
İkisinin karışımı.
Bu yüzden ister muhatap alın ister almayın, ister sınır ötesi operasyonlar yapın ister yapmayın, ister 1’e 4 isterse 1’e 14 kayıp verdirin, terörün kökü kazınmayacak.

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ bile defalarca terörü bitirmenin imkânsızlığını, esas hedefin terörü etkisiz kılmak olduğunu söyledi.
Yıllar içinde iniş ve çıkışlar olsa da 26 yıldır PKK etkisizleştirilemedi...

Bu şekilde bir 26 yıl daha savaşsak ne olacak?
¡ ¡ ¡
Cevap yıllara göre terör tablosunda.
1994’te 6.446 saldırı olmuş 2002’de 164, fakat sonra tekrar binli rakamlara çıkmış.
Demokratik açılımın başladığı Mart 2009’dan bu yana 134 şehit vermişiz.
Bu rakam terörün zirve yaptığı 1994’te 2.137, Öcalan’ın yakalanmasından sonra 14’e kadar düşmüş. 2003’te tekrar 94’e çıkmış, 2004’te 103, 2005’te 135, 2006’da 149, 2007’de 183, 2008’de 222.
Açılımın başladığı yıl 80.
2010’da ise 72.
¡ ¡ ¡
İnsan hayatını rakamlar üzerinden anlatmak feci ama bir çarpıcı rakam daha var.
26 yılda öldürülen asker 6.653 iken teröre kurban giden 5.687 sivil vatandaş var.
İşte bu yüzden PKK sadece şiddeti araç olarak kullanan bir isyan hareketi değil, sivil vatandaşları da hedef alan bir terör örgütü.

Fakat bakın son saldırılarda PKK dış dünyada kaybettiği desteği kazanabilmek için çok bilinçli bir stratejiyle güvenlik güçlerini hedef alıyor.

Bir yandan terörü dağdan şehre indirerek çaresizlik duygusu yayıyor, diğer yandan siyasi talepleri karşılanmadığı için silaha sarılan bir isyan hareketi görüntüsü vermeye çalışıyor. En kötüsü PKK bu diabolik yüzüyle iki tarafı da zehirliyor.
¡ ¡ ¡
Tüm bunları neden anlatıyorum...
Dün “Türkler ne istiyor?” diye sordum.
Çok tipik tepkiler de aldım, çok ilginç cevaplar da...

Tipik olanların ortak tepkisi şu: “Bırakın bu açılım palavralarını, PKK terörünün kökü kazınıncaya kadar savaşa devam...”

“Bir 26 yıl daha savaşa devam” diyenlere söylenecek tek şey var...
Madem sözün bittiği yerdeyiz hiç değilse 26 yıllık kanlı bilançoya bakın...