21 Haziran 2010 Pazartesi

İşte Balyoz'da tahliyelerin gerekçesi

Balyoz soruşturmasında tahliyelerin gerekçesi açıklandı: Eylemlerin yapıldığına dair kanıt yok. Tahliyelerin dayanağında AİHM kararları da emsal gösterildi.

BALYOZ Güvenlik Harekat Planı Soruşturması'nda aralarında 1'inci Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Tümgeneral Abdullah Dalay ve Korgeneral Yurdaer Olcan'ın da bulunduğu, 14 subayın tahliyesine karar veren İstanbul 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Yılmaz Alp, şüphelilerin tutuksuz yargılanmalarının, yargılamanın amacına ulaşmasına engel olmayacağını belirti. Anayasa'nın 2'inci ve 10'uncu maddesine de yer verilen kararda Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti ve kanun önünde herekesin eşit olduğu ifade edilerek, soruşturma kapsamında aynı suçlamayla ifadesi alınan bazı şüphelilerin tutuklandığı, bazı şüphelilerin ise mahkemeye bile sevk edilmeden serbest bırakıldığına dikkat çekildi.

Şüphelilerin soruşturma aşamasındaki davranışları, sosyal statü ve konumlarına göre kaçma olasılıklarının bulunmadığı belirtilen kararda 14 şüpheli hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu.

EYLEME GEÇİLDİĞİNE DAİR SOMUT OLGU YOKTUR
Soruşturma kapsamında tutuklanan 14 subay hakkında yasada belirtilen tutuklama nedenlerinin mevcut olmadığı belirtilen kararda şunlara yer verildi.

"Şüphelilerin soruşturma aşamasındaki davranışları, sosyal statü ve konumlarına göre kaçma olasılıklarının bulunmadığı, delillerin toplanmış olması itibariyle delillerin yok edilmesi, gizlenmesi ve değiştirilmesi ile tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması hususunda kuvvetli şüphe bulunmamaktadır. Eylemin aşaması dikkate alındığında şüpheliler lehine suç vasfının değişme olasılığı mevcuttur. Mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevelendirildikleri Balyoz Seminer Planı'nda yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmamaktadır. Dosyadaki tüm şüpheliler 5-7 Mart 2003'de yapılan Balyoz Hareket Plan seminerine katılan veya olasılığı en yüksek tehlike senaryosu olarak isimlendirilmiş çalışma sırasında, seminere katılmamış olmakla birlikte görevlendirilmiş kişilerdir ve Türkiye Cumhuriyeti yürütme organını cebren iskat ve vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs etmek suçundan soruşturulup tutuklandıkları, şüpheli Nuri AliKarababa'nın ise silahlı örgüt üyesi suçlaması ile tutuklanıp soruşturmaya devam edildiği anlaşılmıştır. Verilen tutuklama kararlarından sonra devam eden soruşturma kapsamında aynı eylem nedeniyle şüpheli olan bir çokkişi bizzat istanbul C. Başsavcılığınca (CMK 250 maddeyle yetkili) bir kısım şüpheliler ise talimat yoluyla ifadeleri alındıktan sonra, C.Savcılığı'nca serbest bırakıldıkları, tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır."