14 Haziran 2010 Pazartesi

GENELKURMAY BAŞKANI ANALAR GİBİ AĞLAMAZ TEKTİP ELBİSEYİ GİYER VE... / Nevzat Tarhan

“Türkiye’nin vicdanı konuşuyor” diyeceğimiz olaylar yaşanıyor.

Kendini “Omnipotent” yani yeryüzü tanrısı zanneden hesap vermeyen, kendine tapan, Anadolu tabiri ile şeytanın atına binmiş resmi bürokrasi mütekebbirlerinin ezberleri bozuluyor. Ya değişecekler ya da narsisistik yaralanma ile bunalıma girecekler.

Son 10 yıldır herkesin sustuğu dönemlerde ASDER Derneği, Taraf ve Vakit gazeteleri başta pek çok yayın organı doğruları yüksek sesle söyleme yiğitliğini göstermişlerdi. Son bir yıl içinde Demokrat Yargı Derneği cesaretin ötesinde “Mucitlik” derecesinde tespitlerde bulundu.

Yargı filozofu diyebileceğimiz Doç. Osman Can “Meclis hukuku Anayasa Mahkemesine karşı korumak zorunda” ve “TBMM onaylamazsa darbe geçersiz sayılır” gibi görüşlerle zihinsel şartlanmaları alt üst etti. Türk toplumunun demokrasi işleyişinde, artık ergenlik dönemini geçtiğine dair kanaati güçlendirdi.

Bu arada şeytanın avukatları fikire fikirle karşılık veremedikleri için her zamanki hile, fitne, yalan dolan, entrika yollarının planını yapıyorlar.

Ordumuz büyük mü, şişman mı?

Birinci plan terör olaylarını artırarak siyasi iktidari güçsüz ve yetersiz göstermek. PKK’nın ilgili kolu çalışmaya başladı bile. Genelkurmay Başkanının ve her ordusunu sevenin içini yakan teğmen eşi Pınar’ın şehadeti bunun bir örneği.

Genelkurmay Başkanına “zayıflar, acizler ve analar” gibi ağlamak ve duygusal şiirler yazmak, mesajlar yayınlamak değil tektip elbiseleri giyip teröristin inine girmek yaraşırdı.

Ancak o irade yok, askerimizin üzerine ölü toprağı örtülmüş gibi. Terörü 25 yıldır önleyemeyen ordu değişime direniyor özeleştiri yapamıyor. Büyük, şişman birliklere değil, küçük ama çevik birliklere ihtiyacımız vardır.

Her halükarda Ordumuzun vicdanının da kıpırdadığını görüyoruz. Bazı şeyler değişecek. Komutanlarımız karıştırdıkları dost-düşman algılarını değiştirecekler inşaallah diyelim.