2 Ocak 2012 Pazartesi

MİT'in G.Kurmay'a Gönderdiği 3 Ayrı Rapor

MİT’in Uludere’de operasyonun olduğu gün Genelkurmay’a ilettiği raporda, Fehman Hüseyin sınırı geçen grupta denmiş.
Uludere’de 35 sivil, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hava saldırısı sonrası hayatını kaybetti. Taraf, Genelkurmay Başkanlığı’na yanlış istihbaratın MİT tarafından gönderildiğini yazdı. Ardından Başbakan Tayyip Erdoğan kameralar karşısına geçip, istihbaratın MİT tarafından 10 gün önce verildiğini üstü örtülü bir şekilde doğruladı. Erdoğan, operasyondan önce sivillerin PKK’lı olduğuna yönelik bir istihbaratın son anda MİT’ten askere gitmediğini, konuyla ilgili MİT’in bir açıklama yapacağını söyledi. Beklenen açıklama altı saat sonra geldi. MİT yaptığı açıklamayla Başbakan’ı da yalanlayarak, Genelkurmay’a herhangi bir istihbarat gönderilmediğini açıkladı.

Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır. Uludere’deki katliamın olduğu günden itibaren, askeri kaynaklardan aldığım bilgiler ışığında, olayın perde arkasını aydınlatmaya çalışıyorum. MİT, “herhangi bir bilgi göndermedik” demesine rağmen, önceki gün MİT tarafından askere gönderilen iki ayrı raporu yayımladım. Doğrusu MİT’in ortadaki bu belgelere rağmen neden doğru olmayan bir açıklama yapma ihtiyacı hissettiğini, Başbakan’ı zor durumda bıraktığını anlayamadım.

Uludere katliamı öncesi devlet kademelerinde yaşanan gelişmelerle ilgili yeni bilgi ve belgelere ulaştım. Başbakan Erdoğan, “son anda giden bir istihbarat raporu yok” demesine rağmen, görüştüğüm askeri yetkililer, kendilerine son anda MİT’in gönderdiği raporu da benimle paylaştılar. 28 aralık günü yani hava operasyonunun yapıldığı gün MİT, askerlere yeni bir rapor daha göndermiş. Rapor, kestirme yani cep telefonu ve telsizlerin dinlenmesi sonucu elde edilen bilgiler ışığında hazırlanmış. Raporda MİT, askere “grup içinde Fehman Hüseyin’in olduğu değerlendirilmiştir” notunu da göndermiş. Bu raporun yanı sıra konuyla ilgili olarak MİT, 20, 23 ve 25 aralık tarihlerinde üç ayrı rapor daha göndermiş.

İşte MİT’in gün gün askerlere gönderdiği o raporlar ve raporların içeriğindeki bilgiler;
MİT’ten peş peşe raporlar
Önceki gün yine bu köşede de aktardığım gibi, MİT 14 ekimde Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’na, “Kongra-Gel (PKK) Eylem Emaresi” konulu bir yazı gönderiyor. Yazıda, “Türkiye metropollerine eylem yapacak HPG mensuplarına Irak’ın kuzeyinden silah/mühimmat ve malzeme aktarımının kaçakçılar vasıtasıyla yapıldığı/yapılacağı” notu yer alıyor.

Karakol baskınların çoğunun Fehman Hüseyin’in emri ile yapılmış olması, Hüseyin’in PKK’nın son dönemde verdiği kayıpların intikamını almak üzere, Türkiye sınırına yakın bölgelerde dolaştığına dair gelen istihbaratların devletin diğer birimlerinde bulunması ve bu bilgilerin de yer yer telsiz kestirmeleri ile doğrulanmış olması, gelen bu istihbaratın dikkate alınmasına neden oluyor.

Başbakan Erdoğan’ın doğrulayıp, MİT’in yalanlamaya çalıştığı ikinci istihbarat raporu ise 21 Aralık 2011 günü gece yarısı askerlere iletiliyor. “İstihbarat çoğunlukla güvenilir nitelikte ve haber elemanı kaynaklı.” Yani PKK’nın içinde bulunan MİT ajanlarının gönderdiği bilgiye dayanıyor.

Notta şunlar yer alıyor; “PKK üyesi Topal Bedran Kod adlı Sait Tanıt, Şırnak Uludere Ortasu’daki üs bölgeleri, askeri birlikler ve hareket tarzları, bölgedeki asker sayısı ve Ortasu’daki örgüte yakın korucular hakkında araştırma yapıyor. PKK Zagros sorumlusu Dr. Erdal Bahoz kodlu Fehman Hüseyin, Şırnak Uludere Ortasu bölgesinde yer alan Düğün Dağı karşısında Türkiye sınırına 10 km uzaklıkta telsizle konuşuyor. Keşif çalışması ve Dr. Bahoz’un sınır bölgesine yakın mıntıkada bulunması, adı geçen alanda bir eylem arayışı olabileceği yönüyle önemlidir.”

Bu rapor MİT’e çalışan bazı haber elemanlarının gönderdiği istihbarat sonrası oluşturuluyor. Değerlendirmeler sonrasında da konu Genelkurmay’a rapor ediliyor. MİT ayrıca, telsiz kestirmeleri ile Fehman Hüseyin ve PKK’lı grubun yer koordinatlarını da tesbit edip Genelkurmay’a bildiriyor.
Bu olaydan birgün önce yani 20 aralık günü de MİT’ten Genelkurmay’a “Kandil’de eğitim görmüş 130 kadar yeni katılımlı teröristin Hakurk ve Haftanin bölgelerine gönderileceği ve bu bölgelerde eylem yapmalarını müteakip Kandil’e geri dönecekleri” yönünde ayrı bir istihbarat raporu daha gönderiliyor.

Fehman Hüseyin de geliyor...
MİT’ten Genelkurmay Başkanlığı’na gelen başka bir istihbarat raporunun tarihi ise 23 aralık. Raporda aynen şu bilgilere yer veriliyor; “Sinat Haftanin bölgesindeki teröristlerin bir kısmının Qumri-Surur- Kesta-Nazdur-Keşan bölgesinde 20-25 kişilik gruplar halinde barınmaya başladıkları...”

Genelkurmay, MİT’ten gelen telsiz kestirmeleriyle doğrulanmış olan istihbarat bilgileri, PKK’nın sınır bölgesindeki askeri birliklere intikam baskını yapacakları, Fehman Hüseyin’in de bu grubun içinde olacağı istihbaratı üzerine hassas duruma geçiyor.

MİT’ten Genelkurmay’a iki gün sonra 25 aralıkta başka bir istihbarat raporu daha geliyor; “Yer tesbitine dayanarak yapılan çalışma ile temin edilen bilgi: Fehman Hüseyin’in 25 aralık tarihinde Sinat Haftanin’de yer tesbitinin yapıldığı...”
Bu bilginin ardından 28 aralık günü yani operasyonun yapıldığı gün MİT’ten Genelkurmay’a başka bir rapor daha gönderiliyor. “Kestirme cihazlarından elde edilen yer tesbit bilgilerine göre Fehman Hüseyin’in sınırdaki kalabalık grup içinde olduğu değerlendirilmiştir...”

Bu bilgiler Genelkurmay’da Güvenlik Daire Başkanlığı’na aktarılıyor. Genelkurmay İsithbarat Başkanlığı’na bağlı, Güvenlik Daire Başkanlığı, terör ile ilgili bütün istihbarat duyumları, sinyal istihbaratı, görüntü istihbaratından sorumlu dairedir. Bu daire önüne gelen istihbarat bilgileri, yer kestirmeleri ve heron görüntülerinin ortaya koyduğu 40 kişilik PKK’lı grup bilgisi karar sürecini hızlandırıyor ve içinde de Fehman Hüseyin’in bulunuyor olması, askerlerde artı bir motivasyon oluşturuyor.
Önce top atışı yapılıyor
Bunun üzerine 2. Ordu Komutanlığı heron izleme ve değerlendirme birimi, heron görüntüleri üzerinde yaptığı değerlendirmede, MİT’ten gelen “istihbarat ve yer kestirme bilgilerinin” etkisiyle, “grubun kaçakçı görünümünde PKK’lılar olduğu kanaatine” varıyor. Top atışı için izin isteniyor ve alınan izin ile top atışı yapılıyor. Görüştüğüm askerî yetkililer top atışından da olumlu sonuç alınamadığını söylüyorlar. Ardından da F-16’ların kaldırılması talimatıyla, 28 aralık günü saat 21:30 sularında uçaklar bölgeyi bombalamaya başlıyor.

Askerî kaynaklara, MİT’in raporlarının ardından 2. Ordunun sürekli koordinattları verilen bölgelerde izleme ve araştırma yapmasına, özellikle son üç günde bu izlemelerini yoğunlaştırmasına rağmen bu hatanın nasıl yapıldığını da sordum. Cevapları Başbakan Erdoğan’ın verdiği cevaba yakın gibiydi; “Sınırda kanunsuz olsa da kaçakçılık yapanlar üç-beş kişilik gruplar. Bu sayı maksimum 10 kişiyi de bulabiliyor. Olay günü toplanan kişi sayısı 40. Diğer yandan olay günü 28 aralıkta grubun sınıra geçiş için yaklaştığı sırada alınan bir telefonda ‘sınırda askerin olduğu, girmemelerinin gerektiği, sınırın ötesinde beklemeleri gerektiği’ söyleniyor. MİT’ten gelen raporlar ve kestirme bilgileri de böyle bir hataya neden oluyor.”
Askeri yetkililerin şüphesi
Görüştüğüm askerî yetkililerin, Uludere katliamıyla ilgili bazı şüpheleri de var. Şüphelerine neden olan olayları ise şöyle anlatıyorlar: “Telefon kestirmelerinde gruba sınırda beklemeleri söyleniyor. Bu beklemede gruba katılanlarla beraber grubun sayısı artıyor. Ayrıca bu grup mazot ve sigara kaçakçılığı için giderken, birileri tarafından çok sayıda kişinin katılacağı şekilde bir organizasyon yapılıyor. Telsiz ve telefon kestirmeleri üzerinde de durulmalı. Kestirme, dinleme yapılmasına rağmen, MİT’in grubun içinde Fehman Hüseyin’in olduğu bilgisini ısrarla vermesi önemli. Bu da planlı bir amaç mı var şüphesini bizlerde doğuruyor.”

Askerî yetkililere “birilerinden” kimi kastettiklerini de sordum. Bu konuda yorum yapmak istemediler. Sadece kendilerine gelen raporlara vurgu yapıp, telsiz ve telefon dinlemelerine rağmen, kestirme raporlarının nasıl bu şekilde hazırlandığına bakmak gerektiğini söylediler. Sanırım kilit nokta, dinleme yapılmasına rağmen, MİT’in grubun PKK’lı olduğunda ısrar etmesi ve kestirme koordinatları vermesi. MİT, şimdi bu raporları yalanlamadan, kestirme cihazlarından hangi bilgileri elde ettiğini kamuoyuna ve “istihbarat bizden gitmedi” diyerek yalanladıkları Başbakan Erdoğan’a açıklamak zorunda.