18 Ocak 2012 Çarşamba

PKK'yı derin devlet kurdu, Apo'yu Ergenekon yönetti

Kürt siyasetçi Kemal Burkay, terör örgütü PKK ve Kürt sorununun çözümüne ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. PKK'nın 1977 yılında derin devlet tarafından kurulduğunu, 1980'den sonra ise Suriye'nin kontrolüne girdiğini belirten Burkay, Abdullah Öcalan'ın, yakalandıktan sonra Ergenekon üyesi komutanlar tarafından yönlendirildiğini kaydetti.
 
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan terör alt komisyonu, 30 yıl aradan sonra Türkiye'ye dönen Kürt siyasetçi Kemal Burkay'ın ifadelerine başvurdu. PKK'ya ilişkin görüşlerini ayrıntılarıyla anlatan Burkay, örgütün çıkış sebebi olarak 1960'lı yıllarda Kürtçü ve sol düşünceye hakim kesimlere siyaset hakkı tanınmamasını gösterdi. Bu nedenle bazı örgütlerin silahlı mücadeleye başladığını anlatan Burkay, PKK'nın 1977 yılında devlet tarafından diğer örgütleri etkisiz kılmak amacıyla kurulduğunu ve finanse edildiğini savundu. PKK'yı bitirmek için örgütün nasıl ortaya çıktığının aydınlatılması gerektiğini belirten Burkay şunları söyledi; "PKK, bir devlet projesidir. Öcalan, Mahir Sayın'ın 'Erkeği Öldürmek' adlı kitabında eşi Kesire'nin ve yüzbaşı pilot Necati'nin ajan olduğunu ve onları kullandığını söylüyor. Öcalan, 'PKK'yı kurduk, silah ve ekmeğimizi devlet verdi. Korumamızı üç yıl devlet sağladı. Bizden istenen Kürt örgütleriyle savaşmaktı.' diyor." 
 
PKK'yı bitirmek için derin devletin de çökertilmesi gerektiğini kaydeden Burkay, Ergenekon sürecini bu anlamda önemsediğini kaydetti. Sürecin tamamlanması için muhalefet partilerinden iktidara destek olmalarını isterken, NATO ülkelerinin 'gladyo'larını bitirdiklerini, Türkiye'de de bu sürecin tamamlanacağına inandığını söyledi. Kürt aydın ve siyasetçilerine yönelik geçmişte çok sayıda suikastın olduğuna da değinerek, Ergenekon sürecinde Fırat'ın doğusuna geçilmesi ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasının önemli olduğunu vurguladı.

PKK'nın 1980 yılından 1999'a kadar Suriye'nin kontrolünde olduğunu belirten Burkay, Öcalan'ın kendisine Hafız Esed'ın kardeşine bağlı olduklarını söylediğini, bu kişiyle iki kez birlikte görüştüklerini anlattı. 1999'da yakalanan Öcalan'ı 12 yıl boyunca Ergenekon'a bağlı paşaların yönlendirildiğini kaydeden Burkay, teröristbaşının tutuklandıktan sonra PKK güçlerini sınırın güneyine çekmek istediğini ancak bir komutanın, "En azından 500'ü içeride kalsın, belki bize lazım olur." diyerek karşı çıktığını kaydetti. Burkay, 2004 yılına kadar neredeyse silah bırakma durumuna gelen örgütün, darbe planlarının yapıldığı bu dönemde yeniden eylemlerine başladığını kaydetti.

Kemal Burkay, PKK'nın Türkiye'nin yanı sıra Avrupa'da da Kürtlere karşı suç işlediğini vurgularken, "Birçok Kürt siyasetçi ve aydın Avrupa'da PKK tarafından öldürüldü. O yıllarda Avrupa'daki Türkiye karşıtı muhaliflere PKK'nın yanı sıra Abdullah Çatlı tarafından da suikastlar oluyordu." diye konuştu. PKK ile uzlaşmanın bugün bile çok zor olduğuna vurgu yapan Kürt siyasetçi, Öcalan'ın tutuklandıktan sonra Ergenekon'un kontrolünde olduğunu, bu süreçte silahları bırakmayı çok düşündüğünü ancak Ergenekon'un buna izin vermediğini savundu. Burkay, "Şimdi birileri bizi devlet siyaseti yapmakla suçluyor. PKK ile Ergenekon arasındaki ilişkiyi gizlemeye çalışıyorlar. Silahlı mücadelenin faydası yok. BDP dışındaki Kürt siyasi hareketlerine de olanak verilmeli" dedi.

Kürt sorununun çözümü için PKK ve BDP'nin dikkate alınması gerektiğini belirten Burkay, Öcalan'ın cezaevinde altını dolduramadığı projeler ürettiğini, PKK ve BDP'nin de bunları sahiplendiğini kaydetti. Burkay, çözüm önerisini şöyle anlattı: "Devlete 'operasyonları durdur' demek yetmez. PKK'da silahları susturmalı. PKK geçmişte silahları susturdu, 'devlet tanımıyorum' dedi ve silah kullanmaya mecbur etti. Ancak Oslo'da diyalog varken PKK silahlı eylem başlattı. Süreci sabote etti. Kürtler PKK'yı silah bırakmaya zorlamalı."