24 Ocak 2012 Salı

Bu konuda milim oynayamayız / Yener Dönmez


Halkımız, ülkenin kaderini birebir ilgilendiren konularda tahmin edilemeyecek derecede ilgili ve duyarlı.

Bu yüzden Demokrat Parti döneminden beri hangi parti demokrasiye daha yakınsa onun arkasında durdu..

DP, AP, ANAP, RP, AK Parti...


Ülkenin değerleri ve demokrasi için her türlü baskıya rağmen saydığım partilere verilen oylar; bu partilerin derin odaklarla işbirlikleri, demokrasiden sapmalarıyla bıçakla kesilir gibi kesildi.

28 Şubat'ta askerle işbirliği ANAP'ı marjinalize ederken, 27 Nisan e-Muhtırasındaki tutumu partiyi tarihten sildi.

Demirel'in akıbeti de farksız...
Anadolu'ya gidin...
Köylü bir vatandaşla ya da bir taksi şoförüyle konuşun...
Ergenekon davasından "ses kayıtlarına kadar" şaşıracağınız ayrıntılar anlatırlar.
Ergenekon Davası dediğimiz süreç, muhafazakar tabanın varlık sebeplerinden birisi haline gelmiş durumda çünkü.
Bunun çok haklı sebepleri var.

Başörtülü bir genç kız bugün özgürce üniversitede derse girebiliyorsa bunun başarılabilmesinin, Ergenekon'un baskıcı gücünün kırılması sayesinde olduğunun farkında halkımız.

Türkiye'de halkı rahatlatacak adımların atılmasını engelleyen temel güç Ergenekon'du. Korkunç derecedeki lobi, provokasyon, organizasyon, medya gücüyle Ergenekon yapılanması, katsayı konusu, başörtüsü konusu, ifade hürriyeti, inanç hürriyeti gibi konularda, adım atılmasına fırsat vermiyordu.
Meclisten bu yönlerde yasal düzenlemeler, 12 Eylül Referandumu gibi büyük işler çıkabiliyorsa, halkımız bunların Ergenekon'un belinin kırılması sayesinde yapılabildiğini biliyor.

AK Parti iktidardaki ilk yıllarında katsayı, başörtüsü gibi alanlarda düzenleme yapmaya çalışmış, Ergenekon örgütü ülkeyi rejim krizine sokmuştu.
AK Partili bir milletvekili Cumhurbaşkanı seçilecek diye Ergenekon örgütünün organizasyonuyla onbinlerce insan sokağa döktürülmüştü.
Ergenekon'un belinin kırıldığı bu dönemde iki yıl sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için böyle bir organizasyonun yapılabileceğini kim söyleyebilir.

Bunları uzun uzun anlattım, çünkü İlker Başbuğ'un yargılanmasıyla ilgili -maalesef- AK Parti'den sızan çatlak sesler Ankara kulislerinde yankılanıyor.
Başbuğ'u Yüce Divan'a göndermek için yapılacak herhangi bir baskı ya da hamle beklenenden büyük kırılmalara neden olur.

Milletimiz Başbuğ'un görevdeyken yaptıklarının, tutumlarının, sözlerinin tahmin edemeyeceğiniz kadar farkında.
AK Parti'nin başına gizli-açık, yerel-uluslar arası, içeriden-dışarıdan pek çok tuzak kuruldu. Şükür bu badirelerin hepsi atlatıldı.

Milletimiz, Habur faciasını bile affetti.
Ancak bir şekilde sağdan yaklaşma ve sızmalarla Ergenekon lehine yapılacak herhangi bir hamleyi affetmez.

Çünkü bu asıl mesele.
Ergenekon belini biraz doğrultursa, başörtülü kızlarımız üniversite önlerindeki utanç kabinlerinde gözyaşları içinde örtülerini çözüp içeriye girebildikleri günlere dönerler.

Hiç şüpheniz olmasın.
Öz yurdunda parya muamelesi gören milletimiz, 200 yıldır ilk defa Ergenekon'un belinin kırılmasıyla gün yüzü gördü.

Her ne sebeple olursa olsun Ergenekonculara uzatılacak el; milletimizin değerlerine, başörtüsüne uzanan el olarak geri döner.

Bu konuda durduğumuz yerden milim oynama lüksümüz yok