30 Ocak 2012 Pazartesi

Vicdansızlık / Ahmet ALTAN


Uludere konusunda Selahattin Demirtaş’ın Başbakan Erdoğan’a sorduğu soruya Hüseyin Çelik’in verdiği cevabı dikkatle okudum.
Demirtaş, Başbakan’a, “‘Efendim orada elli kişi var, ne yapalım’ dediklerinde, siz ‘Vurun’ demediniz mi” diye sormuştu.
Başbakan’ın yerine Çelik cevap vererek, Sayın Başbakan’ımızla bizatihi görüştüm. Sayın Başbakan ‘Bu ifade hem yalan hem iftiradır. Ben böyle bir şey demedim’ diyor. Sayın Başbakan’ın böyle bir vicdansızlık içinde olması asla sözkonusu olamaz” dedi.
Burada özellikle “vicdansızlık” kelimesi ilgimi çekti.
Demek ki AKP yönetimi de o emri vermenin “vicdansızlık” olduğuna inanıyor.
Demek ki bu konuda aynı fikirdeyiz.
Peki, bu “vicdansızlık” konusunda hükümet ne yapıyor?
Bu “vicdansızlığı” yapanı buldu mu?
Bulduysa, bu vicdansızla ilgili nasıl bir işlem yaptı?
Bir işlem yaptıysa neden bunu halka da açıklamıyor?
Bulmadıysa, nasıl bulmadı?
Bulup da bir şey yapmadıysa, neden yapmadı?
Bu “vicdansızlık” sözcüğünün ardında 34 cenaze yatıyor.
Ve, bu devletin içinden birileri, bizzat Çelik’in sözüyle söylersek, bu “vicdansızlığı” yaptı.
“vicdansızların” bulunması lazım.
Çünkü bizim “vicdansızlık” dediğimiz şey aynı zamanda çok ciddi bir suç, Uludere’de hem vicdansızlık yapıldı hem de çok büyük bir suç işlendi.
Şu âna kadar ortaya çıkan veriler, o 34 kişinin kimliğinin devletin içindeki birileri tarafından bilindiğini, ona rağmen öldürüldüklerini gösteriyor.
Bu, “vicdansızlık” deyip geçebileceğimiz bir iş değil.
Öldürülen köylülerle ilgili dört saatlik Heron kaydı olduğunu Başbakan’ın açıklamalarından biliyoruz, şimdi o görüntüler Diyarbakır savcılığına gönderilmiş.
Savcıya gittiğine göre bu görüntülerde neler olduğunu artık Ankara’daki yöneticilerin epeycesi biliyor.
Neden hiç bir şey açıklamıyorlar?
Ne var o dört saatlik görüntüde?
Kaçakçıların o korkunç katliamın olduğu günde yaşadıkları olayın toplamı zaten dört saat olduğuna göre, yaşanan herşeyin o kayıtlarda görünüyor olması lazım.
Eğer görünüyorsa savcı bunu adli açıdan inceleyip dava açacak ama bir hükümetin böyle korkunç bir“vicdansızlık” karşısında alacağı hiç mi idari bir tedbir yok?
Başbakan, bu “vicdansızlıktan” hiç mi kimseyi sorumlu tutmuyor?
Bir istifa, görevden alma, idari soruşturma açma falan yok mu?
Nedir bu sessizlik?
Başbakan pek farkında değil galiba ama biz sadece vicdansızlıktan değil “müebbetlik” bir suçtan bahsediyoruz burada, 34 insan öldürüldü.
Otuz dört insan.
Başbakan ve AKP yönetimi bunu kavrayabiliyor mu?
Otuz dört insan, onların yönettiği ülkede öldürüldü.
Bu insanlarının taammüden öldürülmüş olma ihtimali çok kuvvetli bir ihtimal.
Ortada böylesine büyük bir katliam, böylesine büyük bir suç varken, bir hükümet için iki yol bulunur, ya suçluları yakalar, ya suçluların suç ortağı olur.
Üçüncü bir yolu yok bunun.
O suçluları da öyle “gizli gizli” yakalamayacak, “yaptığınız çok ayıp, çok üzüldüm” deyip geçmeyecek, otuz dört insanı öldürenlerin kim olduğunu, niye öldürdüklerini, bu cinayette onlara kimin yardım ettiğini kendi halkına da açıklayacak.
Aradan bir ay geçti, görevden el çektirilen bir albaydan başka kimse yok ortada, o albay mı yaptı bu katliamı, tek sorumlu o mu, tek sorumlu o değilse neden ondan başka görevden alınan kimse yok?
Kalkıp “anadilde eğitim yapılır mı yapılmaz mı” konularında demeçler veren Genelkurmay Başkanı, kendi kurumunun sorumlu olduğu bu katliamla ilgili neden ağzını açmıyor?
Dört saatlik Heron görüntülerini savcıya göndermek için bir ay beklediler, halka ise tek satır bir açıklama yapmıyorlar, “bu vicdansızlıktır” demek yetmez, o vicdansızlıkla ilgili bir önlem almanız gerekir.
Siz hükümetsiniz?
Üstelik de devletin bütün kurumlarına hâkim olduğunu, devleti tümüyle kendi denetimine alarak yönettiğini, dolayısıyla devletin bütün işlerinden sorumlu olduğunu söyleyen bir hükümetsiniz.
O zaman, devletin her yaptığından sorumlu olan bir hükümet olarak bize anlatın.
O köylüleri neden öldürdünüz?
Niye bize gerçekleri anlatmıyorsunuz?
Ne zamana kadar susacaksınız?
O Heron görüntülerinde neler olduğunu bu halk ne zaman öğrenecek?
Bu ülkenin en değersiz, en önemsenmez, aldırılmaz, kaale alınmaz kesimi bu ülkenin halkı mı?
Orduya verdiğiniz değerin onda birini bu halka vermeyecek misiniz?
Otuz dört kişi öldürüldükten sonra ölenlerin ailesinden özür bile dilemeden Genelkurmay Başkanı’na teşekkür ederek orduya, devlete, generallere gösterdiğiniz saygıyı buranın sıradan halkına da gösterin demiyoruz elbette, daha neler, zavallı bir halk koskoca generallerle bir olur mu?
Ama aramızdan 34 kişiyi öldürdüğünüzde bir “pardon” deyip, bizi kimlerin, niye öldürdüğünü anlatmanızı bekliyoruz doğrusu.
Çok saygısız bir halk bu, değil mi Sayın Başbakan?
Hâlbuki sizin o güzel, haysiyetli, cesur, kıymetli medyanız gibi olsalar da otuz dört kişi bombalarla paramparça edilerek öldürüldüğünde, o cenazelere değil, sizin rikkat dolu varlığınıza sahip çıksalar ne iyi olurdu değil mi?
Anlayışsız bir halk işte.
Halklar böyledir, anlayışsızdır.
Onun için bir an önce bizden otuz dört kişiyi niye öldürttüğünüzü anlatsanız iyi olur.