30 Aralık 2011 Cuma

Uludere katliamı çözülmezse vesayet sistemi yeniden hortlamaya (mı) başlar / Önder Aytaç

ULUDEREDE KATLİAMI ÇÖZÜLMEZSE VESAYET SİSTEMİ YENİDEN HORTLAMAYA (MI) BAŞLAR
Bir katliam üzerine ne yazılabilir ki? Yanlışlık, hata veya kaza… Her ne derseniz deyin; bütün demokratik ülkelerde, her hatanın, her yanlışlığın ve her kazanın, mutlaka bir bedeli olur. Çünkü söz konusu olan insan hayatıdır. Trafik kazalarının en trajiklerine Anadolu insanı; “katliam gibi kaza” der ve bu kazaların da hep kan bedelleri ödenir, değil mi?

Dolayısıyla AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in açıklamaları hiç de karın doyurmazken, Genelkurmay’ın açıklamaları ile de asla ama asla teselli olun(a)maz. Eğer siz; Hantepe baskında, katır yükleriyle gelen silahlarla bu saldırının yapıldığını öne sürüp, bu katliamı örtbas etmeye çalışırsanız; ben de derim ki; demek ki, katırlar silah yüklü olunca kaçakçı sanılıp, rüşvetle sınırlardan geçiriliyor, benzin yüklü olunca da bombayla yok ediliyor, öyle mi?

Size bu köşeden, katırlarla / eşeklerle yapılan benzin kaçakçılığı konusunda daha önceden teferruatlıca değindik. Bir diğer anlatımla; Ankara’daki sağır sultan bile, binlerce katır yükü ile yapılan bu kaçakçılıktan haberdardır. Dolayısıyla haberimiz yoktu, duymadık, bilmiyorduk gibi bahaneleri, çocukları bile kandırmaya aslında asla yetmez.

Kanımızca, bu olay göz göre göre işlenen bir seri cinayet ve katliamdır. Ve bunun sorumluları da mutlaka yasalar önünde ve kamu vicdanında hesap vermelidir. Aksi halde, bu durum sizi bölge insanının gözünde Hafız Esad / Saddam Hüseyin gibi bir cellat olmaktan asla kurtar(a)maz. Çünkü bölge insanı, daha önceden de “33 Kurşun” olayında olduğu gibi acı ve ibretlik örnekleri hem yaşamış, hem de bu katliamları asla beyninde unutmamış, yüreğinde af etmemiştir. Ayrıca bu olayı basit bir kaza olarak açıklamak, özellikle de Erdoğan hükümeti için, hala gaflet uykusunun sürdürüldüğü anlamına da gelebilir. Genelkurmayın; “olay yeri PKK kamplarına yakındı” açıklaması da, ne bu olayın bir insanlık suçu olmasını etkiler, ne de genelkurmayın sorumluluğunu ve suçluluğunu azaltabilir.

AK Parti Hükümetinin, olayın vahametini anlaması bağlamında, aşağıdaki bazı noktalara açıklık getirmekte yarar vardır:

1. Operasyon kararından önce, istihbarat ağlarının ve birimlerinin birbirini tamamlaması gerekirken, acaba bu kez buna gereksinim duyulmuş / duyulmamış mıdır? Yoksa tek kaynaktan gelen istihbaratla mı yetinilmiştir?

2. İstihbarat kaynağı acaba bizzat PKK’nin kendisinin “terörist ihbarı” da olabilir midir?

3. Bir ihbara dayanarak baskını yapanlar da aynı ihbar kaynağının ortakları mıdır?

4. Bu operasyon ile hükümet, hem yurtdışında, hem de kendi vatandaşları nezdinde zor durumda bırakacağı aşikar olduğuna göre, AK Parti hükümetini zor duruma düşürmek isteyenler acaba kimlerdir?

5. Aynı güç durum yeni Genelkurmay Başkanı için de geçerliyse, mevcut Genelkurmay başkanının ayağını kaydırmak isteyenlerin de parmakları acaba bu işte var mıdır?

6. Bu operasyonun en karlı tarafı hiç kuşkusuz PKK ile BDP midir? İnsan hayatının hiçe sayıldığı savaş ortamlarında, kimse bana timsah gözyaşlarını gösterip, haksızlık yaptığımı söylememelidir. Bakın görüntülere, üzüntüden harap ve bitap düşmüş insanlardan ziyade, acaba kanatlarını açıp gökyüzünde turlayan leş kargaları mı görülmektedir?

7. PKK tam da askeri olarak tarihinin en sıkışmış olduğu dönemini yaşarken, stratejileri çuvallayıp, “serhıldan” planları suya düşerken, Kürtler arasında prestijleri ve güvenilirlikleri en dibe vurmayı yaparken, acaba hangi görünmez el dengeleri bir kez daha değiştirmektedir?

8. Bu kadar çok sayıda insanın binlerce katır ile sınırdan geçişini terörist sanacak tek bir çoban bile bölgede bulmanız mümkün değilken, eğer böyle yorumlayıp, saldırı kararı veren kurmay aklı ve paşalarımız var ise, en kısa zamanda onları da deve çobanlığına terfi ettirecek ve de mahkemede sanık sandalyesine oturtacak bir Başbakan ya da Genelkurmay Başkanımız acaba var mıdır?

9. Kanımızca, çıraklık döneminin yorgunluğu ile Ankara’da ustalık dönemlerini yatarak geçirmeyi düşünen AK partili dostlarımız, çıraklıktan biriktirdikleri kredilerini halkın gözünde tüketmeye başladıklarını acaba görmekte midirler?

10. Bu konuda yazacaklarımız bir yazıdan ibaret olamaz. Ancak Erdoğan Hükümeti ve kurmay aklının harmanlandığı Genelkurmay, derin üzüntülerin beyanı ve özürden sonra, olayın faillerini bulma çabasına girerlerse iyi bir başlangıç yapmış olurlar… Aksi halde gelen rüzgar ikisini de temizleyecektir. Yeniden terörlü zaman dilimlerine ve vesayet sistemine doğru geri dönüşler mi oluyor sorusunun yanıtı da Erdoğan Hükümetinin muktedir olup olmamasında gizli olsa gerek, değil mi?..