29 Aralık 2011 Perşembe

Ankara entrikaları / Abdülkadir Selvi

Demirel Çankaya'ya çıkmış, Çiller DYP'ye Genel Başkan olmuştu.
Mehmet Sağlam DYP'den siyasete atılmak üzere YÖK Başkanlığı'ndan ayrılmıştı.
Veda ziyaretine gittiğinde Demirel, kendisine YÖK Başkanlığı için 5 ismi soruyor.
Sağlam bu beş isme de olumlu referans veriyor.
Tam ayrılırken bu kez Kemal Gürüz'ü soruyor.
Gürüz'e referans olmuyor Sağlam. Trabzon'da büyük hadiselere neden olduğunu, TÜBİTAK'daki görevi sırasında problem çıkardığını belirtiyor.
Ama Demirel, Gürüz'ü atıyor.
Yıllar sonra Mehmet Sağlam'a, "Neden atadığını öğrenebildiniz mi?" diye sordum.
"Gece saat 23'te Genelkurmay Başkanı aramış, bunun üzerine atamış" dedi. O dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'ydu.
Ergenekon sanığı Kemal Gürüz'ün YÖK Başkanlığı, Türkiye'ye pahalıya mal oldu.
Ama Demirel'e de bir faturası çıkmış.
Mehmet Sağlam anlatıyor.
"5+5 formülüne uygun anayasa değişikliği Meclis'te oylandı. Parti liderleri Demirel'i ikinci kez seçtirecek bu formülde anlaştığı için değişikliğe ilk tur oylamada 380 üzerinde milletvekili kabul oyu verdi."
Buraya kadar normal. İş bundan sonra değişiyor:
'Birinci tur oylamadan sonra Demirel'in Kemal Gürüz'ü YÖK'ün başına getireceği öğrenildi. Bir çok milletvekili bana gelerek kabul oylarını çekeceklerini bildirdiler. Bu sayı 100'ü buluyordu. Demirel'e gittim durumu anlattım. Kemal Gürüz isminde ısrarlı olması halinde değişiklik maddesinin düşebileceğini söyledim. Beni dinlemedi...'O iş bitti Hoca" diyerek Kemal Gürüz'ü getirdiğini imaen söyledi. Gürüz'e tepkiler nedeniyle 100'ün üzerinde milletvekili değişikliğe kabul yönünde oy vermedi. Ve madde düştü"
Demirel'e de Çankaya'da süresini tamamlayıp Güniz sokağa dönmek düştü.
O denli kritik günlerdi ki, aslında AK Parti'yi doğuran yenilikçi hareketin tohumları da orada atıldı.
Bülent Arınç ve Abdullah Gül'ün başını çektiği yenilikçiler, Demirel'in ikinci kez seçilmesi formülüne karşı çıktılar. Oğuzhan Asiltürk ile Recai Kutan'ın, "Hocamız (Erbakan) Demirel ile anlaştı. Bu süreci Demirel'le geçireceğiz" ısrarına rağmen, oy vermediler.
Gelelim dönemin kudretli Genelkurmay Başkanı'na...
"28 Şubat bin yıl sürecek" demesine rağmen aslında Genelkurmay Başkanı olmasını engellemek isteyen 28 Şubatçı ekibi tasfiye eden oydu. Ama onları tasfiye edip, kendi ekibini kurdu.
Kara Kuvvetleri Komutanı olması beklenen Edip Başer'i sürpriz bir şekilde emekliye sevk edip, veda etmeye hazırlanan Aytaç Yalman'ı Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atamıştı. Ama asıl hedefi Hilmi Özkök'ü tasfiye etmekti. Bunu saklamayacak, yıllar sonra, "Benden sonra Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanı olmasını istemiyordum" diyecekti.
Ankara entrikalarının Bizans'a pabucu ters giydirdiği yıllardı.
Paşaların Hüsamettin Özkan'ı Bodrum'a çağırıp, "Başbakan ol" dedikleri dönemdi.
Tam o sırada Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun görev süresinin uzatılması için bir girişim yapıldı.
DSP'den Hüsamettin Özkan ile Şükrü Sina Gürel, MHP'den ise Meclis Başkanı Ömer İzgi Ecevit'i ikna etmişlerdi. Ecevit, "Orduda mutabakat var. Komutanlar 1 yıl daha uzatılmasını istiyorlar" demiş ve kararnameyi hazırlayıp onay için Cumhurbaşkanı Sezer'e çıkmıştı.
"Komutanlar uzatmayı istemiyor" dedi Sezer. Ecevit, "Bana öyle iletilmişti" deme gereği duydu. Sezer az önce yaptığı görüşmeyi aktardı, Ecevit ikna oldu. Kıvrıkoğlu operasyonu orada bitti.
Sezer'in az önce görüştüğü kişi Kara Kuvvetleri Komutanı Hilmi Özkök'tü.
Özkök, "Uzatmayı istemiyoruz" mesajını vermiş, böylece 'Kıvrıkoğlu Cumhurbaşkanı-Hüsamettin Özkan Başbakan' formülü de suya düşmüştü.
Bunları neden aktardım?
Türkiye, Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresinin 5 mi yoksa 7 yıl mı olacağını tartışıyor. Cumhurbaşkanını kimin seçeceğiyle meşgul değil. Çünkü biliyor ki, Cumhurbaşkanı'na Genelkurmay'daki paşalar değil, kendisi karar verecek.
Nede olsa söz konusu milletse gerisi teferruat...