Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyünde, kaçakçılık yapan şahıslara karakoldan ve F-16 savaş uçaklarından açılan ateş sonucu 35 kişi hayatını kaybetti.
Yaşanan bu büyük trajediye rağmen, Genelkurmay’ın açıklamalarına kadar maalesef medyada çıt çıkmadı.
Bu kadar büyük sessizlik, gittikçe demokratikleştiğini iddia eden, ‘açık toplum’ olduğunu söyleyen bir ülkede hiç de normal değil...
***
Son zamanlarda dün yaşananlara benzer bir garip sessizliğe daha fazla rastlar oldum...
Örneğin, bence bitmekte olan 2011 yılının en önemli olaylardan biri olan Ayhan Çarkın’ın Susurluk ile ilgili sarsıcı açıklamaları da fazla sessizce geçiştirilmekte...
Hâlbuki Susurluk ile dört başı mamur bir şekilde hesaplaşmadan ‘yeni bir Türkiye’ kurulamaz...
Sadece Ayhan Çarkın’ın değil, futboldaki şike konusunda ‘küresel vicdan’ın sesi olacağı anlaşılan UEFA’nın önceki günkü beyanı da görmezden gelindi...
Kısacası, son zamanlarda medyada rahatsız eden bir tutukluk, çok garipsenecek bir sessizlik var...
***
Önceki günkü trajediyle ilgili on iki saat süren sessizlik yetmezmiş gibi, gencecik köylü çocukların katli de sadece ve sadece Genelkurmay bildirisi üzerinden değerlendirilmek istendi...
Hâlbuki olayın boyutları ile bildirinin içeriği arasında büyük bir uçurum vardı...
Olayın gerçekleşmesinden on iki saat sonra bile bu katliama neden olan hata hakkında hiçbir ipucu olmadığı gibi, açıklamada şiddetli savunma hali göze çarpıyordu...
Bu köylüleri kim, neden öldürdü?
***
Dipli köşeli araştırılması halinde bu sorunun cevabı hiç beklenmedik bir noktaya doğru gidebilir mi?
Yoksa bu, kendi gemisini batıran geleneksel sakarlığın affedilemez son hatası mıdır?
‘Bombalama emrini kimin verdiği’ sorusu durumu netleştirecek...
***
Benim bildiğim olayın vukuu bulduğu Şırnak’ta koca bir tümen var...
O tümen, Şırnak’tan bağımsız olarak kendi kendine yetebilecek, adeta şehir içinde bir şehir gibidir...
Tümen içerisinde bulunan helikopter pisti, civardaki dağlık bölgelerde düzenlenen operasyonlardan dönen ya da bu operasyonlara katılacak askerleri taşıyan ‘kobra’ların, ‘skorsky’lerin tümünün ihtiyacını giderecek kadar geniş ve donanımlıdır...
Kısacası tümenin imkanları, öldürülen 35 kişinin kim olduğunu bombalamadan çok önce rahatlıkla tespit edebilecek kadar gelişmiştir...
Ama şayet ‘bombalama’ emri doğrudan Genelkurmay’dan gelmiş, tümene hiçbir sorgu sual edilmemiş ise buna da mim koymak gerekir...
***
Önceki gece ne oldu?
Köylüleri bombalama emrini kim ve nasıl verdi?
‘Kapalı toplumda açık katliamlar’ yaşamak istemiyor isek, bu soruları rahatlıkla, Genelkurmay açıklamalarını temel çerçeve olarak kabullenmeden sormak mecburiyetindeyiz...
Umarım, Ayhan Çarkın’ın Susurluk konusunda son zamanlarda yaptığı açıklamalarda olduğu gibi bu son affedilemez katliam da sessiz bir atalet içinde geçiştirilmez...
O halde cevaplanması gereken soru şu:
Bu bombalama emrini kim verdi?
Doğrudan Genelkurmay mı, Şırnak’taki tümen mi?
Ve bu yanlış, bu vahim kanlı hatanın sorumlusu kim?