30 Aralık 2011 Cuma

Bu yapıyla daha çok 'Kaza' olur

35 sivilin öldüğü olay terörle mücadelede koordinasyonun en az istihbarat kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu...

'Hantal ve karmaşık yapı' nedeniyle bu tip 'kazalar'ın tekrarlanması mümkün. Mücadeleye hava desteği sağlayan Taktik Hava Kuvveti Diyarbakır'da, İHA üsleri Batman'da. Jandarma birlikleri ise Kara Kuvvetleri'ne bağlı.
Şırnak Uludere'de meydana gelen ve 35 sivilin öldüğü olay bir kez daha gösterdi ki, terörle mücadelede koordinasyon en az istihbarat kadar önemli. Çünkü birlikler arasındaki iletişimsizlik yüzünden kazalar meydana gelebiliyor. Nitekim İHA'lardan alınan görüntüler üzerine yapılan hava harekatı sonucu 35 sivil hayatını kaybetti. Bu durum bile başlı başına terörle mücadelenin ne kadar zor olduğunun delili. Çünkü bölge insansız, PKK'nın kamplarına yakın ve gecenin bir vakti. Kimin kaçakçı kimin terörist olduğunu tespit etmek kolay değil.

Ancak müstafi Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in ses kaydında da itiraf ettiği 'hantal ve karmaşık yapı' nedeniyle bu tip 'kazalar' tekrarlanabilir. Hem PKK ile mücadele de zaaf oluşuyor hem de ciddi zaman ve emek kaybı söz konusu. İşte bütün boyutlarıyla bölgedeki yanlış yapılanmanın boyutları ve yapılması gerekenler.

TEMEL KURAL İHLAL EDİLİYOR


Askerlikte temel prensiplerden birisi sadelik diğeri emir komuta birliğidir. Sadelik, muharebe unsurlarının teşkili, teşkilatı ve her türlü yapısal fonksiyonlarının sade, birbirine benzer unsurlardan oluşması anlamına geliyor.
 Emir komuta birliği ise bir birliğin her şeyiyle aynı komuta altında olmasını gerektirir. Fakat bu iki temel prensip yıllardır ihmal ediliyor. Terörle mücadele esas itibariyle 2. Ordu tarafından yürütülüyor. Bu Ordu'ya Mardin, Batman ve Diyarbakır'ı içine alan 7. Kolordu, Elazığ, Muş,Tunceli ve Bingöl'ü kapsayan 8. Kolordu ve Hakkari, Şırnak ve Siirt'in bağlı olduğu Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı bağlı.

Doğu Anadolu'dan yani Erzurum, Erzincan, Ağrı, Kars ve Bitlis'ten 3. Ordu sorumlu. Bu bölgelerin dışında kalan Adana, K.Maraş, Antep, Adıyaman, Tokat, Kastamonu ve Karadeniz bölgelerinde ise Jandarma Genel Komutanlığı  terörle mücadeleden sorumlu.

Mücadeleye hava desteği sağlayan Taktik Hava Kuvveti Diyarbakır'da, İHA üsleri de Batman'da. Helikopter filosu ise muhtelif yerlerde konuşlu.  Jandarma birlikleri en büyüğünden en küçüğüne kadar KKK'na bağlı.
Mesela bir ilin ilçe jandarma komutanlığı orada bulunan Kara Kuvvetleri Tugayı'nın komutasında. İller Tümen'e, bölgeler Kolordulara bağlı.

Jandarmanın ikmal, iaşe ve personel ilişkileri kendi illerine bağlı. Adli yönden adliyelere, mülki yönden mülki makamlara.. Fakat bütün bu görevlerini Tugay Komutanları'nın müsaadesi ölçüsünde yapabilir.
Aslında terörle mücadelenin kırsalda yaşanan aktif bölümü jandarma tarafından yerine getiriliyor. İstihbaratın toplanması, değerlendirilip operasyona dönüştürülmesi ve kırsalda sonuç alıcı operasyonların icra edilmesi yine jandarmanın eliyle oluyor.

Ama karmaşık yapı yüzünden bazı durumlarda bir istihbaratın operasyona dönüşmesi haftalar alabiliyor.
Mesela Mardin Nusaybin ilçe Jandarma Komutanlığı'nın aldığı bir istihbarat önce İl Jandarma'ya oradan bağlı bulunduğu Tugay Komutanı'na, oradan bağlı Kolordu Komutanlığı'na oradan da Ordu Komutanlığı'na gönderiliyor.
Hazırlanan operasyon planı da aynı yolla geri dönmekte.

Tüm ara kademelerde ise durum değerlendirmesi yapılıyor. Farklı yorumlar ve önerilerle operasyon planı şekil değiştirebiliyor. Bu aşamada 'şu şöyle olsun, burada bu yapılsın' türü müdahaleler geliyor.

Hatta 'iş yapmış görünmek için' müdahale edildiği izlenimi de doğuyor. Tabi bütün bunlar ciddi bir zaman kaybı. Aynı durum Tunceli, Hakkari, Şırnak ve diğer iller için geçerli. Tunceli'nin bir ilçesinin bir beldesinden alınan istihbarat ilçe jandarma, il jandarma, bölge jandarma, 8. Kolordu ve 2. Ordu silsilesini takip ediyor.

Tunceli bölge komutanlığı bizzat Tunceli'de bulunmasına rağmen Elazığ'da bulunan Kolordu'ya planlarını onaylatmada adım atamıyor. Helikopter uçuramıyor. Eğer Tunceli'de ki güvenlik bürokrasisini dinlerseniz Kolordu'yu gereksiz ve zaman kaybı olarak görürler.

Hele hele bir de operasyon iki Kolordu veya İki Ordu arasında bir bölgede ise o zaman bütün prosedürleri iki ile çarpmanız gerekiyor. Mesela Batman ve Bingöl, Diyarbakır ve Elazığ, Tunceli ve Erzincan arasında bir operasyonun planlaması günler süren toplantıları gerektiriyor. Uçak ve helikopter kullanımları ise daha da karmaşık.

İHA'ların kullanımı ise BUGÜN okurlarının hatırlayacağı skandallarla anılıyor. Uçak kullanımı Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri'nin müsaadesi, helikopter veya İHA'nın başka bir bölgede kullanımı Ordu komutanının yetkisinde. Son dönemde prosedür de ki hantallıkların medyaya yansıması sonucu bir takım iyileştirmeler yapıldı.

Tabi bunda Org. Necdet Özel'in sahayı iyi bilmesi ve göreve başlar başlamaz bölge illerinde yaptığı toplantılar etkili oldu. Nitekim Diyarbakır Hani, Lice, Kulp, Silvan,Dicle ve Ergani ilçelerinde 1995'ten bu yana süren yapı iki ay önce değiştirildi. İlçe jandarma komutanlıkları il jandarma'ya yeniden bağlandı. Fakat bölgenin kalanın da durum eskisi gibi.

Van'da Jandarmaya bağlı gözüken fakat başında karacı bir korg. olduğu Jandarma  Asayiş Kolordu Komutanlığı var. Van, Hakkari, Şırnak ve Siirt'te konuşlu yaklaşık 80 bin kişiyi komuta ediyor gözüküyor. Aslında bu Kolordu 1987'de OHAL kanunu ile OHAL valiliğine bağlı olarak Jandarma Asayiş Komutanlığı adıyla kurulmuştu. Fakat 2002'de OHAL'in kalkmasıyla adı Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı oldu. Lağvedilmesi beklenirken kulislere göre KKK'nın bir korgenerale makam tahsis etmek için devam yönünde karar aldı. Röle görevi dışında bir işlevi yok. Çünkü organik kuruluşunda bağlı birliği yok, illerdeki birlikler de idari ve lojistik işlerini bağlı bulundukları kuvvetler vasıtasıyla yapıyor.

Mesela, Van'da ki 6.Hudut Alayı Diyarbakır'daki 7.Kolordu üzerinden işlerini yapıyor. Fiiliyatta da 2. Ordu'yu dikkate alıyor. Şemdinli'den sorumlu 34.Hudut Tugayı, Çukurca'dan sorumlu 20.Jandarma Sınır Tugayı, Hakkari merkezden sorumlu Hakkari Dağ Komando Tugayı(  İl jandarma da kısmi sorumlu) ve bahar dönemlerinde gelen Kayseri komando tugayı.

Hakkari'de ki tüm birlikler her türlü faaliyetini Tümen Komutanı'nın onayına sunuyor. O da Asayiş Komutanı'nın onayını alıp 2.Ordu'dan onay alıyor. Bu esnada Hakkari Valisi usulen ve çoğunlukla da sonradan haberdar oluyor.
Bazen de izin alınamıyor. Mesela Kavaklı Kampı ile ilgili Hakkari'de ki birlikler tarafından hazırlanan operasyon planları 'onaydan geçemediği' için bölge yıllardır PKK için 'kurtarılmış' haldeydi.

NELER YAPILMALI?


Son aylarda terörle mücadele de ciddi bir başarı elde edildi. Fakat bunun devamı için mücadelenin hızını ve şiddetini engelleyen hantal yapının değişmesi şart. 2012 bahar ayları gelmeden yeni bir yapıya süratle geçilmesi, birliklerin teşkilatlanmasında sadelik ve emir komuta birliğinin sağlanması gerekiyor. Bu konuda uzmanların önerisi şu: Terörle mücadelenin İçişleri Bakanlığı ve Jandarma tarafından yürütülmesi. JÖP ve PÖH'lerin sayıca arttırılması.

Ordu ve Kolorduların bu mücadeleden çekilerek Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlı Jandarma Asayiş Kolordu ve Jandarma Bölge Komutanlıkları'nın yeniden yapılandırılması gerekli. İhtiyaç duyulan karacı komando birlikleri, Jandarma Bölge ya da İl Jandarma Komutanlıklarına verilebilir. İHA ve Hava Kuvvetleri unsurlarına emir verme yetkisi de bu birimlere  tanınabilir. Valilerin de bu mücadelenin içine dahil olmasıyla terörle mücadele yasal zeminde, koordineli ve süratli olarak yürütülebilir.

Terörün bugün geldiği bu nokta zaman kaybına, koordine eksikliğine ve hantal yapıya tahammül etmez. Çünkü şehir ve kırsal yapılar artık iç içe.. Örgüt kısa zamanda karar alıyor ve hemen uygulamaya geçiyor. Aynı şeyi hükümetin de yapması gerekiyor. Ak Parti iktidarının 'ustalık dönemi' olması ve ilgili bakanların da konuya hassasiyeti herkesin malumu. Yani ikna edilmesi gereken bir koalisyon ortağı ya da bakan yok.

İŞTE O YAPI VE BİRLİKLERİN DURUMU




Şema'daki yeşil kuvvetler her yıl batı'dan geçici görevle gelen komando tugayları. Kırmızı Jandarma, Mavi Hakkari'de sabit karacı birlikler. Jandarma sınıra yakın görev yapıyor. Karacılar sınırı takviye için jandarma arasında yerleştiriliyor. Bu yüzden Karacı emrinde jandarma, jandarma emrinde karacı var. Prensip olarak karacı birlikler general seviyesi altında jandarma emrine verilmiyor. Ancak jandarma birlikleri tabur komutanı dahil karacı birliğe verilebiliyor.

Hakkari'ye sürekli geçici birlik gönderilmesi olayı çözmeden çok içinden çıkılmaz hale getiriyor. Ayrıca her yıl değişen sıralı komutanların (kuvvet,ordu,kolordu,tümen ve tugay)halka yaklaşımları ve uygulamalar tamamen bireysel kazanımlar üzerine yoğunlaşıyor. Ast kademeler ise mutlak itaat mantığı ile yıpratılıyorlar. Bir yandan zaiyat verilmemesi için operasyonların azaltılması, net istihbarat olmayan yere operasyon yapılmaması emredilirken bir yandan da yetki karmaşası ile gereksiz riskler alınıyor. Nitekim Balkaya'da şehit olan 4 JÖH yanlış bölgeye Tugay komutanının şahsi talimatı ile gönderildiler. Olay daha sonra şehit olan askerlerin hatası gösterilip dosya kapatıldı. Bölgede sivil otoritenin hakim olması, valilerin daha fazla inisiyatif alması şart. Eğer bölgede görev yapan güvenlik bürokrasisinin raporları dikkate alınırsa PKK için önümüzdeki bahar zor geçecek demektir.