Bir süredir, devam etmekte olan Ergenekon davalarının, yani özü
itibarıyla darbe teşebbüsü davalarının, üstünün örtüleceğine dair
endişeler dile getiriliyor.
Hatta AK Parti iktidarının bu yönde bir çaba içerisine girdiği
bile ileri sürülüyor. Endişelere katılırım ama AK Parti'nin, kendini
bitirecek, yaptığı her şeyi berhava edecek bir gayretin sahibi olduğuna
inanmam/inanamam...
Ergenekon davası, asrın davasıdır. Bu ülkede ilk defa, vesayet sistemi ile mücadele edilmekte, darbeci zihniyet sorgulanmakta, Silahlı Kuvvetler bünyesindeki cuntacı kadroları tasfiye iddiasıyla bir yargılama devam etmektedir. İttihat Terakki'den bu yana, devlet içindeki hukuk dışı yapı, peş peşe darbelerle kendini tahkim etmiş, anayasal kurumlar dâhil her tarafı tutmuştur. Karşımızda, tahmin edilenden daha organize, daha güçlü bir yapı var. Hatta devam eden davalarla, bugüne kadar gelinen noktada, bu yapının ancak yüzde 20'si tesirsiz kılınmış olabilir.
Karşı karşıya olduğumuz meseleyi iyi anlamalıyız. "Ergenekon" diye tabir edilen yapı, darbelere zemin hazırlama için organize olan, eylem yapan bölümdür. Yani hukuk dışı yapılanmanın beyni değildir. İtalya'da açığa çıkarılan ve bizdeki Ergenekon'un karşılığı olan Gladyo'nun beynini; P-2 Mason locası üyeleri, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık yapan insanlar, milletvekilleri, yüksek yargıçlar, büyük işadamları, generaller ve medya mensuplarının oluşturduğu görülmüştür. Bu açıdan, devam eden Ergenekon davalarını küçümsemek, "bu kadar yeter, bir yerde durmak lazım" demek, vesayetin oyununa gelmektir.
Evet derin yapının gücü hatırlanarak, sonuna kadar direneceğini düşünerek, bu davalarda adaletin tecellisi adına endişeler olabilir. Ama AK Parti'nin bir gafletin içine düşeceğini, bugüne kadar sergilenen siyasi iradenin zaafa uğrayacağını, ben asla kabullenemem. Çünkü bu davaların içinde, "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" adı altında, "AK Parti'yi ve Gülen'i Bitirme Planı" da var. Daha birkaç gün önce, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, parti avukatının talebi doğrultusunda, suçtan zarar görme ihtimali nedeniyle, AK Parti'nin davaya müdahil olmasını kabul etti.
Bir konuda herkesin çok dikkatli ve hassas olması gerekiyor. Vesayetin odakları, iç-dış birlikte, suni gündemlerle, darbe teşebbüsü davalarını, kamuoyunun dikkatinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Fransa ile ilişkilerde, son Ermeni tasarısına kilitlenmek bile, bu çerçevede değerlendirilmelidir. Bunların arkası gelir. AK Parti'nin içiyle oynanır, iktidar içinde çatlak çıkarma senaryoları devreye girer. Seçimlerde, sırf istikrar ve Türkiye'nin geleceği için oy veren insanlarla hükümet arasına fitne sokmak için "sağdan yaklaşma" oyunları hazırlanır. Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın arasını açmak için kazanlar kaynatılır, o kazanların altına odun taşınır... Tekrar ediyorum, vesayet rejimi denilen yapı, yüzyıllık bir yapıdır. Oyun kurma tecrübesi siyasetçilerden katbekat üstündür. Statükocular, sanıldığından daha güçlüdür. Halen asıl güçleriyle ayaktadırlar, direnmektedirler/direneceklerdir...
Resmi belgelerle desteklenen çok ciddi iddiaların yer aldığı onlarca dava devam ediyor. Medya olarak, demokratikleşme iradesine sahip çıkan vatandaşlar olarak bu davaları unutturmamalıyız.
Susurluk kapatılmamalı. Faili meçhul cinayetlerin üzeri örtülmemeli. Sivas'taki, Başbağlar'daki, Kahramanmaraş'taki, Gazi Mahallesi'ndeki provokasyonları hazırlayanların, zamanaşımıyla kurtarılmalarına seyirci kalmamalıyız. "Hayata Dönüş" operasyonu deyip, daha önce hiç kullanılmayan bombalarla mahkûmları diri diri yakanların yakasına yapışmalıyız. Heron'ların görüntülerine rağmen, dağlarda, baraka gibi karakollarda, annelerinin kına yakıp askere gönderdiği evlatlarımızın şahadetlerindeki ihmallerin, varsa ihanetlerin hesabını sormalıyız.
Ergenekon davalarının üstünü kimse örtemez. Göreceksiniz, örtülemeyecek...
Ergenekon davası, asrın davasıdır. Bu ülkede ilk defa, vesayet sistemi ile mücadele edilmekte, darbeci zihniyet sorgulanmakta, Silahlı Kuvvetler bünyesindeki cuntacı kadroları tasfiye iddiasıyla bir yargılama devam etmektedir. İttihat Terakki'den bu yana, devlet içindeki hukuk dışı yapı, peş peşe darbelerle kendini tahkim etmiş, anayasal kurumlar dâhil her tarafı tutmuştur. Karşımızda, tahmin edilenden daha organize, daha güçlü bir yapı var. Hatta devam eden davalarla, bugüne kadar gelinen noktada, bu yapının ancak yüzde 20'si tesirsiz kılınmış olabilir.
Karşı karşıya olduğumuz meseleyi iyi anlamalıyız. "Ergenekon" diye tabir edilen yapı, darbelere zemin hazırlama için organize olan, eylem yapan bölümdür. Yani hukuk dışı yapılanmanın beyni değildir. İtalya'da açığa çıkarılan ve bizdeki Ergenekon'un karşılığı olan Gladyo'nun beynini; P-2 Mason locası üyeleri, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık yapan insanlar, milletvekilleri, yüksek yargıçlar, büyük işadamları, generaller ve medya mensuplarının oluşturduğu görülmüştür. Bu açıdan, devam eden Ergenekon davalarını küçümsemek, "bu kadar yeter, bir yerde durmak lazım" demek, vesayetin oyununa gelmektir.
Evet derin yapının gücü hatırlanarak, sonuna kadar direneceğini düşünerek, bu davalarda adaletin tecellisi adına endişeler olabilir. Ama AK Parti'nin bir gafletin içine düşeceğini, bugüne kadar sergilenen siyasi iradenin zaafa uğrayacağını, ben asla kabullenemem. Çünkü bu davaların içinde, "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" adı altında, "AK Parti'yi ve Gülen'i Bitirme Planı" da var. Daha birkaç gün önce, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, parti avukatının talebi doğrultusunda, suçtan zarar görme ihtimali nedeniyle, AK Parti'nin davaya müdahil olmasını kabul etti.
Bir konuda herkesin çok dikkatli ve hassas olması gerekiyor. Vesayetin odakları, iç-dış birlikte, suni gündemlerle, darbe teşebbüsü davalarını, kamuoyunun dikkatinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Fransa ile ilişkilerde, son Ermeni tasarısına kilitlenmek bile, bu çerçevede değerlendirilmelidir. Bunların arkası gelir. AK Parti'nin içiyle oynanır, iktidar içinde çatlak çıkarma senaryoları devreye girer. Seçimlerde, sırf istikrar ve Türkiye'nin geleceği için oy veren insanlarla hükümet arasına fitne sokmak için "sağdan yaklaşma" oyunları hazırlanır. Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın arasını açmak için kazanlar kaynatılır, o kazanların altına odun taşınır... Tekrar ediyorum, vesayet rejimi denilen yapı, yüzyıllık bir yapıdır. Oyun kurma tecrübesi siyasetçilerden katbekat üstündür. Statükocular, sanıldığından daha güçlüdür. Halen asıl güçleriyle ayaktadırlar, direnmektedirler/direneceklerdir...
Resmi belgelerle desteklenen çok ciddi iddiaların yer aldığı onlarca dava devam ediyor. Medya olarak, demokratikleşme iradesine sahip çıkan vatandaşlar olarak bu davaları unutturmamalıyız.
Susurluk kapatılmamalı. Faili meçhul cinayetlerin üzeri örtülmemeli. Sivas'taki, Başbağlar'daki, Kahramanmaraş'taki, Gazi Mahallesi'ndeki provokasyonları hazırlayanların, zamanaşımıyla kurtarılmalarına seyirci kalmamalıyız. "Hayata Dönüş" operasyonu deyip, daha önce hiç kullanılmayan bombalarla mahkûmları diri diri yakanların yakasına yapışmalıyız. Heron'ların görüntülerine rağmen, dağlarda, baraka gibi karakollarda, annelerinin kına yakıp askere gönderdiği evlatlarımızın şahadetlerindeki ihmallerin, varsa ihanetlerin hesabını sormalıyız.
Ergenekon davalarının üstünü kimse örtemez. Göreceksiniz, örtülemeyecek...