Savunmada yerli sanayinin önünü tıkayan zihniyetin skandal bir örneği daha ortaya çıktı...
Savunma Sanayii’ndeki skandalların önüne geçilemiyor. Savunmada yerli
sanayinin önünü tıkayan uygulamaların HAVELSAN’a da engel koyduğu ortaya
çıktı. ATAK Helikopterleri simülatörü projesinin yerli HAVELSAN’a değil
İtalyan Westland firmasına verildiği belirlendi.
Vatana ihanet sadece eline silah alıp dağa çıkmak mıdır? Çünkü ülkenin güvenliği için çok kritik hamleler maalesef ya basiretsizlik ya da başka hesaplar nedeniyle bugüne kadar engellendi. Savunma Sanayinde son yıllarda önemli gelişmeler olmasına rağmen hâlâ istenilen yere gelinemedi. Yıllar boyunca karar merciinde oturan üst düzey isimler “Elin oğlu yapmış, biz neden yeniden Amerika’yı keşfediyoruz!” diyerek yerli üretim yerine hazıra konma mantığını hükümetlere dayattılar.
DIŞARIDAN HAZIR ALIM Vatana ihanet sadece eline silah alıp dağa çıkmak mıdır? Çünkü ülkenin güvenliği için çok kritik hamleler maalesef ya basiretsizlik ya da başka hesaplar nedeniyle bugüne kadar engellendi. Savunma Sanayinde son yıllarda önemli gelişmeler olmasına rağmen hâlâ istenilen yere gelinemedi. Yıllar boyunca karar merciinde oturan üst düzey isimler “Elin oğlu yapmış, biz neden yeniden Amerika’yı keşfediyoruz!” diyerek yerli üretim yerine hazıra konma mantığını hükümetlere dayattılar.
Bazen de kazanılmak istenen yetenek, “Acil ihtiyaç!” zırhına
sığınılarak, dışarıdan hazır alım yoluyla temin edilip yerli üretim
baltalandı. Zaman zaman da “Bakın işte fırsat verdik, ama başarısız
oldular. Vakit kaybetmeyelim dışarıdan hazır alalım” mantığıyla
engellemeler devam etti ve hâlâ da devam ediyor. Savunma sanayinde
kritik bir teknolojiyi kazanmak oldukça zor ve uzun bir süreç istiyor.
Devlet çapında bir strateji ve destek gerekiyor. Eğer bir projenin
%50’si tamamlanmış ise bu projeyi bitirmek için, “Sizin yapacağınız
proje çok önemli. Ha gayret!” demeniz yeterlidir. Vizyon sahibi
yöneticilerden beklenen budur. Mesela Türkiye’ de ilk defa yapılan bir
projenin son kabul toplantısında bir binbaşı; “Arkadaşlar bugün biz
tarihi bir karar vereceğiz. Proje ‘Kabul’ ya da ‘Ret’ seçeneğiyle
önümüzde duruyor. Eğer proje bizim ihtiyaçlarımızı %95 oranında
karşıladığına inanıyorsanız ‘Kabul’ inanmıyorsanız ‘Ret’ diyelim”
diyerek o kritik teknolojinin ülkemize kazandırılmasında büyük pay
sahibi oldu.
HAVELSAN ENGELİ!
O gün
sadece % 5 için o proje reddedilse idi bugün bu kritik teknolojiyi hâlâ
yurtdışı kaynaklardan tedarik ediyor olacaktık. Bu iyi örneklerin
yanında tabii ki kötü örnekler de var. Kulislerde inanılmaz bilgiler
dolaşıyor. Mesela, Kara Kuvvetleri Teknik Hizmetler Daire Başkanı Müh.
Tuğgeneral Nevzat Kılınç, ATAK helikopteri simülatörünü İtalyan
A.Westland firmasından tedarik edilmesi için çok ciddi gayretler sarf
etti. Bu isteğini yapabilmesi için önündeki bir engeli kaldırması
gerekiyordu. Bu engelin adı HAVELSAN. Savunma Sanayii
Müsteşarlığı’nın(SSM) kararı gereği Türkiye’de yapılacak olan
simülatörlerin ana yüklenicisi HAVELSAN olması gerekiyor.
ATAK
Helikopter simülatörünün direkt İtalya’dan alınabilmesi için,
HAVELSAN’ın devre dışı kalması gerekiyordu. İtalyan projesini
destekleyen bazı komutanlar bu durumu aşmak için Helsim (Helikopter
Simülatör Merkezi) projesini kullandı. Helsim projesinde HAVELSAN’ın
başarısız olması ya da başarısızlığa itilmesi lobinin elini
güçlendirecekti ve nitekim de öyle oldu. Hatta projenin reddi için
‘kimin nasıl tehdit edildiği’ de çok kişinin bildiği bir sır. Oysa aynı
projenin Deniz Kuvvetleri kısmı Kasım 2010’da kabul edildi ve 1 yıldır
eğitimde aktif olarak kullanılıyor. Deniz Kuvvetleri yetkilileri bu
nedenle HAVELSAN mühendislerine teşekkür ettiler. Kara Kuvvetleri’nde
ise kabul tamamlanmadığı için pilotlar simülatör eğitiminde ilgili
programı kullanamıyorlar.
Tek başına yapabilir
SSM alt yönetiminin ATAK simülatörünü HAVELSAN’a vermek istemesi
üzerine, bazı paşalarımız mekik dokuyup projenin İtalyan Agusta Westland
firmasınından direkt alınmasını teklif ettiler. SSM alt yönetimi
direnince “HAVELSAN Helsim’de başarısız oldu, ATAK simülatöründe ana
yüklenici TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TAI), HAVELSAN alt
yüklenici olsun” diyerek TAI’nIn ana yüklenici olmasını kabul
ettirdiler. Sonra da TAI ile görüşerek ve TAI’nIn bu konudaki
tecrübesizliğinden faydalanıp projenin aslan payının (projenin en kritik
yazılımları) Agusta Westland firmasına verilmesini ilk planda
sağladılar. Oysa HAVELSAN ve ODTÜ Havacılığın tek başına bu projeyi
yapabilecek kabiliyeti vardı.
‘ZiHNi SiNiR’ iHA PROJESi
Analizin ilerleyen bölümlerinde İHA meselesine döneceğiz ama söz Nevzat
Kılınç ile ilgili kulislere gelince önemli bir gelişmeyi aktarmadan
geçmeyelim. Malum olduğu üzere İHA’lar büyük bir sorun. İsrail’le
yaşadığımız sorunlar yüzünden ABD’den Predator almaya çalışıyoruz. Oysa
Türk girişimciler İHA konusunda yeterli birikime sahip. Ama hep
engellendiler.
MİADI DOLMUŞ
Nevzat Paşa’nın ise ilginç bir İHA projesi
var. Yaklaşık 1 yıldır 5’inci Ana Bakım Merkezi, ASELSAN’la birlikte
eskitip H 300 helikopterlerinin uzaktan kumanda edilerek İHA’ya
dönüştürülmesi ile uğraşıyor. İlk bakışta küçük ve miadını doldurmuş
helikopterlerin ulvi bir amaç için kullanılması iyi bir fikir gibi
geliyor. Ancak uzmanları bu projenin sonuç vermeyeceğinde hemfikir.
Çünkü bu helikopterhem harekat kabiliyetinin yetersizliği hem de çok
gürültülü çalışması nedeniyle yanlış seçim. Maksimum hızı 175 km/h ve
normal uçuş hızı 140-150 Km/h, menzili ise 360 km. Kaba bir hesapla bu
helikopter 2 saat 15 dakika havada kalabiliyor. Kalkışve iniş hesaba
katıldığında bu helikopterin havada kalma süresi 1 saat 45 dakika ve bu
bir İHA için kabul edilemeyecek kadar kısa bir süre.
NE KADAR VERİMLİ
Kaba bir hesapla 100 km’lik bir alanı kontrol için günde 14 kez bu
İHA’lardan kaldırmak gerekecek. Normalde bir İHA en az 8-10 saat
(ABD'nin Predator’leri 24-40 saat havada kalabiliyor) havada
kalabiliyor. Bir başka ayrıntı ise bu helikopterlerin uçuş yüksekliği
8000-9000ft(2400-2750m) yani olması gerekenin üçte birinden daha az. Bu
helikopterlerin gürültü düzeylerini hesaplarsanız, “ne kadar verimli
olduğu!”daha iyi anlaşılır. Böyle bir proje ile İHA projelerinin
engellenmesi izaha muhtaç bir durum.
Hafızada tanımlı hedefi imha edecek
Terörle mücadelede ya da savaşta, cesaret savaşı kazanmaya yetseydi
Türk ordusu hiçbir mücadelede kaybetmezdi. Fakat gerçek öyle değil.
Bugün ABD dünyanın en iyi ordusuna sahipse bu ne sayısal üstünlüğü ne de
eğitim seviyesiyledir. ABD’ye bu üstünlüğü dünyanın hiçbir ülkesinde
olmayan modern silah sistemleri yani savunma sanayindeki rakipsizliği
sağlıyor. ABD operasyonlarına baktığımızda açıkça görüyoruz. Geçtiğimiz
aylarda El-Kaide lideri Usame Bin Ladin’i İHA’larla izleyerek
Pakistan’da öldürdü. Yine El Kaide’- nin Yemen sorumlusunu, aynı
yöntemle geçen ay Yemen’de öldürdü. Kısa süre önce ise, Muammer
Kaddafi’nin Sirte’deki konvoyuna NATO tarafından yapılan saldırının
istihbaratı, yine ABD İHA’ları sağladı.
ABD ASKERİ DEĞERLİ
ABD, şimdilerde, silahlı İHA’ların hedeflerini herhangi bir insan
müdahalesi olmadan kendisinin belirlemesi ve imha etmesine yönelik
projeyi tamamlamak üzere. Yani İHA’nın hafızasında tanımlı hedef
görüldüğünde anında imha edebilecek. Yani, “akıllı” İHA’lar yakın bir
zamanda savaş alanlarındaki yerini alacak. Sonuçta ABD askeri değerli,
Mehmetçik gibi değil! El bombasının pimini çekip eline vermiyorlar. Peki
ABD’nin bu gücü nasıl oluştu? Özetlersek sistem şöyle; ABD, muharebe
sahasının ihtiyaçlarını doğru belirleyip elindeki kaynakları verimli
kullanıyor. Ar-Ge’ye önem veriliyor. Mesela 2012 Savunma Bakanlığı
bütçesinin 77 milyar doları Ar-Ge’ye ayrıldı. Ayrıca ‘yerli savunma
sanayi kullanılsın diye “Buy Amerikan” yasası çıkartıldı. İhracat
Kontrolü Yasası (Export Control Act) ile de ürettiği teknolojinin diğer
ülkelere yayılmasını engellemiş oldu. Özel sektörün de önünü açtılar.