2 Aralık 2011 Cuma

Savunma Sanayinde Büyük SKANDAL!

Savunmada yerli sanayinin önünü tıkayan zihniyetin skandal bir örneği daha ortaya çıktı...
Savunma Sanayii’ndeki skandalların önüne geçilemiyor. Savunmada yerli sanayinin önünü tıkayan uygulamaların HAVELSAN’a da engel koyduğu ortaya çıktı. ATAK Helikopterleri simülatörü projesinin yerli HAVELSAN’a değil İtalyan Westland firmasına verildiği belirlendi.

Vatana ihanet sadece eline silah alıp dağa çıkmak mıdır? Çünkü ülkenin güvenliği için çok kritik hamleler maalesef ya basiretsizlik ya da başka hesaplar nedeniyle bugüne kadar engellendi. Savunma Sanayinde son yıllarda önemli gelişmeler olmasına rağmen hâlâ istenilen yere gelinemedi. Yıllar boyunca karar merciinde oturan üst düzey isimler “Elin oğlu yapmış, biz neden yeniden Amerika’yı keşfediyoruz!” diyerek yerli üretim yerine hazıra konma mantığını hükümetlere dayattılar.
DIŞARIDAN HAZIR ALIM
Bazen de kazanılmak istenen yetenek, “Acil ihtiyaç!” zırhına sığınılarak, dışarıdan hazır alım yoluyla temin edilip yerli üretim baltalandı. Zaman zaman da “Bakın işte fırsat verdik, ama başarısız oldular. Vakit kaybetmeyelim dışarıdan hazır alalım” mantığıyla engellemeler devam etti ve hâlâ da devam ediyor. Savunma sanayinde kritik bir teknolojiyi kazanmak oldukça zor ve uzun bir süreç istiyor. Devlet çapında bir strateji ve destek gerekiyor. Eğer bir projenin %50’si tamamlanmış ise bu projeyi bitirmek için, “Sizin yapacağınız proje çok önemli. Ha gayret!” demeniz yeterlidir. Vizyon sahibi yöneticilerden beklenen budur. Mesela Türkiye’ de ilk defa yapılan bir projenin son kabul toplantısında bir binbaşı; “Arkadaşlar bugün biz tarihi bir karar vereceğiz. Proje ‘Kabul’ ya da ‘Ret’ seçeneğiyle önümüzde duruyor. Eğer proje bizim ihtiyaçlarımızı %95 oranında karşıladığına inanıyorsanız ‘Kabul’ inanmıyorsanız ‘Ret’ diyelim” diyerek o kritik teknolojinin ülkemize kazandırılmasında büyük pay sahibi oldu.

HAVELSAN ENGELİ!
O gün sadece % 5 için o proje reddedilse idi bugün bu kritik teknolojiyi hâlâ yurtdışı kaynaklardan tedarik ediyor olacaktık. Bu iyi örneklerin yanında tabii ki kötü örnekler de var. Kulislerde inanılmaz bilgiler dolaşıyor. Mesela, Kara Kuvvetleri Teknik Hizmetler Daire Başkanı Müh. Tuğgeneral Nevzat Kılınç, ATAK helikopteri simülatörünü İtalyan A.Westland firmasından tedarik edilmesi için çok ciddi gayretler sarf etti. Bu isteğini yapabilmesi için önündeki bir engeli kaldırması gerekiyordu. Bu engelin adı HAVELSAN. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın(SSM) kararı gereği Türkiye’de yapılacak olan simülatörlerin ana yüklenicisi HAVELSAN olması gerekiyor.

ATAK Helikopter simülatörünün direkt İtalya’dan alınabilmesi için, HAVELSAN’ın devre dışı kalması gerekiyordu. İtalyan projesini destekleyen bazı komutanlar bu durumu aşmak için Helsim (Helikopter Simülatör Merkezi) projesini kullandı. Helsim projesinde HAVELSAN’ın başarısız olması ya da başarısızlığa itilmesi lobinin elini güçlendirecekti ve nitekim de öyle oldu. Hatta projenin reddi için ‘kimin nasıl tehdit edildiği’ de çok kişinin bildiği bir sır. Oysa aynı projenin Deniz Kuvvetleri kısmı Kasım 2010’da kabul edildi ve 1 yıldır eğitimde aktif olarak kullanılıyor. Deniz Kuvvetleri yetkilileri bu nedenle HAVELSAN mühendislerine teşekkür ettiler. Kara Kuvvetleri’nde ise kabul tamamlanmadığı için pilotlar simülatör eğitiminde ilgili programı kullanamıyorlar.

Tek başına yapabilir
SSM alt yönetiminin ATAK simülatörünü HAVELSAN’a vermek istemesi üzerine, bazı paşalarımız mekik dokuyup projenin İtalyan Agusta Westland firmasınından direkt alınmasını teklif ettiler. SSM alt yönetimi direnince “HAVELSAN Helsim’de başarısız oldu, ATAK simülatöründe ana yüklenici TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TAI), HAVELSAN alt yüklenici olsun” diyerek TAI’nIn ana yüklenici olmasını kabul ettirdiler. Sonra da TAI ile görüşerek ve TAI’nIn bu konudaki tecrübesizliğinden faydalanıp projenin aslan payının (projenin en kritik yazılımları) Agusta Westland firmasına verilmesini ilk planda sağladılar. Oysa HAVELSAN ve ODTÜ Havacılığın tek başına bu projeyi yapabilecek kabiliyeti vardı.

‘ZiHNi SiNiR’ iHA PROJESi
Analizin ilerleyen bölümlerinde İHA meselesine döneceğiz ama söz Nevzat Kılınç ile ilgili kulislere gelince önemli bir gelişmeyi aktarmadan geçmeyelim. Malum olduğu üzere İHA’lar büyük bir sorun. İsrail’le yaşadığımız sorunlar yüzünden ABD’den Predator almaya çalışıyoruz. Oysa Türk girişimciler İHA konusunda yeterli birikime sahip. Ama hep engellendiler.

MİADI DOLMUŞ 
Nevzat Paşa’nın ise ilginç bir İHA projesi var. Yaklaşık 1 yıldır 5’inci Ana Bakım Merkezi, ASELSAN’la birlikte eskitip H 300 helikopterlerinin uzaktan kumanda edilerek İHA’ya dönüştürülmesi ile uğraşıyor. İlk bakışta küçük ve miadını doldurmuş helikopterlerin ulvi bir amaç için kullanılması iyi bir fikir gibi geliyor. Ancak uzmanları bu projenin sonuç vermeyeceğinde hemfikir. Çünkü bu helikopterhem harekat kabiliyetinin yetersizliği hem de çok gürültülü çalışması nedeniyle yanlış seçim. Maksimum hızı 175 km/h ve normal uçuş hızı 140-150 Km/h, menzili ise 360 km. Kaba bir hesapla bu helikopter 2 saat 15 dakika havada kalabiliyor. Kalkışve iniş hesaba katıldığında bu helikopterin havada kalma süresi 1 saat 45 dakika ve bu bir İHA için kabul edilemeyecek kadar kısa bir süre.


NE KADAR VERİMLİ

Kaba bir hesapla 100 km’lik bir alanı kontrol için günde 14 kez bu İHA’lardan kaldırmak gerekecek. Normalde bir İHA en az 8-10 saat (ABD'nin Predator’leri 24-40 saat havada kalabiliyor) havada kalabiliyor. Bir başka ayrıntı ise bu helikopterlerin uçuş yüksekliği 8000-9000ft(2400-2750m) yani olması gerekenin üçte birinden daha az. Bu helikopterlerin gürültü düzeylerini hesaplarsanız, “ne kadar verimli olduğu!”daha iyi anlaşılır. Böyle bir proje ile İHA projelerinin engellenmesi izaha muhtaç bir durum.


Hafızada tanımlı hedefi imha edecek

Terörle mücadelede ya da savaşta, cesaret savaşı kazanmaya yetseydi Türk ordusu hiçbir mücadelede kaybetmezdi. Fakat gerçek öyle değil. Bugün ABD dünyanın en iyi ordusuna sahipse bu ne sayısal üstünlüğü ne de eğitim seviyesiyledir. ABD’ye bu üstünlüğü dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan modern silah sistemleri yani savunma sanayindeki rakipsizliği sağlıyor. ABD operasyonlarına baktığımızda açıkça görüyoruz. Geçtiğimiz aylarda El-Kaide lideri Usame Bin Ladin’i İHA’larla izleyerek Pakistan’da öldürdü. Yine El Kaide’- nin Yemen sorumlusunu, aynı yöntemle geçen ay Yemen’de öldürdü. Kısa süre önce ise, Muammer Kaddafi’nin Sirte’deki konvoyuna NATO tarafından yapılan saldırının istihbaratı, yine ABD İHA’ları sağladı.


ABD ASKERİ DEĞERLİ

ABD, şimdilerde, silahlı İHA’ların hedeflerini herhangi bir insan müdahalesi olmadan kendisinin belirlemesi ve imha etmesine yönelik projeyi tamamlamak üzere. Yani İHA’nın hafızasında tanımlı hedef görüldüğünde anında imha edebilecek. Yani, “akıllı” İHA’lar yakın bir zamanda savaş alanlarındaki yerini alacak. Sonuçta ABD askeri değerli, Mehmetçik gibi değil! El bombasının pimini çekip eline vermiyorlar. Peki ABD’nin bu gücü nasıl oluştu? Özetlersek sistem şöyle; ABD, muharebe sahasının ihtiyaçlarını doğru belirleyip elindeki kaynakları verimli kullanıyor. Ar-Ge’ye önem veriliyor. Mesela 2012 Savunma Bakanlığı bütçesinin 77 milyar doları Ar-Ge’ye ayrıldı. Ayrıca ‘yerli savunma sanayi kullanılsın diye “Buy Amerikan” yasası çıkartıldı. İhracat Kontrolü Yasası (Export Control Act) ile de ürettiği teknolojinin diğer ülkelere yayılmasını engellemiş oldu. Özel sektörün de önünü açtılar.