6 Aralık 2011 Salı

Koramiral Sağdıç: Yalnız kaldık, gırtlağımız düğümlendi

Balyoz davasının tutuklu sanığı Koramiral Kadir Sağdıç, "Yalnız kaldık, gırtlağımız düğümlendi. Avukatlarımız çaresiz kaldı. Komutanlarımız gerçekte olmayan hukuka güvenmeye çalıştılar, hep yanıldılar. Sahte aydınlar sustu, sahte kahramanlar içtiği andı unuttu, içimizden hainler ve işbirlikçiler çıktı" dedi.
Balyoz Davası’nda talepler kısmında konuşan, Balyoz davasının tutuklu sanığı Koramiral Kadir Sağdıç, duruşma salonunda bulunanların uzun yıllar TSK’da şerefle hizmet vermiş insanlar olduğunu belirterek savunmasına başladı. Meslekte 40. yılını tamamladığını ifade eden sanık Sağdıç, "Ne mutlu bizlere, meğer bu kadar hizmet yetmezmiş. Meğer Türk milletine, bizlerin bağrından geldiği bu yüce Millete daha ödenecek vatan borcumuz varmış. Bizlere yapılan bu hain komployu ortaya çıkartmak, yüce milletin gözlerine mil çeken bu aç gözlü muhteris asalakların gerçek yüzünü dünya aleme göstermek için böylesine bir çileyi de yaşamak varmış" dedi.

Duruşma salonunda bulunan izleyicilere ve Türk milletine seslenen sanık Sağdıç, "Artık, üzerimize çökertilmek istenen karanlıkları yeniden aydınlığa çıkartacak son virajlar olan Beşiktaş ve Silivri’deki özel yetkili hukuksuzluğu gözler önüne sererek dönüyoruz. Bizler ve Türk ulusunun genç nesilleri Cumhuriyetimizin 100. yılına bu garabeti de aşarak gerçek demokrasi içinde tertemiz ve apaydınlık gireceğiz. İyi ki bu iftiraları bize atmaya çalıştılar. Yanlış hedef seçtiler. Bakın, bizler gibi iyi yetişmiş bir avuç temiz insan ailelerinin desteğinde müfterilerin ve onlardan medet umanların foyalarını ortaya dökmeye nasıl yetti. Tabii, gösterdiğimiz sabır ve irade herkesin yapabileceği bir şey değil. Yalnız kaldık, gırtlağımız düğümlendi. Avukatlarımız çaresiz kaldı, komutanlarımız gerçekte olmayan hukuka güvenmeye çalıştılar, hep yanıldılar. Gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde bulunanlar, bu kez ’medeniyet dediğimiz o tek dişi kalmış canavarın’ üzerine binerek bilişim silahlarıyla bizleri vurmaya ve yüce Türk Ulusunun gözleri önüne sis perdesi çekmeye kalktılar . Sahte aydınlar sustu, sahte kahramanlar içtiği andı unuttu, içimizden hainler ve işbirlikçiler çıktı. Siyaset sustu, askerinin masumiyetine sahip çıkamadı, yazıklar olsun" ifadelerini kullandı.

"ANAMIZDAN HELAL SÜT EMDİK"

Umudunu hiç kaybetmediğini söyleyen sanık Sağdıç, "Çünkü hep zor şartlar için yetiştirildik. Anamızdan helal süt emdik, peygamber ocağında hamurumuz iyi karıldı. Masumduk, bizi kendi güvenliği için yetiştiren ve görevlendiren bağrından geldiğimiz yüce Türk Milletine sadakatimiz vardı, Atamızın bize ’Ey Türk gençliği’ diye başlayan vasiyeti vardı, bu vatanı bize emanet eden şehit ve gazi kurucu atalarımız ile bugünkü terör şehitlerimize kanlarını yerde bırakmama sözümüz vardı. En acısı, bu fütursuz iftiraları askerlik onuruna yediremeyip Türk Milletine ve ailesine yazılı açık mektup ve mesajlar bırakarak intihar eden masumlar vardı. Onların çocuklarına ve ailelerine karşı bu komployu kuranları ortaya çıkartma sorumluluğumuz vardı … Sabırlı ve güçlü olmalıydık, öyle de yaptık. "Davaya temel teşkil eden 11 No’Lu CD’yi çökerttik" diyen Sağdıç, "Ardından, Gölcük gömülerindeki iftiraları çürüttük. Şimdi de geçen oturumda ve bu oturumda Eskişehir zulası balonunu patlattık" diye konuştu.

"BİZ MASUMUZ"

Sanıkların aleyhinde bir bile delil olmadığını savunan Kadir Sağdıç, sözlerine şöyle devam etti:
"Tam tersine lehimize olan delillere ve komplocuların nerelerden beslendiğine yönelik birçok ize ulaştık. Bazı avukatlarımız hala sanki normal bir yargılama varmış gibi delillerin tartışılması aşamasından bahsediyorlar. Ne delili? Toplu tutuklananlar 9 ayı, bir kısmımız ise 14 ayı aşkındır tutukluyuz. Savunması alınanlara karşı iddia makamı ve mahkeme tek bir, tekrar söylüyorum, tek bir delil ortaya koyabildi mi? Yok. Maalesef sürekli tekrarlanan bu yalanlara herkes inandırıldı. Biz masumuz. Artık bunun çok daha ötesinde biz mağduruz. Biz tarih boyunca bünyesinde suçlu barındırmama geleneği olan tertemiz Türk Silahlı Kuvvetleri’yiz. Biz sizlerin de, iftihar ettiği kahraman Türk askerleriyiz. Bana dikkatlice bakın, yanımdaki sıralarda oturanlara bir bakın, arka sıralardaki ailelere bir bakın, bu insanlarda hiç suçlu yüzü var mı? Biz buradan tüm Türkiye’nin aydınlık yüzü olmaya devam ediyoruz, daha da ötesinde biz bölge ülkelerinin ve tüm dünyanın en aydınlık, gerçek nur yüzlü insanlarıyız. Salona ’susun’ diyorsunuz, belki boğazları düğümleniyor, ama Türk adaletine ve Türk devletine saygıdan gıkları çıkmıyor. Oysa gerçek suçlular böyle olmaz! Sizler gerçek suçluları çok iyi tanırsınız. Gerçek suçluların ruhu ve bedeni o mekana anında siner, tiksinirsiniz, bazen nefes alamazsınız. Hatta bazen o mekanı cehenneme çevirirler, sizler mesleğiniz gereği bunu çok daha iyi hissedersiniz. Bizler yüce Türk milletinin güvenliği için her şeyini feda etmeye ant içmiş tertemiz çalışkan Türk askerleriyiz."

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Kafes ve Poyrazköy Davalarından da yargılandığını hatırlatan sanık Sağdıç, o davalarda da hakkında bir tek delil olmadığını ileri sürdü. "Türk askerine ve yüce Türk milletine karşı büyük bir komplo var" diyen sağdıç, Hepimiz bize yapılan komplolardan ve hukuksuzluktan artık çok eminiz" dedi.

"HANGİ ÇILGIN BİZE ZİNCİR VURACAKMIŞ ŞAŞARIZ"

Kadir Sağdıç sözlerini şöyle tamamladı:
"Şimdi artık yarınlar için çok daha umutluyuz, bedenimiz dört duvar arasında da olsa, ruhumuz dünden çok daha özgür. İstiklal Marşı şairimizin ruhumuza tercüman olduğu gibi, ’biz ezelden beridir hür yaşadık, hür yaşarız hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşarız’ ... Bir dakika dahi kaybetmeden, genç nesillerle birlikte yola koyularak Cumhuriyetimizi kuruluşunun 100.ncü yılında evrensel değerlere saygılı, yurtta barış dünyada barış diyen gerçek demokrasiyi yaşayan ve yaşatan, çağdaş uygarlık düzeyini yakalamış bir ülke olarak tüm dünyanın gıpta edeceği bir seviyeye getirmeliyiz. … Bunu başaracağımızdan hiç kuşkum yok. Ülkemizi ve bölgemizi aydınlatacak Cumhuriyet ateşi, yeniden küllerinden silkinerek alevlenecek, hem de bir daha hiç sönmemek üzere …. Mahkemenizden talebim, daha özgür ve hukukun üstünlüğü yeniden tesis edilmiş bir Türkiye için, objektiflik ve vicdan muhasebesi içinde, bu adaletsizliğe ivedi olarak son vermenizdir."

HİLMİ ÖZKÖK TANIK OLARAK DİNLENSİN

Bir kısım sanıkların avukatı Kemal Yener Saraçoğlu da, darbe planının yapıldığı iddia edilen 2002-2003 yıllarında bu tip eylemlerden haberdar olabilecek mevki ve görevlerde bulunan devlet adamı ve komutanların, haber alma örgütlerinin istihbarat ve kanaatlerinin maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasında önemli bir kaynak olduğunun altını çizdi. Avukat Saraçoğlu, bu kişilerin sözde darbe planlarından haberdar olmaması, bu yönde kendilerine istihbarat birimleri tarafından bilgi verilmemesinin mümkün olmadığını savundu. Saraçoğlu, 2002-2003 yıllarında Genelkurmay Başkanı olarak görev yapan emekli Orgeneral Hilmi Özkök, eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Bülent Alpkaya, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Cumhur Asparuk’un tanık olarak dinlenmesini talep etti.

"ÖRNEK EFSANE KOMUTANDI"

Avukat Nevzat Güleşen, müvekkilleri olan Ahmet Dikmen, Doğan Uysal ve Onur Uluocak’ın tahliyesini istedi. Aynı zamanda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan yarbay rütbesiyle emekliye ayrılan avukat Güleşen, kendi döneminde genç rütbedeki subaylar için tutuklu sanıklardan emekli Oramiral Özden Örnek’in efsane komutan olduğunu belirtti. Güleşen, "Genç subaylar olarak kendisini örnek alırdık. Özden Örnek’in vizyonu sayesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bugün kendi gemilerini yapıyor, yurt dışına bağımlılığını yitirmiş durumda" dedi.
Duruşma sanık ve avukatlarının taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.