Güneydoğu’da uzun süre görev yapan, özel harpçi
emekli Albay Mete Yarar, Kuzey Irak’taki son harekâtın, tamamen
profesyonel birliklerin kullanıldığı ilk sınır ötesi operasyon olduğunu
belirterek “Bu bir milattır. Her yönü ile sonuçları farklı olacak.”
diyor. PKK’nın 2007’den beri bölgeye gelen profesyonellerden eğitim
desteği aldığını ve sadece özel ordularda bulunması gereken araçları
kullanmaya başladığını söyleyen Yarar, ayrıca bazı ülkelerin de örgüte
istihbarat yardımı yaptığını ifade ediyor. Ekopolitik dergisinin
danışmanlığını da yapan Mete Yarar, sorularımızı cevapladı.
-“PKK, profesyonel bir ekip tarafından yapılandırılmaya çalışılıyor.” diyorsunuz. Nereden vardınız bu sonuca?
PKK’nın son eylemlerine baktığımızda özel
teknikleri uygulamaya başladığını görüyoruz. Gerek kırsalda gerekse
şehirlerdeki saldırıların tamamı özel eğitim gerektiriyor. Ancak
zamanında kullanmış birileri bunları size öğretebilir. Ayrı bir zekâ
işi, ayrı bir bilgi birikimi işi bu eylemler.
-Ne zaman başladı bu yeni süreç?
2007’den itibaren bakarsak hem taktik hem de
kullandığı araç ve aparatlar değişmeye başladı. Dağlıca ve Çukurca’daki
saldırılardan da bazı teknolojik yardımların alındığı anlaşılıyor.
-Ne tür yardımlar?
Normalde özel birimlerde bulunması gereken
malzemeler var ellerinde. Bu da profesyonel bir yardım aldığını
gösterir. Tekniği öğrenebilirsiniz ama özel malzemeleri nereden
buldunuz?
-Özel malzeme nedir?
Mesela, herkeste bulunmayan, özel ordularda
bulunabilecek termal cihazlar, noktalayıcılar, silah üstüne takılan bazı
aparatlar, özel mesafe ölçme cihazları vardır. Eskiden M16 gibi
silahlar kendi üst düzey militanlarda bulunurken, son dönemlerde (Suriye
ekibinde sınırdan geçerken 7 kişi öldürülmüştü. 7’sinde de M16 çıktı)
bütün militanların elinde var. Şimdi biz bile özel
birliklerimizdekilerin dışındakilere M16 veremezken PKK nasıl herkese
vermeye başladı?
-Peki, nereden geldi bu silahlar?
Devletin bu soruların cevaplarını bulması lazım.
-Son saldırıda bu özel cihazlar ve silahlar kullanıldı mı?
Bu kadar büyük sızmalar yapabilmeniz için üstün
teknolojiye ihtiyacınız var. Birliklerin elinde radarlar, termal
kameralar bulunuyor. Bunların yaydığı birer de dalga var. Siz
militanları ancak bunları algılayan cihazlar varsa bulabilirsiniz. Ancak
termal kameralar teröristlerin cihazlarını algılayamadı! Boşlukları
yakalayarak sınırı geçtiler. Teknolojik anlamda güçlendiğimiz anda karşı
taraf da kendini geliştirebiliyor. Bizim teknolojik imkânlarımıza cevap
veriyor. Heronları kullanıyoruz. Heronların üzerinde cihazlar var, ısı
sistemleri ile buluyoruz teröristlerin yerlerini. Pusarak, durarak
kendinizi gizleyemezsiniz.
-Peki, nasıl girdiler sınırdan?
Termal giysi ve örtüler kullanarak… Birkaç kişi sızabilir; onlarca kişinin sızdığı yerde görülmemesi mümkün mü?
-8-9 ayrı yere aynı anda saldırı nasıl yapılabildi?
Elinizde belli sayıda helikopter var. Hangi tarafta
daha ağır yardım talebi var, onu bekliyorsunuz. Sizin harekât
merkezinde yeterli miktarda gücünüz olmayabilir, bunu nasıl
dağıtacaksınız? Aynı anda planlayabilir misiniz? Bu ayrı bir taktiktir,
ayrı bir zekâdır.
-Bu taktiği kurmay bir zekâ mı veriyor?
Kurmay değil, bu çok özel bir tekniktir, bu saha
işidir. Sahada operasyonel birimin başında bulunan birinin
planlamasıdır. Kurmay zekâsı, normal bir taktiksel savaşı planlar. Bu
ise ayrı bir zekâdır, gayrinizami harp zekâsıdır.
-Bunu kimler kullanıyor dünyada?
2003’te Irak’ta savaş başladığında Amerikan ordusu
geldi, yerleşti. 2004’te baktılar ki savaş bitmiyor. Arkasından direniş
başladı. Bu güvenlik boşluğunu bir anda Amerikan ordusu dolduramadı. Ne
yaptılar? Bu sefer dünyanın her tarafından özel güvenlik şirketleri
tutarak bu güvenlik boşluğunu doldurmaya kalktılar. Dünyanın her
tarafından bu işi iyi bilen profesyonelleri getirdiler. Kolombiya’dan,
Venezuela’dan, Şili’den adamlar getirdiler. Özel taktikleri, bombalamayı
bilen ekip oraya geldi. Sayısı 135 bin kişiydi.
-Ne yaptı bunlar?
Amerikan hedeflerini korudular, yeni kurulacak
enerji santrallerini, petrol yataklarını vesaire... Ayrıca Irak
ordusunun ve aynı zamanda Barzani ve Talabani birliklerinin eğitimini de
yaptılar.
-PKK bunlardan yararlandı mı?
Profesyonel destek aldı. İdeolojisi yok bunların.
Para karşılığı kiralandılar. Bu bir pazar. Bu pazar ilk defa PKK’nın
ayağının dibine bir fırsat getirdi.
-Sınır ötesi harekâtta klasik bir yöntem mi uygulanıyor?
Bu harekât öncekilerin hiçbirine
benzemiyor. Bu harekât bir milattır. İsa’dan Önce, İsa’dan Sonra gibi...
Operasyonun içeriği o kadar farklı ki operasyon bittikten sonra ortaya
çıkacak. Neler kullanıldı, nasıl operasyon icra edildi, belki yüzlerce
kalem farklılık var. Cumhuriyet tarihinde profesyonel ordularla yapılan
ilk sınır ötesi operasyondur.
-Sonuçları da farklı olacak mı?
Artık bir siyasi hedefi de var operasyonun. Eskiden
sadece askerî hedefler vardı. Bunda bir siyasi hedef kondu ilk defa. Ne
dedi Başbakan? “Bu iş bitinceye kadar orada kalacağız.”
-Daha önce de bu sözler söylenmedi mi?
Eski operasyonlarda şu oldu: Çekiş Güç vardı o
bölgede. Türk ordusu giriyor, bölgede çatışıp geri çıkıyordu. Aradan
neredeyse bir sene geçmeden PKK geri dönüyordu. Şimdi ilk defa
temizlenen alanın PKK güçlerine teslim edilmemesini sağlayacak bir
sistem getirilecek. Türk ordusu o bölgeden ancak, peşmerge güçlerinin
PKK’ya geri dönmeme tedbirini aldıktan sonra çekilecektir.
-İçeride PKK eylemleri ve kampları dururken neden sınır ötesine harekât?
Ana karargâhı vurmazsanız tali karargâhlar çok
çalışır. Bölgenizde bir baraj var, su kaçırıyor, tarlanızı basıyor. Suyu
boşaltıyorsunuz, su tekrar geri geliyor. Gidip barajı onarmanız
gerekiyor.
-Lider kadrolar neden hedef alınmıyor?
Bu bir tercihtir. Yöntemler tartışılır. Devlet bunu
tercih mi etti, imkânlar buna izin mi vermiyordu? Yapılmak istendi de
fırsat mı doğmadı? Yapılanlar başarılı mı olmadı? Bilemiyoruz.
-PKK komşu ülkelerden nasıl ve hangi destekleri alıyor?
Bu sorunun cevabı Öcalan’ın mahkeme kayıtlarında
var. Hangi ülkelerden istihbarat, lojistik ve mali destek aldığını
açıklıyor. İsim isim, yer yer...
-Eylemlerin şu sırada artmasını nasıl açıklıyorsunuz?
PKK’yı yalnız iç dinamiklerle izah etmeye çalışmak,
bu işi bilmemek demektir. PKK dış ülkeler tarafından kullanılan taşeron
bir örgüt aynı zamanda. Bu büyüklükte bir örgütün yaşaması için bir
veya birkaç ülkenin istihbarat desteğini alması gerekiyor. Bu desteği
veren ülkeler Türkiye ile sorun yaşıyorsa, siz de o sorun zamanında
diyet borcunu ödersiniz. Ayrıca Türkiye ekonomik, siyasi ve politik
olarak büyüyor. Sınırlar büyümese bile etki alanınız büyüyor. Neredeyse
Ortadoğu’yu, Avrasya’yı, Kuzey Afrika’yı etkileyecek noktalara gelmişiz.
O bölgelerde çıkarları olanların ayaklarına basmış oluyorsunuz.
Türkiye’nin bundan aylar öncesindeki dış politika etkisi ile bugünkü dış
politika etkisi aynı mıdır? Dışişleri Bakanı, Başbakan, Türk toplumu
bütün enerjisini şimdi Kuzey Irak’taki operasyonlara ayırdı, bu konuya
endekslendi. Basın, sivil toplum örgütleri bu konuyu tartışıyor. Bu bir
ülkenin enerjisini çalmak demektir. PKK sadece maddi zarar vermedi,
sadece evlatlarımızı almadı, enerjimizi ve geleceğimizi de çaldı.
-Sınır ötesi operasyon ne kadar sürer?
Başbakan’ın konuşmasına bakmak lazım, süre vermedi.
“Nihai hedefe ulaşıncaya kadar” dedi. Nihai hedefin ne olduğunu
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı bilir. Bu da PKK’nın bölgeden
temizlenmesidir. PKK’nın karşısında şimdi onlardan daha eğitimli
birlikler var. Bizim özel kuvvetlerimiz yabana atılamaz. Sırf bu iş için
eğitilmiş askerlerimiz görev başında.
|
Harbiye, askerlik, askeriye, savunma ile ilgili tüm gelişmeler, eleştiriler, asker-siyaset ilişkisi, askeri operasyonlar, gibi ve benzeri haberler, köşe yazıları, dosyalar buradan aktarılmaya çalışılacak.