(...) Kazan Vadisi/Cevizli bölgesinde ilk gün çıkan çatışmalarda öldüğü değerlendirilen 7 terörist cesedi bir mağara içerisinde bulunmuştur.”
Genelkurmay Başkanlığı’nın 22 Ekim 2011 günü saat 16.50’de resmi internet sitesine koyduğu 21 numaralı basın açıklamasının bir bölümü böyle.
Bu cümle neden önemli biliyor musunuz?
Bu cümle, Çukurca bölgesine düzenlenen son ‘hava operasyonları’nın öncekilerden farklı olduğunun somut ve resmi kanıtı da o yüzden.
Mağaranın içine füze
Son üç yıldır Hava Kuvvetleri’nin eğitim ve tatbikatlarında denediği ‘lazer güdümlü füzeler ile nokta hedeflere taarruz’ yöntemi, ilk kez gerçek harekat koşullarında kullanıldı.
Aselsan tarafından üretilen ve kısa adı LİMÖS olan Lazer İşaretleme ve Mesafe Ölçme Sistemi ile belirlenen koordinatlar havadaki F-16’lara iletildi.
Savaşan Şahinler’in kanatlarının altından boşluğa bıraktığı lazer güdümlü bombalar da, LİMÖS ile işaretlenen noktalara ulaştığında infilak etti.
LİMÖS’ün en etkili şekliyle kullanılmasıyla birlikte, bu son hava akınlarında - bugüne kadarkilerden farklı olarak - atılan füzeler, teröristlerin gizlendiği mağaraların ‘içini de’ vurdu.
Yazının başında alıntı yaptığım cümle, ‘LİMÖS ile yönlendirilen lazer güdümlü füze gerçeği’nin kanıtlarından sadece biri. (Yani hava operasyonunun bir gün sonrasında bölgeye giden kara birliklerinin, bir mağaranın içinde ölmüş 7 PKK’lıyı bulması.)
Bir teğmenin yapabilecekleri
24 şehit verilen Çukurca saldırılarının ardından İHA (İnsansız Hava Aracı) gecikmeli olarak devreye girdi. (Bu bilgi de Genelkurmay’ın açıklamasından.)
İHA’nın Çukurca bölgesinden aktardığı görüntüleri alan ve değerlendiren, Hantepe Üs Bölgesi’nde görevli bir teğmendi.
Hantepe’deki o teğmen; İHA’nın aktardığı görüntüleri tam olarak okudu, değerlendirdi, bölgeyi yerden de çok iyi bilmesinin avantajıyla hava - kara eşleştirmelerini, arazi üzerindeki koordinat tespit ve güncellemelerini eksiksiz yaptı, ardından da son şeklini alan verileri hızla havadaki jetlere iletti.
Lantırn, yani gece görüş sistemine sahip F-16’lar da (hem gündüz hem de gece sortilerinde) bombardımanı bu veriler ışığında gerçekleştirdi.
Jetlerden atılan bombaların bu kez, Çukurca bölgesindeki mağaraların içine kadar ulaşmasının hikayesi işte bu.
ÖNEMLİ NOT: Yukarıda anlattıklarım bir ‘savaş güzellemesi’ değil. Söz konusu olan bir askeri operasyon ve kendine özgü bir terminolojisi var. Teknolojinin son noktasına kadar kullanıldığı bu taarruz tekniği de gösteriyor ki; terörle mücadele, birkaç aylık eğitimin sonunda eline G-3 verilen Mehmetçiğin değil, profesyonel kadroların başarabileceği bir iş.