21 Ekim 2011 Cuma

O karakolun güvenliksiz olmasının sırrı çözüldü / Salih Tuna



Bakıyorum şehitlerimize birer birer. Biri yetim hiç baba tanımamış, biri kundaktaki çocuğunu yetim bırakmış, birinin "kan çanağı anlamında" babasının gözleri.
Bakıyorum şehitlerimize birer birer.
Birinin babası acı haberi veren askere sarılmış, birinin bacısı ağlıyor bir köşede sessiz, birinin anası feryat ü figan ediyor: "Yavrum, kuşum öldü mü? Şimdi bana kim kol kanat gerecek?!.."
Bakıyorum şehitlerimize birer birer.
Adana, Bitlis, Kırklareli, Bilecik, Elazığ, Konya, Yozgat, Sinop, Çorum, Ağrı, Artvin, Isparta, Hatay, Ankara, Sakarya, velhasıl, memleketin dört bir yanından sınır karakoluna gitmiş "kol kanat germek" için memleketlerine.
Bakıyorum şehitlerimize birer birer.
Birinin evi kerpiçten, birinin duvarları biriketli, birinin evi sanki dersin depremden kalma, birinin başını sokacak bir evi var mı yok mu belli değil.
Bakıyorum şehitlerimize birer birer.
Birinin kardeşi "Abimi istiyorum!" diye biteviye ağlıyor, birinin anası bayılmış yerde upuzun yatıyor, birinin yavuklusu kaskatı kesilmiş pencere dibinde.
Ve, bakıyorum orda burda aynı terane devam ediyor: Coğrafi şartlarmış, dağlık bölgeymiş bilmem ne.
Adam uzaya üs kurmuş, siz otuz yıl baskın yediğiniz yerlere karakol diye derme çatma kulübeler kurmuşsunuz.
"En güvenilir kurum" anketlerinde birinciliği kimseye kaptırmıyordunuz, neden sınır karakollarınız bu kadar güvenliksiz?
Bir de dünyanın bilmem kaçıncı büyük ordusu olmakla şişinip duruyordunuz.
Sizin büyüklüğünüz kime?
Kimi zaman tehdit sıralamasında birinci sıraya koyduğunuz, bağrından çıktığınızı söylediğiniz bu millete mi?
O millet ki 1993'te 33 evladını kurban verdiği günlerde bile 1930'da kimin katlettiği hala muamma olan Kubilay'ın üzerinden psikolojik savaşa maruz kalıyordu.
Kılık kıyafetleri, başlarındaki örtüleriyle orduevlerinizin kapısından sokmayacağınız şehitlerimizin analarına söyleyebilecek bir sözünüz var mı?
Hak, vatan, ezan, cennet ve iman mı diyeceksiniz?
İyi de, İstiklal Marşı'na bu sözcükleri yerleştirdiği için Mehmet Akif'i gericilikle suçlayan paşanıza neden bir çift laf söylemediniz?
Pardon, golfçü, şikeci ve İstiklal Marşı düşmanı o paşalar eskide kaldı mı dediniz?
Tamam, biz kolay inanan bir milletiz, bin defa kandırsanız da yine inanırız. Madem içinizdeki çürükler ayıklandı / ayıkladınız; canımız size feda!
Ama...
Neden o sınır karakolları, o güvenlik zihniyetiniz hâlâ eskiden kalma?
PKK haftalarca hazırlık yaparken, ağır silahlarını katırlarla taşırken, yaklaşık 300 militanına ikmal sağlarken ne yapıyordunuz?
Hani BBG evi gibi izliyordunuz PKK kamplarını? Hani biricik müttefikiniz ABD anında istihbarat veriyordu? Hani sineğin uçuşunu bile tespit eden Heronlarınız, Predatörleriniz vardı?
Bakıyorum şehitlerimize birer birer.
Şehirleri yöreleri farklı; kimisi Türk, kimisi Kürt ama hepsi yoksul, ama hepsi fakir.
Birinin ailesi yeşil kartlı, birinin ailesi oğullarının asker dönüşü iş bulup eve ekmek getireceğine umut bağlamış.
Bakıyorum şehitlerimize birer birer.
Hanları hamamları, köşkleri villaları, ağaları paşaları, tepe yerlerde hatırlı yakınları yok.
Hiçbirinin Teşvikiye'den kalkmıyor / kalkmayacak cenazesi.
Bakıyorum şehitlerimize birer birer.
Neden o sınır karakollarımızın bu denli çürük, bu denli güvenliksiz, bu denli teçhizatsız olduğunu anlıyorum.