24 Ekim 2011 Pazartesi

Çukurca faciası ve Kara Kuvvetleri sisteminde ısrar / Gültekin Avcı

6 polis ve 24 asker evladımızı daha Güroymak ve Çukurca'da bağrımıza gömdük.
Bu millet on binlerce şehidi bağrına gömmeyi de bilir.
Bildi de Sarıkamış'ta, Galiçya'da, Yemen'de, Çanakkale'de...
Ama ihmaller ve basiretsizlikler zincirinde kaybedilen bir tek canın hesabı verilemez.
Nizami bir savaş içinde değiliz bu nokta unutulmamalı.
PKK terör örgütü ve yaltakçılarıyla yapılan silahlı ve silahsız mücadelenin adı özel savaştır ve gayrinizamî harp söz konusudur.
Şu halde nizami bir savaş konseptine güdümlü Kara Kuvvetleri aklıyla özel savaşta ısrar ederseniz, kayıplar ve acılar kaçınılmazdır.
Kara Kuvvetleri sistemiyle hiçbir özel savaş kazanılamaz, kazanılmamıştır da.
Gerilla harekâtı, sabit karakollara ve çakılı birliklere değil, mobilizasyonu, inisiyatif kullanma ve manevra kabiliyeti üst seviyedeki unsurlara dayanır.
Özel savaş aklını, özel eğitimli silahlı güçler liderliğindeki operasyon ve projeksiyonları oluşturur.
Peki bizim özel savaş (yerüstü) unsurları olarak öne çıkan, Polis Özel Harekât Daire Başkanlığı, Jandarma Özel Harekât ve Özel Kuvvetler Komutanlığı unsurlarının anlık operasyonel inisiyatif kullanma imkânları var mı?

Bürokratik boğulma yaşamayan bir operasyon kararı var mı?
Modern bir güvenlik konseptine yürüyoruz ama çok yavaş ve yalpalayarak.
Geride kan izleri bırakarak.
24 evladımıza ağladığımız Çukurca, doğru istikamette yol olmaya çalışırken yüzüstü düştüğümüz yer.
Özel savaş ve gayrinizamî harp konseptine uygun sistematiği hayata geçirmek için gün bile bekleme tahammülümüz yok.
Eski sistemde geçen her gün PKK ve PJAK için açık bir saldırı fırsatı sunmaktadır.
PKK ve PJAK diyorum, zira Çukurca faciasında İran'la ateşkes yapan PJAK unsurları da vardı.
Hatırlarsanız 4 Ekim tarihli yazımın başlığı neydi?
"PJAK militanları tatile mi çıkacak?"
Gördüğünüz gibi çıkmadılar ve HRK olarak PKK'nın askeri aparatı HPG'ye destek güç olarak geldiler.
Oturduğun yerden ahkâm kesmek kolay diyebilirsiniz.
Ama bunları söylemek benim boynumun borcu.

Artık şunları görmeliyiz:
1- Operasyon ve saldırı helikopterlerinin intikal inisiyatifi sahadan uzak komutanlıkların bürokratik tekelinden çıkarılmalıdır.
Zira operasyon emri onayı gelene kadar iş işten geçmekte, bürokratik prangalar ani vuruş kabiliyetini tasfiye etmektedir.
Yapılması gereken özel eğitimli unsurların amirleri ve komutanlarının, ani operasyonel vuruş inisiyatifine sahip olmasını sağlamak.
2- Operasyonlar, nizami savaş aklına göre konuşlanan komutanlıklarca değil, özel savaş konseptine göre donatılan Polis Özel Harekât (PÖH), Jandarma Özel Harekât (JÖH) ve Özel Kuvvetler (ÖKK) inisiyatifine göre belirlenmeli.
Özel birimler nizami birimlerin değil, nizami birimler Özel Harekât unsurlarının operasyonel inisiyatifine göre tertibat almalıdır.
Yani operasyonel liderlik, işin uzmanları olan PÖH, JÖH ve ÖKK'da olmalıdır.
Ama hâlâ Kara Kuvvetleri generalleri ne derse onları yapıyoruz, onları yaşıyoruz.
3- Çukurca saldırısının hazırlık safhasına dair istihbarat bilgileri alınmıştır.
Eylül ayı içinde Çukurca Yapraklı köyünden Cevizli ve Çeltik köyleri yönünde 6 katıra yüklü doçka ve mühimmat intikali tespit edilmiş.
Eylül sonu istihbarat raporunda Çukurca ilçe merkezinin karşı bölgesine Zap kampından 200 havan sevk edildiği belirtilmiş.
Genelkurmay bu istihbaratların ilgili birimlere bildirildiğini, istihbarat zafiyeti olmadığını söylüyor.
Ön raporda ise zafiyet yok yapısal hatalar var deniyor.
Peki, istihbarat bildirildiği halde ne yapılmış?
Havan ve mühimmatın toplandığı Çukurca karşısı bölge hâkimiyet altına mı alınmış?
Sadece 21 askerin şehit düştüğü Keklikkaya tahkim mi edilmiş?
İhmal ve basiretsizliğin bir bedeli olmalı.
24 can ihmale kurban veriliyor da, ihmalin bedelini neden kimse ödemiyor?
Takdirde hataya ve basiret zaafına düşen Çukurca faciasında yetkili bölge komutanları görevden alınmalı, yerlerine yenileri tayin edilmelidir.
Söylenecek çok şey var, salı günü devam edeceğiz.