19 Ekim 2011 Çarşamba

Kavaklı Kampı / Emre Uslu


 Geçen Ramazan ayında PKK’nın şiddeti tırmandırmasından sonra Türk basınının uzmanları Kuzey Irak’a kara harekâtı beklerken, dahası bu harekâtı özendirirken ben 17 ağustos tarihinde, PKK ile mücadelede Kuzey Irak’ın asıl hedef olmadığını ilk hedefin Hakkâri’de bulunan ve PKK’nın KCK yapılanmasını kurduğu Hakkâri ve Şırnak çevresindeki kampların temizleneceğini yazmıştım. Bunun üzerine PKK çevreleri çok rahatsız oldu ve benim Hakkâri’yi hedef gösterdiğimi iddia ettiler. Hatta benim yazımın çıktığı gün Kandil’e yönelik hava harekâtı başlayınca bu defa yanıldığımı iddia edip alay edenler de oldu.

17 ağustos tarihinde benimle alay eden takım Kavaklı Kampı’nda 500 PKK’lıya barınma imkânı veren ve dahası Hakkâri ve Şırnak çevresini KCK sistemi için baskı altında tutan bu kampın kaldırılmasından sonra sanki Hakkâri’de böyle bir kampın bulunduğunu ilk kez duyuyormuş numarası çekip hayret içinde kalmışlar havası estiriyorlar. Oysa her şey ortada, Güneydoğu’da Baydemir’in misafiri olarak ağırlanıp PKK’ya güzelleme düzen insanlarda bir gram cesaret olsa ve Hakkâri’de dağa çıkarılıp sorgulanan insanların haklarını da sorabilseler, Tunceli’de ekmek parası için çalışan insanların kafasına sıkılan kurşunlar için yeter diye bir köşe yazısı yazabilseler o zaman gerçeğin ne olduğunu da görebilecek ve bize gösterebilecekler. Heyhat ki bu sözde demokrat, sözde insan hakları savunucusu, sözde Kürt hakları savunucusu, otobüslerden zafer işareti yapıp Karayılan’dan aldığı övgülerle bir anda Kürt savunucusu statüsüne çıkmış bu yazarlarımız orada PKK zulmü altında ölen ve sorgulanan insanların haklarına kulaklarını hep tıkıyorlar.

PKK diğer Kürtleri sindirip seslerini bastırdığından da şimdilik Kürt haklarının savunucuları gibi kendilerini pazarlıyorlar. Göreceksiniz çok yakında tıpkı Ergenekon savunuculuğuyla düştükleri pozisyon benzeri bir duruma düşecekler. Dahası PKK çevreleri denize düşen yılana sarılır misali kendilerince Türk çevrelerine açılım yapabilmek için bu loser grubuna sarılmış durumda. Hâlbuki bu çevreler Türk halkı için son kullanma tarihi geçmiş birer eski düzen savunucusundan başka bir şey değil. Otobüsler üzerinden sallanan parmaklar bir anlık hoşunuza gidebilir ama arkası hüsran olur. Benden uyarması.

Kavaklı Kampı’na yönelik operasyon bu sürecin başlangıcı olduğu için yazdım. Bundan sonra PKK ile mücadele Kavaklı’dan önce ve Kavaklı’dan sonra şeklinde anılacak ve bu süreci birlikte yaşayacağız. Açılım bakanı Beşir Atalay’ın maalesef yanlış ve öngörüsüz stratejisi nedeniyle devlet Ankara’da açılım yaparken PKK da bölgede alan açmakla meşguldü. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir barış süreci götürülmedi. Devlet bölgeden elini çekerken PKK bölgeye yerleşti. Bunun sembolik mekânı da Kavaklı Kampı’ydı. Hatta açılım bakanı öylesine öngörüsüz ve beceriksizdi ki devlet-PKK görüşmelerinin başladığı 2005 yılında KCK sisteminin kurulmasının ne anlama geldiğini bile anlamadı. Oysa PKK son derece akıllı bir strateji ile bir yandan devlet ile görüşüp devleti operasyonlar yapmamaya ikna ederken, –ve maalesef bu stratejide başarılı olurken–, öbür yandan da KCK sistemi ile toplumun derinliklerine ve kılcal damarlarına yayılıp “burada devlet benim, bundan sonra devlet çekiliyor bakın biz rahatça hareket ediyoruz” diye PKK yanlısı olmayan Kürtleri de kendi yanına çekti. Bu başarıyı da Beşir Atalay’ın hanesine yazsın hükümet. Bu konuda emin yazıyorum zira Beşir Atalay KCK operasyonlarını en az iki yıl erteletmiştir. 2007 yılında yapılması planlanan KCK operasyonları 2009 yılında yapılmıştır ve bu KCK’nın bölgede yerleşip üstünlük kurmasına neden olmuştur. Kavaklı Kampı bir yönüyle Beşir Atalay’ın görmezden gelme stratejisi ve dolaylı katkılarıyla bu kadar muhkem hale gelmiştir.

Bundan sonraki süreç

PKK’nın Hakkâri çevresinde halen üç kampı daha vardır. Bunların da imha edilmesi ve örgütün Hakkâri’de “devlet giremez biz oradayız” diye her ay ortalama bir ya da iki kişiyi bu kamplara kaldırıp mahkeme kurması sürecini durduracaktır. Yani örgütün psikolojik üstünlüğünü kıracaktır. Bu strateji AKP ve devletin içindeki birileri tarafından akamete uğratılmazsa PKK çok yakında devlete “yeniden masaya oturalım, kusura bakma Silvan saldırısıyla masayı devirdim ve AKP’yi zayıf sandım –PKK’nın bu yanlış düşüncesinin Açılım stratejisi nedeniyle Atalay’ın aman operasyon yapmayın çabası etkili olmuştur– devleti güçsüz sandım, içimizdeki şahinleri durduramadım” bahanesiyle yeniden gelecektir. İşte o zaman gerçek anlamda devlet-PKK-Öcalan müzakerelerinden sonuç alabileceğiz. Bu sürecin başlangıcı da Kavaklı Kampı ve arkasından gelen stratejide ısrar etmektir. Zaten şimdiden PKK çevreleri masaya dönülsün çağırıları yapmaya başladılar. Bu barışı çok sevdiklerinden değil PKK’nın içindeki şahin kanadın stratejisinin işe yaramadığını görmelerinden kaynaklanıyor. Çok yakında Öcalan çok daha açık bir biçimde PKK içindeki şahinleri fırçalayıp barış sürecini yeniden başlatalım çağırısı yaparsa hiç şaşırtıcı olmayacak. Bu süreç Kavaklı Kampı operasyonuyla başladı.