22 Eylül 2011 Perşembe

Predatorler ve radar / Fikret Ertan


Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama'nın New York'ta yaptıkları son görüşmede terörle mücadele konusunun öne çıktığı, yapılan açıklama ve haberlerden açıkça anlaşılıyor.
Esasen terörle mücadele konusunun açılımı Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde Amerika'nın Türkiye'ye vereceği siyasi, istihbari ve teknolojik desteğin devamı ve bunun daha da güçlendirilmesi anlamı taşıyor.
Bu çerçevede de bugünlerde en çok konuşulan Amerikan Predator adlı silahlı ya da silahsız insansız hava araçları temayüz etmiş bulunuyor. Başbakan Erdoğan da bu konunun Obama ile ele alındığını zaten belirtiyor.
Predator konusu Başbakan Erdoğan'ın da söylediği gibi iki senelik bir konu. Türkiye, iki sene önce 6 adet MQ-1 Predator araçlarından satın almak için Amerikan yönetimine başvurmuş, sonucu bekliyordu. Son görüşmeden sonra yapılan açıklamalarda Obama'nın bu konuda başvuruyu sonuçlandırmaya çalışacağı anlaşılıyor. Başbakan Erdoğan da bu konuda umutlu görünüyor.

İki yıl beklemeden sonra Obama'nın Predatorler konusunda daha gayretli çalışacağı sözünü vermesi, bize göre Türkiye ve Amerika arasında özellikle NATO kalkanına bağlı X-Band radarın Türkiye'ye de kurulmasını öngören anlaşmasıyla yakından bağlantılı. Bu karardan büyük memnuniyet duyan Obama yönetimi, Türkiye'nin bu jestine karşılık olarak bekleyip duran Predatorler konusunda adım atmaya karar vermiş bulunuyor.


Esasen Türkiye'nin X-Band radar kararı sadece Predator kapısını açmakla kalmıyor, aynı zamanda özellikle Amerikan güvenlik çevrelerinde bir ara sarsılan güveni yeniden tazelemiş ve güçlendirmiş bulunuyor. Bu çevreler de artık Predator konusunu Türkiye lehine sonuçlandırma konusunda eskiye göre çok daha istekli bir hale gelmiş bulunuyorlar.


Predatorler bugün kendilerini hem sivil alanlarda (sınır kontrolü ve gözlemi gibi) hem de askerî alanlarda ispat etmiş, birçok büyük devletin silah envanterine sokmak için gayret ettiği silahlar olarak nitelenebilirler.

Amerikan hava kuvvetleri, esasen 1995 yılından bu yana bunları kullanıyor. Bosna Savaşı, 1999 Kosova krizi ve daha sonraları Irak, Afganistan, Somali, Yemen, Filipinler ve muhtemelen açıklanmayan ülke ve yerlerde etkili bir savaş aracı olarak kullanılıyor. Sonuncu yerlerden birisi de Libya. Bugün bu ülke üzerinde silahlı ve silahsız Predatorler uçup duruyorlar, muhtemelen bazı hedefleri de vuruyorlar. Amerika özellikle Afganistan-Pakistan sınırları boyunca uzanan Peştun aşiretler bölgesinde 2001 yılından bu yana bunları El Kaide militanlarına karşı etkinlikle kullandığını söylüyor. Yine söylediğine göre, bugüne kadar 300-400 civarında El Kaide lider ve mensubunu bunlarla saf dışı ettiğini ima ediyor. Bu yüzden de arası Pakistan ile açılmış bulunuyor. Pakistan, kendisinden izin alınmadan yapılan bu saldırıları kınayıp duruyor.

Sayıları tam açıklanmamakla birlikte bugün Amerika'nın envanterinde 200 kadar Predator MQ-1 olduğu tahmin ediliyor. Bilindiği kadarıyla bugün sadece İtalya ve İngiltere'ye Predator satmış bulunuyor. Predatorlerden başka ülkeler de edinmek istiyorlar; ancak Amerika, bu konuda oldukça kıskanç davranıyor, güven duymadığı ülkelere bunlardan vermek istemiyor.


California'daki The General Atomics adlı şirketin ürettiği Predator sistemleri, iki insansız hava aracı, bir yer istasyonu ve genel irtibatı sağlayan bir uydu cihazından meydana geliyor. Şirket bugüne kadar 360 kadar sistem üretmiş bulunuyor. Bunun 200 kadarı Amerika'da faal durumda, açıklanmayan miktarı da ya teknik arıza ya başka sebeplerle devre dışı kalmış bulunuyor.

Türkiye, halen kullanmakta olduğu Heronlara ilaveten PKK ile mücadelede çoktandır Predatorlerden faydalanmak istiyor. Son Erdoğan-Obama görüşmesinin olumlu sonuçlarından sonra Amerika'nın Türkiye'nin bu talebine daha sıcak ve olumlu baktığı aşikar. Bunda da başta da söylediğimiz gibi Malatya-Kürecik'e kurulacak olan X-Band radar anlaşması önemli ve muhtemelen belirleyici bir rol oynamış bulunuyor bize göre.

Radar anlaşması Predator kapısının yanı sıra muhtemelen başka kapıları da açacaktır. Türkiye'nin milli menfaatlerine katkı sağlayan bu anlaşmaya hangi komik gerekçeyle hâlâ karşı çıkılıyor, doğrusu anlayamıyorum. Kaldı ki, anlamam da hiç gerekmiyor...
Radar anlaşması, Türkiye ve Amerika arasındaki güveni yeniden sağlamış bulunuyor velhasıl...