27 Eylül 2011 Salı

Sarı kabloyu kesmeyince... / Yıldıray OĞUR / Taraf Gazetesi


Enis Berberoğlu, Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin ve Ahmet Hakan’ın önlerindeki bombayı durdurmak için hangi renk kabloyu keseceklerini tartıştıkları reklâmı görmüşsünüzdür.
Bu dört isim her pazar Hürriyet’te ‘Dört Yüz’ başlığı altında geç kalınmış gazetecilik görevlerini ifa edip, çok hayırlı bir itirafçılık işine imza atacaklar.
O kadar hayırlı bir iş ki bu, daha ilk ‘Dört Yüz’de, Berberoğlu ve Özkök’ün bin Mustafa Balbay günlüğü gücündeki yakın tarih itiraflarıyla off the record’da kalmış bir memleket hakikati hemen on the record hale geldi.

Konu; 25 Temmuz 2007 günü, yani 22 Temmuz seçimlerinden üç gün sonra Genelkurmay Karargâhı’nda Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’la dönemin Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Ankara temsilcisi Enis Berberoğlu arasındaki 2,5 saatlik off the record görüşme.
Bu görüşmenin off the record kayıtlarını Hürriyet’in yeni Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu deşifre etmiş.
Bu görüşmeden bizi ilk haberdar eden ise selef Ertuğrul Özkök olmuştu.
Görüşmenin tarihi 25 temmuz. Görüşmeyle ilgili Özkök’ün ilk yazısının tarih ise 21 ağustos.
Bu bir aylık gecikmenin herhalde stratejik bir manası var. İlk yazı “Büyükanıt bize Fenerbahçe tespihlerini gösterdi” temalı bir ketumiyet yazısıydı. Hatırlayalım:


“22 Temmuz seçiminden üç gün sonra, yani 25 Temmuz Çarşamba günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la 2.5 saat sohbet ettim. Yanımda Hürriyet Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu vardı. Seçim sonuçlarından sonra Orgeneral Büyükanıt’ın havasını merak ediyordum. Beni şaşırtacak kadar rahat bir havadaydı. Bizi bir ara arkadaki çalışma odasına götürdü. Orada Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelmiş Fenerbahçe ile ilgili, tespih, el örmesi halı vs. çok sayıda hatıra eşyası vardı. Görüşmeyi kesinlikle konuşmamak kaydıyla yaptığımız için, bir satırını dahi aktaramıyorum.”
 
Özkök bu ketumiyetini ancak 28 Ekim 2009’a kadar sürdürebildi. Ketumiyetin bozulması için iyi haki renkli hayırlı bir sebep çıkmıştı çünkü ortaya. O günlerde Taraf’ta yayımlanan Lahika, İrticayla Mücadele Eylem Planı gibi belgelerin gerçek olamayacağıyla ilgili bir hatıra nakletme aciliyeti. “Genelkurmay’ın siyasetle ne ilgisi olur” temalı o yazıyı da hatırlayalım:


“Seçimin üzerinden henüz 3 gün geçmişti ve tabii ki, askerlerin seçim sonuçları ile ilgili görüşlerini merak ediyorduk. Askerlere siyasi konuları sorma alışkanlığımı çok gerilerde bıraktığım için, pek girmeye cesaret edemedik. Doğrusu o da pek istekli görünmedi. Ancak konuşmanın çok kısa bir bölümünde seçimden söz edildi. ‘Halkın tercihi hakkında ne diyebiliriz ki’ demekle yetindi. Bu arada bize, odanın sağ tarafında duran kalınca bir kâğıt destesini gösterdi ve ‘Arkadaşlar seçim sonuçlarını değerlendiren bir inceleme yaptılar’ dedi. İçeriğine ise hiç girmedi.”
 
Ve 25 Eylül 2011’de halef Berberoğlu’nun görüşmenin tüm kayıtlarını açtığı yazısı. Özkök’ün “Askerlere siyasi konuları sorma alışkanlığımı çok gerilerde bıraktığım için, pek girmeye cesaret edemedik. Doğrusu o da pek istekli görünmedi” dediği Fenerbahçe tespihleri temalı görüşmeyi şöyle toparlamış Berberoğlu:

“Sohbetimiz kayıt dışı geçti. Üç başlık altında yoğunlaştı:


– Muhtıra neden ve nasıl verildi, Dolmabahçe’de ne konuşuldu?


– Muhtıraya tepkinin Ak Parti’nin seçim zaferine katkısı oldu mu?


– Abdullah Gül adaylığını açıkladığına göre devamı nasıl gelecek?”

Üç başlık da futbolla ilgili. Özkök haklı.
O halde Özkök’ün seçimlerle ilgili “Halkın tercihi hakkında ne diyebiliriz ki” demekle yetindiğini söylediği Büyükanıt’ın 22 Temmuz seçimleriyle ilgili neleri demekle yetindiğini yine Berberoğlu’dan okuyalım:


“Tüm bu süreç Ak Parti’nin seçim başarısına (bazı kamuoyu yoklama şirketlerinin iddia ettiği gibi) 5-10 puan ekledi mi? Bu soruya gerçekten hazır olduğu belliydi. Masasındaki Türkiye haritasını önümüze koydu. Ak Parti’nin seçim kazandığı iller için turuncu, CHP’ye mavi renk kullanılmıştı. Haritadaki mavilik sadece sahil şeridiyle sınırlıydı. Eliyle İzmir’i işaret ederek, hararetli ifadeyle söze girdi: ‘Haritaya bir bakın, hiçbir yerde CHP yok. Antalya seçmeni de, bizim bildiri nedeniyle mi CHP’ye oy vermedi ki kaybettiler?’ Sonra sohbetin en çarpıcı cümlesi ağzından kaçtı: ‘Sanki Yunan kuvvetlerinin denize dökülmesi gibi bir harita.’” 
 
Yine de hüsn-ü zanı elden bırakmamak gerek. Belki de bu göründüğü gibi halefin selefe attığı bir gol değildir. Belki de Ertuğrul Özkök Büyükanıt’ın önlerine açtığı turuncu-mavi seçim haritasını Anadolu’dan gelen bir Fenerbahçe hediyelik eşyası falan zannetmiştir. Zaten Büyükanıt’ın seçim sonuçları için söylediği “Sanki Yunan kuvvetlerinin denize dökülmesi gibi” tarifi de “Halkın tercihi hakkında ne diyebiliriz ki” ile yetinmenin başka bir biçimde söylenmesi değil midir?

Askerî vesayetin tüm bu dost meclislerinde bir tür aile içi ensest vakası gibi nasıl off the record kaldığını anlatması açısından Berberoğlu’nun Günlükleri’nin pazar günkü ilk bölümü kesilip saklanacak cinsten.
Galiba daha ilk denemede yanlış kabloyu kestiler ve bomba patladı. Bence de Ahmet Hakan haklıydı, sarı kablo kesilmeliydi.