27 Eylül 2011 Salı

PKK’nın yeni adı! Ergenekon’un ‘TİT-TAK’ları / HAŞİM SOYLEMEZ



Son terör saldırılarına bakılırsa, perde gerisinde anormal hadiseler yaşanıyor. Kendilerine ‘Kırmızı’ adını veren bir kontrgerilla grubundan söz ediliyor. Dış destekli derin hesaplar, bazı PKK’lıları bile rahatsız etmiş durumda.
 
‘Biz artık ne yaptığımızı bilmiyoruz. Sürekli farklı yerlerden talimatlar geliyor. Ergenekon grubu olarak tabir ettiğiniz kişilerden, itirafçılar, askerler ve yabancı devletlerin istihbarat birimlerinden gelen talimatlara göre hareket ediyoruz. Polise, askere saldırmak, sivil, asker kaçırmak, devlet kurumlarına saldırı, sivilleri hedef almak, şehirlerde bombalı saldırılar düzenlemek. En sonunda ülkede bir iç çatışma ortamı çıkarmak. Bunun için, batıda, doğuda ve milliyetçilik damarı yüksek şehirlerde eylemler hedefleniyor. Bir de eğer saldırı yapılacaksa önemli kişilerin seçilmesi söylendi. Mesela ailesi ‘vatansever’ diye tabir edilen kişiler öldürülmeli. Bazen ‘memlekete göre insan öldürün’ deniyor. Böylece bir Kürt-Türk çatışması oluşsun. Her eylemin kararı ana karargâhtan çıkmıyor. Gruplara inisiyatif alma hakkı verildi. Bu örgütün tarihinde görülmüş bir durum değildir. Çünkü en basit talimat bile merkezin bilgisi dâhilinde olur, ani baskın ve saldırılar dışında.”

Son günlerde yaşananların tercümesi ve itiraf niteliğinde olan bu ifadeler kısa süre önce görüştüğümüz PKK’nın önemli isimlerinden birine ait. İsminin açıklanmasını istemediği için kendisinden ‘Bay X’ diye söz edeceğiz. Örgüt yöneticisi ile yaklaşık iki hafta önce, yani peş peşe yaşanan patlama ve saldırılar öncesinde konuştuk. Bay X’in anlattıkları bunlarla sınırlı değil, örgütün ortaklarını da bir bir sıralıyor. Aslında bu zamana kadar söylenegelen şeyleri teyit ediyor bir anlamda: “İsmini vermeyeceğim; ama son dönemde Türkiye ile problem yaşayan ülkelerin istihbarat örgütleri yardım ediyor bize. Aynı şekilde Türkiye içinde Ergenekoncu olarak tanımlanan ve eskiden ülkücülerin arasında bulunmuş bir ekibin desteği var. Bazı birimlerimizin içinde eski itirafçılar ve askerler, yüzbaşı, binbaşı rütbesinde iken ordudan ayrılıp bize katılanlar var. Bunlar, normal sivil gezen ancak bize istihbarat ve bilgi sağlayan kişiler. Eylemlerde de itirafçıları bunlar yönlendiriyor. Hatta şehirlerde eylem yapmaları için görevlendirdiğimiz ve örgüte bağlı çalışan bazı birimlerin önemli kadrosu bu itirafçılardan oluşuyor. TAK’ın (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) içinde eski JİTEM mensupları ve itirafçılar var. Yeşil’in (Mahmut Yıldırım) önemli ekibi bu ve diğer birimlerimizde hâlâ aktif görev yapıyor. Amid Birliği var, bu daha makul bir yapımızdır. Eylemi kendi başına yapmaz, çünkü onlar daha çok bizim gibi düşünen gelenekçi yapıyı temsil ediyor. Ama asıl faaliyet alanları şehirlerdi. HPG (Halk Savunma Güçleri) hem kırsalda hem de şehirde eylem yapma yeteneğine sahip. Apocu İnisiyatif (Apocu Gençlik) ise daha çok gençleri kazanmak için organize ettiğimiz bir hareket. Bunlar gösteri ve yürüyüşlerde ortaya çıkar. Ama bütün bunlar, örgütü kendi amaçları için kullanan istihbarat birimleri ve Türkiye’nin derin yapısı ile hareket ediyor. Özel Kuvvetler ise dağ ve şehir eylemi yapma eğitiminden geçirilmiş kişilerdir. Bunlar HPG’ye bağlı olsa da yine Türkiye derin yapısı ile birlikte çalışıyor.”

Doğrusu, Bay X’in açıklamaları örgüt tarihine geçecek türden. Türk istihbarat birimlerince de dikkate alınması gerekiyor. “Neden şimdi bunları anlatmak istediniz?” sorumuza Bay X şu karşılığı veriyor “Benim yaptığım örgütte bir ihanet olarak algılanabilir. Ama ben, örgütün (bir kısmının) Kürtlere ihanet ettiğini  düşünüyorum. Yoksa bizim Yeşil’in adamları ile ne işimiz olabilir? Aynı şekilde siyasiler de Kürtlere ihanet ediyor. Örgütteki bazılarının (barışı asla istemeyenler) talepleri doğrultusunda Meclis’e girmediler. Eğer girmeyeceklerse onlar da Kürtlere ihanet etmiş olur.”

İlginç bir ayrıntı, TAK adı verilen yapının, AK Parti’nin 2002’de iktidara gelmesinden bir yıl sonra varlığını resmî olarak duyurmuş olması. PKK, her seferinde TAK’ın kendilerinden bağımsız hareket ettiğini ilan etse de, internet sitelerinde ve medya organlarında bu grubu öven ve onu örgütün bir parçası gören yazılar yer alıyor. Bay X’in TAK ile ilgili söyledikleri ise hayli düşündürücü. Çünkü TAK aslında PKK’nın çocuğu olsa da içinde barındırdığı bireyler açısından bakıldığında Türkiye’nin derin yapısı ile PKK’nın derin kanadının ne kadar organize çalıştığı görülüyor. İddiaya göre, PKK’nın şehir eylemlerinin arkasında Bay X’in de dediği gibi derin ve yabancı istihbarat birimleri var. Tabii, KCK/PKK yeni yapılanmasında yer alan ve diğer sol örgüt militanlarından devşirilen, istediği zaman istediği eylemi yapma hakkı verilen grubun da buradaki rolünü göz ardı etmemek lazım.

KCK/PKK şu anda kendi öz yapısı ile birlikte derin Alevi kadrosu ve diğer sol grupları içinde barındıran ‘çatı örgüt’ konumunda. Yani eylem yapanların başka bir örgüte mensup olması pek önemli değil. Çünkü ‘konsorsiyum’ bu konuda birlikte çalışıyor ve tek hedef gördükleri AK Parti’ye karşı bir cephe oluşturmuş durumdalar. Ortak örgütlenme, ‘yandaş medya’ olarak tabir edilen bazı basın yayın organlarını da hedefine koymuş. Hatta bunun için bazı gazetecilerin ismi geçiyor. Namlunun ucunun medya ve gazetecilere çevrilmesi ise örgütün son dönemde gündemine aldığı bir konu.

Yeşil’den sonra ‘kırmızı’ izi
Son olaylara bakıldığında ortaya ilginç ipuçları ve sonuçlar çıkıyor. Ankara’daki patlamanın birçok devlet biriminin bulunduğu, hatta MİT’in istihbarat ofisi olarak kullandığı bir noktanın yakınında olması önemli mesajlar içeriyor. Çünkü Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Lojmanları, Polis Okulu gibi hassas kurumların bulunduğu yerde bomba patlatılmasını, Türkiye’ye hem dışarıdan hem de içeriden ve örgüt üzerinden verilmiş bir mesaj olarak değerlendirmek mümkün.
İddiaya göre, olayı organize eden ve PKK’ya “Ankara’da eylem yap!” talimatını veren yer Türkiye ile arası iyi olmayan ülkelerden birinin istihbarat örgütü. Eylemi gerçekleştirme işi karma bir yapıdan oluşan ve kimin örgütü olduğu hâlâ tam olarak bilinmeyen TAK’a havale edildi. Patlatılan aracı kiralayan kişi eski bir TİT (Türk İntikam Tugayı yeni adıyla Türk İntikam Tugayı Birliği-Ergenekon’un örgütü olarak biliniyor) mensubu. Bu kişinin düzgün Türkçesi ve belli kesime ait terminolojiyi iyi kullanması emniyet birimlerinin üzerinde durduğu bir konu. Sol örgütlerden devşirilen PKK mensupları da işin içinde. Ortak paydaları TAK.
İstihbarat birimleri, itirafçılık sistemini ve Yeşil’in ekibini yeniden incelemeye aldı. JİTEM artıklarının PKK’nın içinde yer alması ve örgüte her türlü desteği sağlıyor olması ilginç bir durum. Bu ekip, Ergenekon’un dışarıda kalan ayağını temsil ediyor ve eylem yapan kitlesinde yer alıyor. 500 itirafçıdan 460’ının nerede görev yaptığı ve nerede olduğu bilinmiyor. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın rahatsızlığından dolayı kenara çekilmesinden sonra ekibinin bir kısmını hâlâ kendi emrinde çalıştırdığı, bu kişilerin resmî görevlerde oldukları ve yeşil pasaport taşıdıkları belirtiliyor. Geriye kalanlar ise Ergenekon kanadı adına PKK ile birlikte eylemler yapmak için farklı şehirlerde bulunuyor. Resmî kurumlar, JİTEM’de görev almış; fakat hâlâ aktif olarak eski geleneği sürdüren ve PKK’ya yardım eden kişiler hakkında da takibat başlattı. İstihbarat birimleri, Mahmut Yıldırım’ın isminden esinlenerek kendilerine ‘Kırmızı’ adını veren kontrgerilla grubunu bulup ortaya çıkarmak için istihbarat algılarını ‘Kırmızı’ mod seviyesine çıkarmış durumda. Çünkü bu kişiler deşifre edilip yakalanırsa, PKK’nın şehirdeki nefes borusunun kesileceği düşüncesi hâkim. Tahminlere göre, toplamda 1200 kadar ‘Kırmızı’nın izi sürülüyor.

Hedefte bazı cezaevleri var
Ankara’daki patlama, Siirt’te sivil araca roketatarlı saldırı, Diyarbakır, Bitlis’te polislere yönelik saldırılar ve son 10 gün içinde yaşanan terör eylemleri, KCK/PKK’nın artık bir Kürt hareketi olmaktan çıktığı görüşünü iyice pekiştirdi. Çünkü bu kadar farklı güçle hareket eden, sivillere saldıran, kırsalı bırakıp şehirlere yönelen terör örgütünün hedefleri arasında artık medya organları, gazeteciler, kamu kuruluşları da var. KCK/PKK’nın, haraç vermeyen 150 kadar Kürt iş adamını da tehdit listesine aldığı belirtiliyor. Diyarbakır, Siirt ve Van’ın önde gelen iş adamları bunlar. İmam Aziz Tan gibi din görevlileri de bölgeyi terk etmemeleri hâlinde cezalandırılmakla tehdit ediliyor.

PKK ve ortak çalıştığı ekibin hedefleri arasında çok ilginç yerler var. Kamuoyunda iyi bilinen bazı davalarla ilgili cezaevleri ve buralarda görevli memurlara saldırmayı, yakın bölgelerde uzaktan kumandalı bomba patlatmayı planlıyorlar. Bütün saldırıların amacı, devlete gözdağı vermek, tutuklamalar ve süren davaları protesto etmek. Örgüt bu amaçla yayımladığı bir iç bildiride, eylemlere devam edilmesini ve Türkiye’nin her yerindeki hücrelerin inisiyatifleri doğrultusunda hareket etmesine izin verildiğini duyurdu. Aynı bildirideki şu ifadeler dikkat çekici: “KCK’da tutuklanan yoldaşlarımıza selam olsun, onların öcünü alacağız. İntikam AK Parti ve onun yandaş polislerine, bütün birimlerine karşıdır. Buradan Silivri’deki yoldaşlarımızı da selamlıyoruz. Onlar için de bir çabamız, bir tepkimiz olacaktır.”

Son olaylar ve ortaya çıkan bağlantılardan Aksiyon’un 859. sayısındaki “İyi çocuklar ile derin PKK yine işbaşında: Kod adı pinpon” başlıklı haberde bahsedilmişti. Haberde, asıl tehlikenin seçimlerden sonra yaşanacağı ve ülkenin değişik yerlerindeki saldırılarla kaos ortamı oluşturulmak isteneceği anlatılıyordu. Son tahlilde ‘Pinpon’ kod adlı planın giderek derinleştirildiğini görmek mümkün. ‘Pinpon’ kaos planına göre, Türkiye 4 ayrı bölgeye ayrılmış durumda. Dersim Eyaleti, Hakkâri Saha Komutanlığı, Amed (Diyarbakır) Eyaleti ve Batı Türkiye. Bölgelerin alanları hayli geniş. Mesela Dersim Eyaleti içine Karadeniz Bölgesi’nin tamamı, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Malatya ve civarındaki alanlar ile İç Anadolu’nun tamamı giriyor. Hakkâri alanı, Van bölgesini de içine alan ve Diyarbakır’a kadar uzanan coğrafyayı kapsıyor. Kaos planının belki en tehlikeli tarafı ‘Batı Türkiye’ diye tanımlanan bölgede geliştirilecek olması. Zira bu alan Ankara’dan sonraki bütün Türkiye coğrafyasını kapsıyor.

 OPERASYON KAPIDA: AMAÇ TAMPON BÖLGE

MİT-PKK görüşmelerinde Kürt tarafının olumsuz tutumu neticesinde ‘mesele oturulup konuşulur’ şeklindeki olumlu havanın tamamen dağıldığı anlaşılıyor. Son saldırıların da artık geri dönüşü olmayan yeni yöntemlerin kullanılmasını zorunlu hâle getirdiği vurgulanıyor. Alınan bilgilere göre, KCK operasyonlarının artırılması, örgütün diğer derin bağlantı ve hücrelerinin çökertilmesi ve ülke sınırları içinde kara operasyonu yapılması için hazırlıklara başlandı. Ancak kara harekâtı, PKK kampları veya ana merkezin bulunduğu Kandil Dağı zirvesinden çok, Zaho hattı boyunca yapılacak ve burada bir tampon bölge oluşturulacak. 20 gün önce Türk resmî heyeti Kuzey Irak’a giderek Kürt yönetimi ile tampon bölge için uygun yerlerin belirlenmesi konusunu görüştü. Yani Türkiye, sınırın öteki yakasına geçip, geçici karakollar kurarak tampon bölge oluşturacak. Burada konuşlandırılması düşünülen askerler gerektiğinde Irak sınırları içinde, belirli bir bölgeyi geçmemek kaydıyla devriye gezebilecek. Bu şekilde PKK’nın lojistik yardım ve geçişlerinin önü kapatılacak. Örgütün sınır ticaretinden aldığı büyük miktardaki gelir de bu sayede kesilecek. Bu arada Türkiye, kendi isteği ile PKK’dan ayrılmış ve Kuzey Irak’ta bulunan eski örgüt mensuplarından faydalanmayı planlıyor. Bunlardan, yasal çerçevede örgüt kampları ve sığınma noktaları konusunda bilgi almayı hedefliyor.