MİT-PKK kayıtlarını kim sızdırmış olursa olsun bu kayıtların sızdırılmasının tek başına bir anlam ifade etmeyeceği, arkasından yapılacak “destekleyici” eylemlerle sonuç alıcı girişimlerde bulunulacağı güvenlik dünyasını bilen herkesin yapabileceği bir değerlendirme. Bu bakımdan PKK-TAK’ın bu sürecin içinde olacağı ve ikinci kademe eylemleri için daha fazla kan dökecek eylem silsilesini başlatacağı görünen bir gerçek.
Bu bakımdanAnkara’nın göbeğinde “Devlet Mahallesi”nde bir bombanın patlatılmış olmasının bir stratejik arkaplanı var. Bu plana göre bundan sonra da benzeri eylemler yapılarak özellikle batı sokağının hareketlenmesi sağlanacaktır. Ancak böyle bir strateji ile AKP’nin vurulabileceği ve iktidarının sarsılabileceği hesap ediliyor. Bu bakımdan Ankara’daki bomba olayının PKK-MİT görüşmelerini sızdıran güç ile PKK’nın ortak stratejik amacı için planlanmış bir eylem olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bu bir tüp patlaması ya da başka örgütlerin eylemi olamaz mı? Tüp patlaması ihtimali oldukça düşük bir ihtimal. Zira bir tüp patlamasının vereceği hasar ile bombanın vereceği hasar ilk anda anlaşılacak kadar farklıdır. Zaten yetkililer de ilk açıklamalarında olayın bir bomba patlaması olduğunu açıkladılar.
Şimdi soru şu: Eğer bu bombalama eylemi gerçekten de MİT-PKK görüşmelerini sızdıranların eylemlerinin ikinci aşamasıysa bundan sonra ne olur? Bu noktada iki ihtimal oldukça güçlü. Birincisi benzeri eylemlerin devam edeceği ve daha fazla ölüm ve daha fazla kan ile batı sokağının hareketlendirilmesi sağlanacaktır. İkinci aşamada uyuyan ulusalcı Ergenekon hücreleri ile muhalefet harekete geçirilerek sokaklarda Cumhuriyet mitingleri tarzı mitinglerin organize edilmesi için girişimler yapılacaktır...
Bu noktada geçen YAŞ kararları ile hasar gören TSK içindeki terfi tünelinin hasarının onarılması için de zaman ve imkân kazanılacak; böylece TSK içindeki gayrı memnun kesim de “gördünüz mü TSK ile oynarsanız PKK gelir kapınızın önünde bomba patlatır” argümanını kurum içinde yeniden dolaşıma sokacaktır...
PKK’nın özellikle Öcalan’ın avukatları ile görüşmelerin kesilmesinden sonra beklenen kitle tepkisini göstermemesi ya da gösterememesi hesaba katıldığında tepkisini kanlı eylemler vererek yapacağı da hesaplanmalı. Bu yöntemle hem PKK içindeki şahin kanat Öcalan’a dayatmış olduğu gündem nedeniyle Öcalan’ın gözünde kaybettiği itibarını kazanmış olacak hem de birtakım derin çevrelerle ortaklaşa geliştirdikleri stratejinin meyvesini alma noktasında daha kesin bir yöntem bulmuş olacak. Böylece hem Öcalan’ı -kendisi için eylemler yaparak- memnun edecekler hem de ona dayattıkları gündemin işlerliğini mümkün kılacaklar. Bu bakımdan Ankara eylemi sıradan bir eylem değildir. Arkası ve yarını olan bir eylemdir. Ankara eylemi hem AKP’yi köşeye sıkıştırmak isteyenler için, hem PKK’ya nefes aldırmak isteyenler için hem de PKK içindeki şahin kanadın temsilcileri için kazan-kazan eylemidir. Bu “kazanımın” kalıcı olması için yeni eylemler de gelecektir. Güvenlik birimlerinin daha dikkatli olması gerekiyor...