21 Ekim 2010 Perşembe

Mehmetçik hizmetçik! / Umur Talu

BİR babayı tanıştıracağım:
“Allah bağışlasın”, üç oğlu var. Biri üniversite mezunuydu. 5 ay askerlik yaptı.
Biri yüksekokul mezunu; üstüne üç yıl da açıköğretim okudu. 15 ay askerlik yaptı.

Üçüncü oğul lise mezunu. Çoktan iş hayatına girdi. Bir yandan açıköğretime devam ediyor. Ama kendini daha çok işine veriyor. Banka kredisiyle küçük bir işyeri açtı. Üç yıl borç ödedi. Yanında üç kişi çalışıyor. Üçüncü oğul muhtemelen açıköğretimi bitiremeyecek; askere çağrılacak. İşyerini kapatacak, üç çalışanla vedalaşacak. 15 ay askerlik yapacak.
«
Tabii ki onun durumunda çok kişi var.
Bir bölümü çoktan askere gitti; bir kısmı elbet çoktan öldü.
Ama, “asker açığı var” denen orduda herhalde en az 100 bin kadar “asker” ise pek askerlik yapmıyor. Ya torpil sonucu, ya angarya yüzünden başka bir iş yaptırılıyor.
Orduevi, gazino, kamp, lojmanlar, temizlik, lüzumsuz postalık, komutan evinin işleri gibi “hizmetler”de “hizmet” ediyor binlerce “Mehmetçik”.
Bu “hizmet” kavramı esnek, kaygan.
“Mehmetçik”in “çi”sini alırsanız; o küçük ekle “hizmetçi” oluyor. “Çi” mevcutsa fiilen; aslında, askeri hukuktaki kadim bir maddeye göre, ciddi hapis cezası var. “Erleri hizmetçi gibi çalıştıran”a da; göz yumana da!
Pek uygulanmayan bir ceza; Askeri İçtihat’ta genellikle “aradaki” bazı komutanlara uygulandığı görülüyor. O “komutanlar” genellikle sadece astsubay!
«
Ankara’da “paranoyak şüphe” denen biçimde durdurulan askeri kamyonda bile, hatırlarsanız, komutan evinin özel pasta ve kek alışverişi ile boya, badana işleri için “hizmef’çi kılınmış askerler çıkmıştı. (O yazıma gelen anormal yorum sayısı, iyi bilinen bazı şeylerin yıllarca nasıl konuşulmadığını iyi anlattı.)

Bir kısım güzide medya, öteki kısmın “paranoya”sıyla dalga geçerken bile, o kanunun, esas rezaletin farkında bile değildi.

“Ulan kamyondaki askerler aşçı, badanacı çıktı” diye şüphecilerle alay ederken; hakiki bir “cumhuriyefte bunun “Anayasa ihlali angarya” olduğunu idrak etmemişlerdi.
Hoş, yine etmezler. O yüzden bu mevzularda tek kelime etmezler.

Yalnızca “sözde cumhuriyetçi” muhaliflik değil, “özde demokratlıktan nasipsiz zihniyet de “uşaklık” üstüne sessizdir.
Asker ya da sivil; insanların köleleştirilmesine karşı sinir uçları zayıftır.
O yüzden, gardan garnizona; plazadan tersaneye, yüz binlerin köleleştirilmesi, uşak-laştırılması, aşağılanması cumhuriyete de uyar, demokrasiye de, liberalliğe ve muhafazakârlığa da, AB’ye de, her cins eksene de, laik, sosyal bir hukuk devletine de!
«
O baba haklı olarak soruyor: Yurtdışında hakikaten yahut yalandan çalışan ile ülkesinde kan ter içinde çalışanın “farkı” nedir diye?
Ben de diyorum ki: Elbet Başbakan’ın kızı ya da gelininin bile, yurtiçinde üniversiteye alınmaması büyük haksızlık...
Ama Başbakan’ın oğlu bile “bedelli” yaparken, binlerce gencin “başbakan evladı” olamaması da harbi adaletsizlik!

O baba haklı olarak soruyor:
Askerlik şu anda zaten tek tip değil mi? Eğitimsiz de, ilk, orta ve lise mezunu da, meslek lisesi, 2 ve 3 yıllık yüksekokul mezunu da, önlisans mezunu da, fakülte 3 veya 4’ten terk de 15 ay yapıyor. Sadece bir yıl fazla okuyan fakülte mezunu kısa; sadece yurtdışında çalışır görünen bedelli yapabiliyor. Bir de şarkıcılar, futbolcular, çürükçüler var. Bu adalet mi? Binlerce gencin canını alan bir sorunun 25 yıldan fazladır çözülmemesi normal mi? Dedem, 22 yaşında İstiklal Savaşı’nda şehit olmuş. Babam henüz anne karnında yetim kalmış. Bunu şerefle söylerim. Ama şimdi aynı mı?

Bilmiyorum. Aynı nedir, adalet, hakkaniyet nedir; cumhuriyet, demokrasi nedir?