25 Ekim 2010 Pazartesi

Bedelli görüşülmedi ama söz siyasetin / Murat Yetkin

Kendi aralarında onlara ‘Bedelli askerlik lobisi’ adını takmışlar; hem hükümet, hem askerler ikide bir bu konunun gündemde yükselmesinden rahatsızlıklarını gizlemiyor.

Bunun son örneği olarak, 21 Ekim’de Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan askerlik toplantısı gösteriliyor. Üst düzey bir kaynak dünkü medyada yer alan bazı haberlere değinerek ‘Bedelli konusu gündeme bile gelmedi’ diyor Yalnızca askerlerin hazırladığı ‘etraflı brifingde’, 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 10’uncu maddesindeki fıkranın ‘mevcudiyeti’ kaydedilmiş. Bu fıkra, Genelkurmay’ın ihtiyaç fazlası bildirmesi halinde Milli Savunma Bakanlığı’nın bunu hükümete iletmesi bakanlar kurulu kararıyla bedelli askerliğin mümkün olduğunu söylüyor. Yani kamuoyunda yaygınlaşan söylentinin aksine, yeni bir kanun gerekmiyor.

Milli Savunma ve Genelkurmay’ın Türkiye’nin şu anda bedelli askerlik ihtiyacı içinde olmadığını açıkladığına dikkat çeken üst düzey kaynak, “Buna rağmen lobi hükümet üzerinde baskı kurmaya çalışıyor” diyor.

Söz konusu toplantı, 21 Ekim öğleden sonra Başbakanlık Konutu’nda yapıldı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in kendisine bu konuda ayrıntılı bilgi vereceği zaten günler öncesinden Başbakan Erdoğan tarafından açıklanmıştı.

Orgeneral Koşaner toplantıya Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı’nın askere alma, personel ve hukuk uzmanlarından oluşan bir askeri-teknik heyetle katıldı. Başbakan Erdoğan ise toplantıya Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün yanı sıra, terörle mücadele ihtiyaçları ve Jandarma Komutanlığı ilgisi nedeniyle İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın ve yurtdışında askerlik yükümlülüğü altındaki Türk vatandaşlarının durumu ile ilgisi nedeniyle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da katılmasını istedi.

Başbakan Erdoğan toplantı sonrası Atina’ya gitmeden önce yaptığı açıklamada “Genelkurmay’ın yaptığı çalışma güzel de, devam edecek” gibi kısa ama altında anlamlar gizli bir açıklama yaptı.

İnce ayrıntı: Son söz siyasetin
Dün toplantıya katılan bakanlardan Çiçek ve Gönül ile de konuşma imkânı buldum.
Daha önce Genelkurmay’dan “Neticelenmiş bir şey yok, çalışma devam ediyor” yanıtı gelmişti.
Çiçek de “Henüz bir karar verme noktasında değiliz” dedi ve devam etti: “Zaten Sayın Başbakan bir açıklama yaptı. Ama size şu kadarını söyleyebilirim. Türkiye’nin ihtiyaçları, Türk Silahlı Kuvvetleri ve savunma hizmetlerinin ihtiyaçları ile bu ihtiyaçları karşılayacak olan kaynak, yani insan kaynağı arasndaki dengeyi arıyoruz.”

Gönül ise daha temkinliydi: “Sayın Başbakan’a güzel bir brifing verildi. Şimdi bu brifing üzerine çalışılacak. Kararı verecek olan hükümettir.”

Edinilen bilgiler bir araya getirildiğinde ortaya şu tablo çıkıyor:
Genelkurmay tarafından Başbakan’a verilen brifingde bedelli askerlik konusu özel olarak gündeme gelmemiş. Dolayısıyla bedelli askerlik üzerine yılbaşı ya da seçim gibi bir süre konmamış.

Buna karşın askerlik süresi üzerinde ince ayrıntılarıyla durulmuş. Türkiye’deki nüfus artış hızı, üniversite mezunu sayısı, yurtdışında çalışan ve askerlik çağına gelmiş Türk vatandaşları, terörle mücadelenin durumu, Türkiye’nin stratejik tehdit algılaması gibi unsurlar –NATO yükümlülükleri dahil- göz önüne alınarak, değişik askerlik süreleri söz konusu olduğunda, 5, 10, 15 ve 20 yıllık dönemlerde görünümün ne olabileceği, Başbakan ve bakanlarına anlatılmış.

Bütün bu tablo içinde dikkatlerden kaçmaması gereken önemli bir ayrıntı var.

Daha önceki alışkanlıklara rağmen, bu defa Genelkurmay bir açıklama yapmadı. Daha önce ihtiyaç konusundaki açıklamayı Gönül yapmıştı. Bu defa Başbakan yaptı. Genelkurmay ise sorulduğunda Başbakan’ın söylediğine paralel bir yanıt veriyor.

Toplantıda bedelli konusunun özel bir gündem yapılmadığı bilgisi var, ama bu kararın da neticede hükümetin olduğu vurgulanıyor. Askerler çok seçenekli senaryoları Başbakan’a sunmuş ama bunlardan hangisine ya da bunlardan yola çıkan melez bir senaryoya göre de askerlik süresi yeniden düzenlenebilir. Karar Başbakan ve hükümetinin. Bu tartışma siyaset-asker ilişkilerinin normalleşmesi bakımından da yeni bir örnek ortaya çıkartabilir.