21 Ekim 2010 Perşembe

Kimin kime eziyeti serbest? / Umur Talu

Mehmet Alp, AKP Burdur Milletvekili.
Sadece benzinlik sahibi değil, bence “Yılın sözleri”nden birinin mülk sahibi!
Milli Savunma Komisyonu Üyesi sıfatıyla Sabah’a açıklama yaptı. “Bedelli askerlik” ile Genelkurmay’ın Başbakan’a brifingi üzerine.
Oğlunun “6 ay askerlik”te olmasını da uzun ve lüzumsuz buluyor, ki haklı olabilir:
“Üniversite mezunu olarak 6 ay hiçbir şey yapmıyor.”
***
Sonra eşitlik, eşitsizliğe dair şunu söylüyor:
“Okuyan ile okumayan arasında fark gözetilecek. İlk mezunu ile üniversite mezunu aynı süre yapmayacak, bu adalet sağlanacak.”
Buraya kadar, “pozitif ayrımcılık”ın da “adalet” olduğu söylenebilir belki.
Her ne kadar “okumayan”ın çoğu “okuyamayan” olsa da…
Okumayan, okuyamayanın çoğu erken yaşta çalışmak, genellikle yoksul hanelere ekmek götürmek zorunda kalsa, uzun askerlikte o ekmek suya, kendi bazen şehit düşse de.
***
Derken “pozitif”i boş verip basbayağı “ayrımcılık”a zıplıyor.
“Şimdi bir gencimiz üniversiteyi bitirmiş. Hâkim, doktor olmuş. Askere gidiyor. Orada bir astsubay tarafından kendisine eziyet ediliyor. Ordu gözbebeğimiz ama maalesef bu durumlar oluyor!”
***
Kesinlikle, “maalesef durumlar” oluyordur!
Lakin manalar çıkarınız:
1.Astsubaylar üniversite mezununa eziyet etmemeli. Edecekse, subay olmalı.
2. Astsubayın üstü, yani subay kimseye eziyet etmez.
3. Astsubaylar ilk, lise, yüksekokul mezununa, fakülteden terke eziyet edebilir.
4. Üniversite bitirmeyene herkes eziyet edebilir.
5. Bazı meslek sahiplerine eziyet edilmez.
6. Önemli olan eziyet değil; kimin kime eziyet ettiği!
7. Üst ve üstün olan eziyet edebilir; alt veya ast olan edemez.
8. İnsana koyan, eziyet değil; kendinden aşağı gördüğü birinin eziyetidir!
9. Hâkim, doktor vb. çıkmış olan eziyete katlanamaz, ama on binlerce “gariban”ın gıkı çıkmaz!
10. Askerlikte de “adalet” eziyetin kaldırılması değil; herkesin haddine, boyuna, tahsiline göre düzenlenmesi, eziyet hiyerarşisinin rütbeye göre belirlenmesidir!
***
“Ağır çekim”de pozisyonu daha farklı açılardan yavaş yavaş oynatın siz de.
Hangi zaviyeden baksanız; hem faul, hem ofsayt. Hem hakem hatası, hem kural faciası.
Şunu boş veriyorum:
Görmezden gelinse de artık yaygın olduğu üzere, astsubay üniversite mezunu hatta yüksek lisanslıysa. Hatta, özlük hakları orta seviyesinde dondurulsa bile, “daha ast” uzman çavuş da üniversite mezunuysa? N’olacak? Eziyet mubah mı olacak!
***
Madem ki “maalesef” var; madem ki “eziyet, angarya” göbekten Anayasa ve kanun çiğnenmesi, hadi gereğini yapın!
Anayasa, “Kimseye işkence ve EZİYET yapılamaz. Kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamaz” diyor. Hadi!
Ceza Kanunu, “Bir kimsenin EZİYET çekmesine yol açacak davranış gerçekleştiren hakkında iki yıldan beş yıla hapis cezası hükmolunur. Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiye karşı… işlenmesi halinde üç yıldan sekiz yıla hapse hükmolunur” diyor. Hadi!
Kanun gerekçesi EZİYET SUÇU’nu “İnsan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranış” diye tanımlıyor. Hele “sistematik”se.
Bırakın “sistematik”i, “sistem” olan “maalesef durumlar” söz konusuysa, astsubay ya da subay, hadi gereğini yapın!
“Bağlı olduğunuz” uluslararası hukuk gereğini yapın:
Bir yarbayın iki dudağı arasında bir astsubaya 21 gün oda hapsine karşı davada, “Cezayı sadece bağımsız mahkeme verebilir. Bu baskıcı tutumdur” diyen AİHM’in, yönettiğiniz ülkeyi mahkûm etmesinin gereğini yapın! Oda ve göz hapsini yasaklayın!

Hadi, HER TÜR EZİYET’e son verin! Sivilde, askerde! Kim yaparsa yapsın!