27 Ekim 2010 Çarşamba

Askerlikte kafalar karışık / Adem Yavuz Arslan

Askerlik tartışmaları son dönemin en popüler olayı.
Çünkü herkesi bir şekilde ilgilendiriyor.
Dün Genelkurmay'ın sunduğu brifingin ayrıntılarını verdik. Subay astsubay durumu ve dağılımını yansıttık.

Tablo ortada. Fazlasıyla hantal bir yapı mevcut. Ağırlıklı olarak karacı örgütlenmesi var. Oysa modern dünya orduları hava ve deniz kuvvetleri merkezli büyüyor.

Bu arada hemen belirtelim kamuoyundaki yaygın kanının aksine askerliğin kısalması ve bedelli konularında Karargah'ta bir çalışma yok.

Aksine TSK'nın isteği, herkesin eşit süreli 12 ay er olarak askerlik yapması. Üstelik brifingde 'bırakın bedelli ya da kısalmayı halen 120 bin kişilik eksik kadromuz var' dendi.
Bunu da matematiksel verilerle destekliyorlar.

Ordu evleri ya da benzeri sosyal tesislerde çalışan 65 bin asker de ayrı bir tartışma konusu. Yaklaşık 500 sosyal tesis subay astsubaylara hizmet veriyor.

Askerin sosyal tesisleri olmasın, onlar da pahalı olsun gibi bir söylemimiz yok. Ama dünyada sosyal tesis uygulaması pek yok. Birçok ülkede '13. maaş' adı altında destekler veriliyor.

Belki birçok kesim farkında değil ama askerin 'kapalı devre yaşaması'nın neden olduğu sıkıntılar da var.

Kışlada çalış, ordu evinde ye iç, lojmanda otur, alışverişini askeri kantinlerden yap... Bu yapının askerin toplumla bağının kopması gibi bir sonuç doğurduğunu da inkâr edemeyiz.

Askerlik meselesine dönersek.
Askerlikle ilgili çalışmaların kısa sürede sonuçlanmasını beklememek lazım.
Çünkü sürmekte olan ve askerlik süresini yakından ilgilendirecek birtakım çalışmalar var.
Mesela Gümrük Teşkilatı 'önleyici istihbarat yapabilmek' için dinleme yetkisi istiyor. Hatta bu konuda ciddi mesafe de alındı.

Öbür taraftan sınırlar için profesyonel birliklerin oluşturulması konusunda çalışmalar var. Hedef tüm sınırları koruyan tamamen profesyonel askerlerden kurulu bir askeri yapılanma.

Ama aynı zamanda AB'nin de istediği bir sınır polisi uygulaması var. Türkiye zorunlu olarak o uygulamaya da geçmek zorunda.

Açıkçası birbiriyle çelişen bu projelerin sonu nereye çıkacak kestirmek mümkün değil.
Fakat bu esnada bütün bu çalışmaları ve dolaylı olarak da olsa askerlik sürelerini etkileyecek önemli bir çalışma daha var.
İçişleri Bakanlığı bünyesinde yürütülen projeye göre 'Sınır Güvenliği Genel Müdürlüğü' kurulacak.
Henüz taslak aşamasındaki projeye göre kurulacak genel müdürlük deniz, kara ve hava sınırlarından sorumlu olacak. Kademeli olarak sahil güvenlik kaldırılacak.

Tüm sınırlar bu konuda özel yetiştirilmiş personelle korunacak. Bu amaçla da Sınır Güvenliği Akademisi açılacak.

Proje hayata geçtikten sonra da ilk etapta Yunanistan sınırı 2014'te bu genel müdürlüğün kontrolüne devredilecek. Denizler ve Suriye sınırı ise 2015'i müteakip Başbakanlık bünyesindeki bu sınır güvenliği genel müdürlüğü kontrolüne geçecek.

Bu proje ne zaman hayata geçer onu kestirmek şu anda mümkün değil. Ama her kurumun ayrı bir örgütlenme modeli üzerinde çalışması sistemi tıkıyor. Yapı hantallaşıyor, sorunları çözmekten aciz kalıyor.

Biz de her karakol baskını sonrasında 'bu kadar adam elini kolunu sallayarak nasıl içeri girdi' sorusuna cevap arıyoruz.