TÜRKİYE’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın “29. Yıllık Amerikan Türk Konseyi-ATC” toplantısı öncesi gerçekleşen resepsiyonu sonrasında Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) Başkanı Haluk Dinçer’le sohbet ediyoruz.
Yanında DEİK bünyesindeki Konsey’in yönetiminden Koray Arıkan ile danışmanı Ali Arıkan da var. Dinçer, söze Türk savunma sanayinin ihracat gücünden girdi:
- Savunma sanayimiz müthiş gelişme gösterdi. 1 milyar dolarlık ihracat noktasına dayandı. Bunda, 29 yıldır aralıksız süren ATC toplantılarının büyük payı var.
Ardından McKinsey’e yaptırdıkları araştırmayı aktardı:
- McKinsey’den, “Amerika’ya ihracatımızın neden 3-4 milyar doları geçmediği” sorusuna yanıt bulacak bir araştırma yapmasını istedik.
- Sonuç ne çıktı?
- Bizim ihraç ürünlerimizle Amerika’nın 2 trilyon doları bulan ithalatı arasında uyumsuzluk olduğunu gördük. Yani, demir-çelik, tekstil, hazır giyim gibi sektörlerin ihracatıyla rakamın pek yükselemeyeceği ortada.
Sonra ikinci nedene geçti:
- ABD’ye ihracatta lojistik açıdan dezavantajımız var. Avrupa ve çevre ülkeler varken, sanayicimiz, ihracatçımız Amerika’ya mal satmak için kendini zorlamak istemiyor. Lojistik bedelleri nedeniyle fiyat tutturmak zorlaşıyor.
Dinçer, Amerikalı şirketlerin pazarlık gücüne dikkat çekti:
- Amerikalı şirketler, büyük ölçekli alımlarını dikkate alarak dünyanın her tarafında ciddi fiyat kırma şansı yakalıyor. Bu durum, ihracatçılarımıza kâr marjı kalmayacak noktayı gösteriyor.
- Ne yapmak gerekiyor?
- Şapkayı önümüze koyup çözüm bulacağız. Katma değeri yüksek ürünler üzerinde duracağız. Örneğin İspanya bunu ilaçta yapmış. İlaç Ar-Ge’sini çekmeyi başarmış. Amerika’ya ihracatı artmış.
- ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyareti sonrasında gündeme gelen “Model Ortaklık” formülü, ekonomik ilişkilerin gelişmesini tetiklemeye yetmez mi?
- Elbette tetikleyebilir. Ancak, bunun için bir Amerikalı şirket, örneğin bir bilişim devi, Türkiye’ye yatırıma gelsin. Bu yatırım ilişkilerimizin gelişmesi için “çıpa” görevi görsün.
Koray Arıkan, bu tür yatırımlara farklı bir adres önerdi:+
- Datça Yarımadası’nı “Silikon Vadisi” yapalım. Amerika’dan gelecek bilişim yatırımında görev alacak Amerikalılar, bir yandan mavi tur yapsın, diğer taraftan Türkiye’de teknoloji geliştirsin...
“Stratejik ortak” geçindiğimiz ABD ile aramızda Irak’a yönelik harekat sırasında TBMM’den geçmeyen “mart tezkeresi”nden beri tatsızlık var.
Obama, ilk dış gezisini Türkiye’ye yapmış olsa da, durum çok fazla değişmedi. Üstüne ABD’nin Ortadoğu’daki “yaramaz çocuğu” sayılan İsrail’in Mavi Marmara’ya yaptığı kanlı saldırı gerginliği eklendi.
Brezilya’yla el ele, İran’ın yarattığı “nükleer kriz”de arabulucu rolüne soyunmamız, Birleşmiş Milletler’deki (BM) ambargo oylamasında “hayır” dememiz de ABD’nin hoşuna gitmedi.
Bu ortamda ABD’den Türkiye’ye “çıpa” sayılacak bilişim yatırımı gelebilir mi?
Tezkerenin geçmemesinde Sezer’in büyük rolü var
MİLLİ Savunma Bakanı Vecdi Gönül, TAİK Başkanı Haluk Dinçer, Yardımcısı Şerif Egeli ve Davut Ökütçü ile sohbet ederken, Irak tezkeresinin TBMM’den geçmemesi konusunda şu yorumu yaptı:
- Tezkerenin geçmemesinde en büyük rolü Ahmet Necdet Sezer (10’uncu Cumhurbaşkanı) oynadı.
- Nasıl?
- Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) konuyu iki kez geri çevirdi.
Haluk Dinçer sordu:
- MGK kararları “tavsiye” niteliğinde değil midir Sayın Bakanım?
- Öyle ama kararların etkisi malum. Sayın Başbakanımız tezkere konusunu iki kez MGK’da gündeme taşımak istedi. İlkinde Ahmet Necdet Sezer, “ABD’nin Irak’a yaptığı harekat uluslararası hukuka aykırı” diye tavır koydu. Karar alamadık.
- Ya ikincisi?
- İkincisinde konuyu MGK gündemine bile aldırmadı.
Bir hatırlatma yaptım:
- Tezkerenin TBMM’den geçmemesinde Bülent Arınç’ın etkili olduğu bilinir...
Gönül, bunun üzerine CHP’den Önder Sav’ın TBMM’deki konuşmasındaki şu cümlesini anımsadı:
- Önder Sav, milletvekili arkadaşlarımıza şöyle seslenmişti: ABD’den korkmayın, Allah’tan korkun...
Araya giren başka konularla “tezkere sohbeti” böyle noktalandı...
Tezkere geçse PKK bitebilirdi, geçmemesi Türkiye’yi bölgede ‘lider ülke’ olarak öne çıkardı
TÜRKİYE’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın Amerikan Türk Konseyi’nin 29’uncu toplantısı nedeniyle verdiği davette Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) Başkan Yardımcısı Şerif Egeli, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e ABD’yle yaşanan “tezkere krizi” günlerini anımsattı:
- Sayın Bakanım, birlikte Washington’a gelmiştik. Ne sıkıntılı günlerdi.
- Sıkıntılı da olsa o günlerde gerçekleşen Washington ziyaretimle ABD’ye Irak harekatı sırasında hava sahamızı açtık. Sayın Başbakanımıza durumu ilettim. Hemen harekete geçildi ve hava sahamızı Irak’a yönelen ABD uçaklarına açtık.
TAİK Başkanı Haluk Dinçer araya girdi:
- İncirlik’ten mi kalktı uçaklar?
- Hayır, Romanya’dan... 40 günde Romanya’dan kalkan ABD uçakları hava sahamızı 4 bin kez kullanmış oldu.
Dinçer, Gönül’e sordu:
- Sayın Bakanım, geriye dönüp baktığınızda tezkerenin geçmemesi Türkiye için iyi mi, kötü mü oldu?
- Ben tezkerenin geçmesinden yanaydım. Tezkere geçseydi, ordumuz Irak’ta aktif rol alacak, o zaman PKK sorunu da bitecekti.
- Yani “İyi olmadı” diye mi düşünüyorsunuz?
- Tezkerenin TBMM’den geçmemesi, Ortadoğu’da itibarımızı artırdı, “Vay be, Türkiye ABD’ye ‘hayır’ diyebildi” rüzgarı estirdi. Daha sonraki adımlarla Türkiye, bölgemizde “lider ülke” rolüyle öne çıktı.
Gönül’ün ortaya koyduğu fotoğrafa bakıp, “Tezkerenin geçmemesi iyi mi, kötü mü oldu?” sorusuna yanıtı siz bulun...