2 Eylül 2010 Perşembe

Heron görüntüleri tartışmasında iddialar doğru mu? / BBC Türkçe

Türkiye'de Haziran-Ağustos arası dönemde PKK'nın düzenlediği büyük çaplı saldırıların ardından ortaya atılan ve insansız hava araçları Heronların aktardıkları görüntülere rağmen önlem alınmadığı yolundaki iddialar yeni görüntüler ışığında tartışma yaratmaya devam ediyor.

2007 yılındaki Dağlıca, 2008 yılındaki Aktütün, 2010 Haziran'ındaki Gediktepe, ve son olarak Ağustos ayındaki Hantepe gibi büyük yankı uyandıran geniş çaplı PKK baskınlarının ardından, saldırıların önceden öğrenildiği ancak gerekli tedbirlerin alınmadığı iddia edildi.

* Peki kanıtlar iddiaların doğru olduğunu göstermeye yetiyor mu?
* Genelkurmay Başkanlığı neden iddia sahiplerini tatmin edecek bir açıklama veremedi?
* Heron görüntüleri PKK'nın tüm hareketlerinin net bir şekilde takip edilip analiz edilmesine her zaman imkân veriyor mu? İnsansız hava araçlarının Afganistan ve Irak'taki performansları nasıl?
* Heron görüntüleri konusundaki haberlerle, TSK'nın hata yaptığı ve çatışmalara süratle yanıt veremediği mi iddia ediliyor? Yoksa PKK ile bir tür işbirliğine mi işaret ediliyor?
* PKK'ya karşı teknolojinin yeterince iyi kullanamadığını savunanlar, işinin eri subaylar olduğu sürece Türkiye'deki çatışmaların askeri olarak çözülebileceğini mi savunuyor?

PKK ile çatışmalarda kullanılan insansız hava araçlarının sağladığı görüntüleri ve ortaya atılan iddiaları, yaklaşık 20 yıldır İstanbul'da yaşayan ve PKK ile çatışmaları yakından takip eden İngiliz savunma uzmanı Gareth Jenkins'le konuştuk.

"Teknoloji ve analizinin mükemmel olduğunu varsaymak yanlış"
Gareth Jenkins: İnsansız hava araçlarıyla neyi gözlerseniz gözleyin, geriye oldukça yoğun bir bilgi akışı sağlıyorsunuz demektir. Bu yoğunlukta bilgiyi analiz edip, arazideki birimlere ulaştırmak da zaman alabilir ve hatalar yapılabilir. Örneğin Afganistan'da kullanılan insansız hava araçlarının hedefleri yanlış tanımladıklarını ve sivillerin silahlı militanlar zannedilerek, sivil araçların askeri araçlar zannedilerek vurulduklarına tanık olduk.

Bence buradaki ilk hata, teknolojinin mükemmel olduğunu farz etmek ve sağlanan bilgileri analiz edenlerin de hata yapmayacaklarını düşünmek. Bu kesin sonuçlar üreten bir bilim değil. Amerikalıların, dünyanın en karmaşık askeri teknolojisine sahip olmalarına rağmen sıklıkla hata yaptıklarını ve Taliban'dan darbe yediklerini görüyoruz.

Güney Yıldız: Peki, insansız hava araçlarının sağladığı bilgiler doğru analiz edilip birimlere iletilse, gerekli önlemlerin zamanında alınması kesin olarak sağlanabilir mi?
Gareth Jenkins: Kesin rakamdan emin olmamakla birlikte, Türkiye'nin 37 kobra ve süperkobra helikopterinin olduğunu biliyorum. Bu helikopterlerin kullanılması gereken coğrafya da oldukça geniş. Bu 37 helikopterin tümünü sürekli faal halde tutmak da mümkün değil, sık sık bazılarının bakımdan geçmesi gerekiyor. Ayrıca, kobra helikopterlerin belirli yüksekliklerde uçamama gibi bir sınırlılığı da var. Süper kobralar için ise bu sınır daha geniş.

Dolayısıyla, görece az sayıdaki helikopterle geniş bir sahaya müdahale etmenin de sınırlılıkları var. Bence bu da görmezlikten gelinen noktalardan biri. Helikopterlerin, üslerinden kalkıp bir hedefe ulaşmaları da zaman alıyor. Dünyanın birçok yerlerinde, basit silahlarla donatılmış militanlar dahi karşılarındaki orduya darbe indirebiliyorlar. Bu Afganistan'daki gibi, karşıdaki güç teknolojik olarak çok ileri olan ABD de olsa böyle.

BBC: Türkiye'de basında yer alan insansız hava aracı görüntülerini, eğitimsiz gözlerle incelendiğinde net bir portre çıkarmak çok mümkün değil gibi görünüyor. Sizce, bu görüntüler üzerinden çatışmaya dair ayrıntılı değerlendirmeler yapılabilmesi mümkün mü? Ya da basında yapılan değerlendirmelerdeki ayrıntıları, biraz da çatışmanın olup bitmesinden sonra, olanların bilinmesine mi borçluyuz?
Gareth Jenkins: Kesinlikle. Sorunlardan biri de bu. Tabii ki Türk ordusunun, bir şeyler ters gittiğinde, açık soruşturma başlatma gibi bir geleneğinin olmaması gibi bir sorun da var. En iyi niyetlerle de yaklaşılsa teknolojinin kullanımında sorunlar yaşanabilir. Bu da bir şüphe ortamı yaratıyor.

Fakat şunun altının çizilmesi gerekli, bu tür görüntülerin analizinin özel olarak bu konuda eğitilmiş uzmanlar tarafından yapılması gerekir ki bazen uzmanlar da yanılabilir. Bunun örneklerini Irak'ta, Afganistan'da ve hatta Pakistan'da gördük. Bu da, değerlendirme işinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Bence, üzerinde oynanması da gayet kolay olan bu görüntüler üzerinden çok kesin değerlendirmeler yapmak hem saflık hem de kibirlilik.

İddilar doğruysa bu ne anlama gelir?
BBC: Peki Heron görüntülerinin görmezlikten gelindiği iddiaları doğruysa, bunun ne gibi sonuçları olabilir?
Gareth Jenkins: Burada önce Türkiye medyasında, genelde hep aynı olan bu kuruluşların, neye işaret etmek istedikleri sorulmalı. Türk ordusunun hata yapabileceğine işaret etmek istiyorlarsa, bu tabii ki böyle. Türk ordusu da hata yapar, dünyanın diğer tüm orduları da. Fakat, bunun altında işaret etmek istedikleri bir başka şey daha var. Ordunun, gerekli adımları bilerek atmadığı. Bu tür suçlamaların son iki üç yılda PKK'nın büyük saldırılarının ardından yapıldığını gördük. PKK'nın, iki yıl öncesine nazaran dahi, çok daha gelişmiş bir örgüt olduğunu not etmek gerek. Öyleyse, eğer ordu, izlemelerle PKK militanlarını tespit edebiliyorsa ve o an için çatışmaya müdahale edebilecek kaynaklara da sahipse, neden bu kaynakları kullanmayıp da kayıp vermeyi göze alıyor?

Burada yalnızca, zorunlu askerlik hizmetlerini yapan erlerden bahsetmiyoruz, subay kayıpları da veriliyor veya onlar da risk altında kalıyor. Bu değerlendirme yapılırken, yalnızca görüntülerin alınmış olmasını değil, gerekli kaynakların zamanında harekete geçirilme olanaklarına da bakmak gerek. Çünkü, bir çatışma durumunda, helikopterlerin yakın olmaması, coğrafyanın yeterince uygun olmaması da göz önüne alınmalı. Ayrıca, PKK'nın saldırı bilgisini, bilinçli olarak verip, yardıma gelecek güçlere pusu kurmayı hedefleyip hedeflemediğinin de değerlendirilmesi gerek. Karmaşık taktikler geliştiren PKK, orduyu yanlış yönlendirip pusuya düşürme taktiklerini de kullanıyor.

Dolayısıyla, bir gazetecinin birçok farklı parametreyi göz önüne almayarak, bu flu görüntülere bakıp, anında bazı sonuçlara varabileceğini düşünmesi bir hata. Yayınlanan görüntülerle ilgili kritik noktalardan biri de görüntülerin zamanı. TSK'nın saldırının başladığı saat olarak verdiği ile, gazetelerde yayınlanan saatin farklı olması da, ordunun farklı zaman sistemi kullanması ya da üst sağ köşedeki saatler üzerinde değişiklik yapılması olabilir. İddialar doğru da olabilir fakat ortada kesin sonuçlara varacak veri yok.

BBC: Hakkari'de Gediktepe üssüne yönelik saldırı için de, 15 gün önce PKK'lıların sınırdan geçtiklerini gösteren görüntüler olduğu iddia edildi. Sizce saldırıdan 15 gün önce sınırda görülen bir hareketlilik, PKK'lıların nereye saldıracaklarını tespit etmek için yeterli mi?
Gareth Jenkins: İnsanlar farklı niyetlerle, çatışma alanlarındaki gerçekliği gözardı ederek sonuçlara varıyor. PKK'nın gittikçe daha karmaşık taktikler kullandığını sık sık, aynı anda üç hedefe saldırıp, ordu birliklerini bu saldırılardan birine çekip, güçlerini asıl hedeflerine yöneltebiliyorlar. Sınırdaki hareketlilik konusunda da, katırlarla sınırı geçenler yalnızca PKK'lılar değil. Kaçakçılar da benzer yolları kullanıyor. İnsansız hava aracındaki görüntülerde, kaçakçılarla katırlarla silah taşıyan PKK'lılar arasında ayrım yapmak mümkün değil. Bu görüntüler, bir kişinin AK-47 tüfek taşıdığını göstermiyor.

Helikopter müdahalesine rağmen devam eden saldırı
BBC: PKK'nın bu saldırı ile ilgili yayınladığı görüntülerde, kobra helikopterlerinin çatışmaya müdahale ettikleri ve saldırının buna rağmen devam ettiği de görülüyor?
Gareth Jenkins: Evet, PKK'nın son birkaç yılda hatta özellikle de son iki ayda püskürtülmesi zor saldırılar yaptığını görüyoruz. Bunun sebebinin Iraklı isyancı gruplar tarafından eğitilmeleri mi? Yoksa isyancıları izleyerek mi öğrendikleri konusunda farklı spekülasyonlar var. Medyanın olayları ele almasıyla ilgili bir başka noktaya daha değinmek istiyorum. Altı hafta önce Pervari'deki saldırı öncesinde, polisin bölge yerlilerinden aldıkları telefonlarla PKK'lıların çevrede olduğu konusunda istihbarat aldığı fakat bu iddiaları ciddiye almadıkları iddia edildi.

Fakat, telefon konuşmalarının kayıtlı olmasına rağmen bu haber bazı medya kuruluşlarının aynı düzeyde ilgisiyle karşılanmadı. Dolayısıyla medyanın yaklaşımında iki noktayı tespit edebiliyoruz. Birincisi, polisin ordunun eleştirildiği gibi eleştirilmediği ve ikincisi de bu tür düzensiz savaşlarla ilgili gerçeklerden habersiz olmaları.

Genelkurmay'ın açmazı
BBC: Bu iddiaları güçlendiren en önemli etkenlerden biri de Genelkurmay Başkanlığı'nın önce sessiz kalıp ardından da tatmin edici bulunmayan açıklamalar yapması. Sizce Genelkurmay PKK saldırıları karşısında yetersizlik veya saldırılar karşısında teknik ve coğrafi şartların uygun olmadığı gibi iki zor cevap arasında sıkıştığı için mi bir açıklama getiremiyor?
Gareth Jenkins: Evet bence öyle. Türk ordusu olağanüstü kaynaklara sahip ve 26 yıldır bu örgüte karşı çatışıyor ve buna rağmen PKK'nın başarılı saldırılar düzenleyebildiğini görüyoruz. Şimdi, bu durumu nasıl açıklarlarsa açıklasınlar ortada utanç verici olarak görülecek bir tablo çıkabilir. Eğer, "Biz elimizden gelen her şeyi yaptık, fakat hâlâ PKK saldırılar düzenleyebiliyor" derler ise bu utanç verici olacaktır.

Öte yandan, "Bir hata yaptık, birimlerimiz arasında bir iletişimsizlik oldu" derler ise yine utanç verici bir tablo çıkıyor. Bence sık sık, utanç verici bu iki seçenek arasında kalıyorlar. Şimdiki gibi açıklamalarını geciktirerek de çok çeşitli komplo teorilerine zemin hazırlıyorlar. Türk ordusunun, yaptığı hataları kabul etmek gibi bir geleneği yok. Bu da ordunun düşmanları için oldukça iyi kullanılabilecek bir hediye.

Teknik iyi uygulansa, sorun askeri olarak çözülür mü?
BBC: Peki, PKK saldırıları konusundaki istihbarata rağmen harekete geçilmediği iddialarını ortaya atanlar, aslında PKK'nın askeri yöntemlerle bitirilebileceği fakat bilinçli bir şekilde bitirilmediğine mi işaret ediyor?
Gareth Jenkins: Evet, bence PKK ile mücadele konusunda altının çizilmesi gereken, bunun yalnızca askeri yöntemlerle kazanılabilecek bir mücadele olmadığı. Orduların böylesi bir durumda yapabileceklerinin en fazlası, militanların faaliyetlerini belirli bir sınır içinde tutup, verdiği zararı azaltmaya çalışmak. Ancak, çatışmalar askeri bir nedenle başlamadığı için, askeri çözümlerle de bitirilemez. Amerikalıların hala Usame Bin Ladin'i ele geçiremediklerini göz önüne getirin. ABD'nin Afganistan'da giderek gerilediğine dikkat edin. Amerikalılar çok daha fazla kaynağa sahip oldukları halde bu durumdalar.

Bu çatışmaların askeri olarak sonlandırılmasının zorluğu nedeniyle ABD ordusu da Türk ordusu da askeri olmayan farklı yöntemlerin gerekli olduğunu dile getirmeye başladı. Fakat Türk ordusu içinde PKK ile mücadeleyi esas olarak askeri bir mücadele olarak gören önemli bir kesim var. Son 50 yıl içindeki düzensiz savaşların tarihleri de, kazanmanın zorluğunu ortaya koyuyor. Bunun tek istisnası Sri Lanka'daki Tamil Kaplanları'ydı ki, orada da yenilgi büyük ölçüde Tamil Kaplanları'nın kendi hatalarının sonucu oldu.