16 Eylül 2010 Perşembe

Emekli Tuğamiral Ertürk, Ereğli Rotary Kulübünde Konuştu

Eski Deniz Harp Okulu Komutanı emekli Tuğamiral Türker Ertürk, ''Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Atatürk ile birlikte Cumhuriyet'i kurucu unsur, Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki Türk devrimlerinin arkasındaki güçtür'' dedi. Zonguldak'ın Ereğli ilçesi Rotary Kulübünce, Alemdar Müze Gemisi'nin oluşturulmasına katkılarından dolayı Türker'e Site Kulüp'te düzenlenen törenle plaket verildi.

Ertürk, burada yaptığı konuşmada, TSK'nın içerisinde yeterince algılanamayan saldırıların halen sürdüğünü iddia etti. Saldırıların amacının, TSK'nın halkın gönlünde kurduğu inanırlık, güvenirlik ve itibarını yok etmek ya da kabul edilebilir şekilde aşağıya çekmek olduğunu savunan Ertürk, şöyle konuştu:

''TSK, Atatürk ile birlikte Cumhuriyet'i kurucu unsur, Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki Türk devrimlerinin arkasındaki güçtür. Bu nedenle kuruluş felsefesine sımsıkı bağlıdır. Çeşitli yöntemler kullanılmasına, bazı mevziler elde edilmesine rağmen antiemperyalist yapısı, Türkiye Cumhuriyeti ve felsefesine bağlılığı, kırmızı çizgilere sahibiyet konusundaki hassasiyeti, yer yer aşılmış olsa bile kırmızı çizgiler nedeniyle Türk siyaseti üzerindeki kısmen etkinliği, liyakatı esas alan subay yapısı ve mecburi askerlik sistemiyle sahip olduğu Türk ulusuyla arasındaki organik bağ devam etmektedir. Bozulması için gayret gösterilen bu yapı, Türkiye Cumhuriyeti'ni içine alan Büyük Ortadoğu Projesi için de bu coğrafyada yapılması planlanan hedefler için de TSK bir engeldir, baş ağrısıdır.''

-DENİZ KUVETLERİNİN HEDEF SEÇİLMESİ-
TSK içinde Deniz Kuvvetlerinin bozulmasının birinci hedef seçildiğini savunan Ertürk, şöyle devam etti:
''Gerek kuvvet yapısı, gerekse personel eğitimi olarak Deniz Kuvvetlerinin geldiği en üst seviye, her türlü soruna ve olaya ulusal yaklaşım gösteren ele avuca sığmaz subay kadrosu, dış odaklar tarafından birinci hedef
seçilmesinde etkendir. Yine göreceli olarak sayıca azlığı, Silahlı Kuvvetler içinde Kara Kuvvetlerinin sayıca ve yönetimsel olarak dominant durumda bulunması, her ülke silahlı kuvvetleri arasında olabilecek çekişmeler nedeniyle Deniz Kuvvetleri üzerinde gelişecek ilk saldırıların, yeterince karşı reaksiyon doğurmayacağı değerlendirmesi nedenleriyle Deniz Kuvvetleri bir numaralı hedef olmuştur.''

-İSTİFA GEREKÇESİ-
Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevine başladığı 11 Ağustos 2008'de kendisini bir savaşın içerisinde bulduğunu ifade eden Türker, şunları kaydetti:
''Karadeniz Bölge Komutanlığı görevinde bulunduğum iki yıl, bu savaşın dışında ve dost bir ortamda kalmıştım. Artık hedef bölgede çalışıyordum. Yoğun olarak onursuz insanların başvuru yöntemi olan imzasız, yalan ve karalama içeren ihbar mektupları gönderiliyordu. Ne yazık ki içeriden de gizli bilgi dışarıya sızdırılıyordu. Kuvvetli direncime rağmen komutanlarım bu imzasız mektuplara işlem yapıyor, araştırılmasını istiyordu. Bu konuda araştırma yapıldığı kulağınıza gelirse kuruma güveniniz kalır mı? Ama bunların amaçları, başta ben olmak üzere öğrencilerimi dönüştürmek istiyorlardı. Hedeflerine ulaşamadıklarından, saldırılarını daha da arttırıp, yoğunlaştırdılar. Saldırılar dolayısıyla isabet almıştım. Kısmen sorumlu olduğum bu asimetrik psikolojik savaşta, şu andaki durumum itibarıyla 'muzaffer' olmamıştık. İşte bu nedenlerle çok sevdiğim mesleğimden ayrılmaya karar verdim. Geride kalan silah arkadaşlarım ve komutanlarıma şans diliyorum. Onların başarısı, ülkemizin başarısı olacaktır.''

Türker, şahsı ve mezunu olmaktan onur, gurur duyduğu Deniz Harp Okulu ve öğrencilerine yönelik medya yoluyla yapılan karalama saldırılarına karşı hukuksal mücadele başlattığını sözlerine ekledi.